Gündem

"Tarihin en serti" olacak deniyordu; Avrupa Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nu açıkladı

Raporda Türkiye'ye acil olarak OHAL'i kaldırma çağrısında bulunuluyor

17 Nisan 2018 20:07

Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkiler gergin bir şekilde sürerken Avrupa Komisyonu İlerleme Raporunu'nu yayınladı. AB Komisyonu’nun geçen yıl hariç 1998’den bu yana her yıl düzenli olarak yayımladığı rapor, şu ana kadar Türkiye hakkında hazırlanmış eleştiri düzeyi en yüksek belge olma özelliğine sahip. 

Rapor ilk defa Türkiye ile karşıtlığı ile tanınan Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn tarafından değil, komisyonun birinci başkan yardımcısı olan Frans Timmerman tarafından sunuldu.

AB Komiseri Hahn, "Türkiye, Avrupa'dan büyük adımlarda uzaklaştı" açıklaması yapılırken, Türkiye'nin mülteciler konusunda büyük ilerleme kaydettiği de belirtildi.

OHAL kapsamında alınan önlemlerin orantısız olduğu belirtilirken, parlamentonun yasama işlevinin kısıtlanmış ve muhalif grupların barışçıl toplantılarının yasaklanabilmesi için idarenin yetkilerinin artırılmış olması örnek gösterildi ve darbe girişimiyle başlayan OHAL uygulamasına en kısa sürede son verilmesi istendi.

Taslak raporun siyasi kriterler bölümünde öncelikli olarak 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması ve bu uygulama kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelere (KHK) değinildi. Raporda OHAL'in başlangıcından bu yana 150 bin kişinin gözaltına alındığı, 78 bin kişinin tutuklandığı, 110 bin kişinin KHK'lar ile işten atıldığı ve 40 bin başvurunun ancak 3 bin 600'ünün işe iade ile sonuçlandığı kaydedildi.  

Terörle mücadele konusunda geniş bir yer ayrılan raporda Güneydoğu'da süren operasyonlar nedeniyle binlerce kişinin yