Gündem

"Tecavüz ettiyse hadım edelim' demek yanlış, güdülerine engel olamayan ceza yasalarıyla caymaz"

Avukat Emrah Şahin Danıştay'ın 'Hadım Yönetmeliği'ni durdurmasını değerlendirdi

22 Ağustos 2017 20:38

Danıştay 10. Dairesi, kamuoyunda “Hadım Yönetmeliği” olarak bilinen cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda hükümlü olanlara uygulanacak tedavi ve diğer yükümlülükler hakkında yönetmelik maddesini durdurdu.

Danıştay,  Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca kişilerin vücut bütünlüğüne yönelik düzenlemelerin ancak kanunla yapılabileceği, bu nedenle de yönetmelik ile  ‘yetki aşımı’ yapıldığı kaydedildi.

Danıştay’ın durdurma kararıyla yeniden gündem olan kimyasal kastrasyon (hadım) yöntemi bundan sonra ne olacak, uygulama ne anlama geliyor gibi soruların yanıtlarını Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi avukat Emrah Şahin, T24’e anlattı.

Avukat Emrah Şahin

Türkiye’de çocuklara istek duyan pedofili hastaları için kimyasal kastrasyon yönteminin kullanıldığını belirten Şahin, dünyada da tartışmaların sürdüğü yöntemle ilgili “Yasa koyucunun ‘tecavüz ettiyse hadım edelim yaklaşımı’ kamuoyunun taleplerini karşılamak amaçlı kısa vadeli düşünülmüş yaklaşımlardır; cezalandırma yöntemlerinden ziyade önleyici yöntemleri gündemlerine getirmeliler.” dedi.

Dava konusu yönetmelik maddesinin İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. maddesi ile güvence altına alınan işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağına da aykırılık teşkil ettiğini de  anlatan Şahin, Danıştay tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararının  dava sonuçlanana kadar bu madde hükmünün uygulanmayacağını ve kimyasal kastrasyon uygulamasının bu süre içerisinde yapılamayacağını söyledi.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi avukat Emrah Şahin’in, Danıştay’ın   kimyasal kastrasyon kararı ve bundan sonrasına ilişkin  T24’e değerlendirmeleri şöyle:

 

“Türkiye’de kimyasal kastrasyon pedofillere uygulanıyor”

 

Öncelikle konuya yabancı olanlar için kimyasal kastrasyonun ne olduğunu açıklamayla başlamak gerekir. Halk dilinde Hadım cezası olarak geçen kastrasyonun iki türü mevcuttur. Bunlar cerrahi kastrasyon ve kimyasal kastrasyon olarak tanımlanır.

Cerrahi kastrasyon kabaca kişinin testislerinin cerrahi bir operasyonla alınarak tekrar suç işlemesinin önüne geçilmesi amacını taşıyan yöntemdir. Kimyasal kastrasyon ise kişiye verilen antiandrojen ilaçlarla erkeklik hormonu azaltılmaya çalışılır.

Bu sayede kişinin tekrar suç işlemesinin önüne geçileceği düşünülür. Türkiye’de bu ikinci yöntem olan kimyasal kastrasyon yönetmelik ile düzenlenmiştir. Bu tedavi yöntemi pedofilere uygulanmaktadır. Pedofili ise, çocuklara karşı cinsel istek duyan insanlar için yapılan tanımlamadır.

 

 “İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesine aykırı”

 

Kanaatimce dava konusu Yönetmelik maddesi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. maddesi ile güvence altına alınan işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağına da aykırılık teşkil etmektedir.

Bu maddenin yürütmesinin durdurulması kararı neticesinde dava sonuçlanana kadar bu madde hükmü uygulanamayacak. Kimyasal kastrasyon uygulaması bu süre içerisinde yapılamayacaktır.

 

 “Kimyasal kastrasyon dünyada tartışılıyor”

 

Aslına bakarsanız bu yöntem halen Dünya’da çok tartışılmakla birlikte, Dünya’daki birçok ülkede kimyasal kastrasyon uygulaması da yok değil. Ancak onlar yapmış biz de yaptık anlayışı doğru değil nedenine gelince illa ki başka ülkelerin çıkardığı yasaları biz de çıkartalım diyorsak o ülkelerin bu suçlarla nasıl mücadele ettiğini sadece yasa maddeleri üzerinden değil Devlet politikaları neticesinde şekillenmiş, düzenleyici ve önleyici tedbirleri açısından da değerlendirmek lazım. Bunun yanı sıra toplum yapısı, suç oranları gibi hususlar da ülkeden ülkeye değişen özellikler. Dünya’da bu yöntem son çare olarak mı kullanılıyor buna bakmak lazım.

 

“Pedofillerin durumu aktif bir cinsel eylem içinde oldukları kanısıyla dikkate alınıyor”

 

Aynı şekilde pedofillerin durumu da yasa koyucu tarafından aktif bir cinsel eylem içinde oldukları kanısıyla dikkate alınmaktadır. Bu işin psikolojik ve biyolojik boyutlarını bu konunun uzmanları daha iyi açıklamaktadır ancak bir avukat olarak benim gözlemlerimde iki husus dikkatimi çekiyor; ilki pedofillerin çocukluklarında, pedofili kurbanı olduklarına dair hikayelere sık rastlanmakta olması ve ikincisi cinsel yetilerinden yoksun, cinsel faaliyet gösteremeyecek kişilerin de sair cisim kullanmak suretiyle cinsel saldırı eylemini gerçekleştirebildikleri.

 

“ Faillerin bir kısmı çocukluklarında pedofil mağduru oldukları ve domino etkisi yarattığını gösteriyor”

 

Bu gözlemlediğim iki olgudan ilki bana pedofili faillerinin bir kısmının çocukluklarında pedofili mağduru oldukları ve bu durumun bir domino etkisi yarattığını gösteriyor. İkincisi ise pedofili ve cinsel saldırı eylemlerinin sadece penis ile ilgili olmadığı daha derin psikolojik sebepleri olduğunu gösteriyor.

 

“Yasa koyucunun ‘tecavüz ettiyse hadım edelim’ anlayışı”

 

Bu nedenle bana kalırsa yasa koyucunun “tecavüz ettiyse hadım edelim yaklaşımı” kamuoyunun taleplerini karşılamak amaçlı kısa vadeli düşünülmüş yaklaşımlardır. Ülkeyi yönetenlerin öncelikle bu sorunun sosyolojik, psikolojik ve sosyo-psikolojik sebeplerini araştırmalarını buna ilişkin cezalandırma yöntemlerinden ziyade önleyici yöntemleri gündemlerine getirmeleri ve Devlet politikasını bu yönde geliştirmeleri gerektiği kanısındayım. Bunu yaparken de kısa vadeli popülist yaklaşımlar değil sivil toplumun da dahil olduğu uzun vadeli bilimsel yaklaşımlar şart.

 

“Güdülerine engel olamayan bir bireyin  ceza yasalarıyla caydırılması mümkün değil”

 

Yasa koyucunun bu hususta unutmaması gereken husus; “Ceza yasalarının; insanların suç işlememesi için caydırıcı etkisi vardır. Ancak güdülerine engel olamayan bir bireyin ceza yasaları ile caydırılması mümkün değildir.” Yürütmesi durdurulan yönetmelik maddesi ise güvenlik tedbiri olarak değil ceza olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle bu kimyasal kastrasyonu düzenleyen bu yönetmelik maddesinin söz konusu suçları engelleyebileceğini düşünmemekle birlikte insan hakları karnesi kötü olan ülkemizin bu durumunu daha da kötüye götüreceğini düşünmekteyim.

Yönetmelik 26 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girdi

Söz konusu “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik” 26/07/2016 tarihli Resmi Gazete ile T.C. Adalet Bakanlığı tarafından ilan edilmiş olup, aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğin çıkarılma amacı; kısaca “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından hapis cezasına mahkûm olanların, cezalarının infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresi içinde tâbi olacakları yükümlülüklerin, tıbbi tedavilerin ve iyileştirme programlarının belirlenmesi ile bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.”

Yönetmeliğin en tartışmalı maddesi 7/1’inci maddesi olup, bu madde içinde bulunan “cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntemdir.” İbaresidir.

 

Türkiye Psikiyatri Derneği yönetmelik maddelerin iptali için başvurdu

 

Söz konusu dava Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Yönetmeliğin 4/1-ı, 6/1, 7/1-2-3, 8/2 ve 15/1-4 maddelerinin iptali için Adalet Bakanlığı’na karşı açılmıştır. Danıştay 10’uncu Daire sadece 7/1 maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiş diğer maddelerin yürütmesini durdurmamıştır.

Danıştay’ın 7/1 ile ilgili kararının gerekçesi olarak Anayasamızın 12’inci maddesi gereğince “herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez hak ve hürriyetlere sahip olduğu” Anayasamızın 17’inci maddesi gereğince “herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamayacağı” esas gösterilmiş ancak burada Danıştay “kanunda yazılı haller dışında” ibaresinin altını çizmiş bunun sebebi ise Yönetmeliğin hukuki dayanağı olan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108’inci maddesinde “infaz hakiminin faili Tıbbi Tedaviye Tabi Tutma ve Tedavi Amaçlı Programlara Katılma” seçimlik haklarına sahip olmasıdır. Kanunda yazılı haller “tedavi amacı” nın altını çizer ancak yürütmesinin durdurulmasına karar verilen 7/1’inci madde “Tedavi, tanımda belirtilen hükümlülere yönelik olmak üzere, ayakta veya yatarak, ilaçla veya ilaçsız olarak veyahut her iki usul ile cinsel dürtünün azaltılmasına veya denetimine yönelik tedaviler ile cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntemdir.” Tedavinin yanı sıra cinsel dürtünün azalmasını veya yok edilmesini sağlayan bir yöntem ön görmüş olup bu yöntem tedavi kapsamı dışında olup kanunla düzenlenmediğinden ve kanunla düzenlenmeyen bir yöntemin Anayasanın ilgili maddelerine aykırılık teşkil edeceğinden bahisle yönetmeliğin 7/1 maddesinin yürütmesini “hukuka aykırı olması, geri dönüşü olmayan zararlara sebebiyet vermesi” ihtimaline karşı durdurmuştur.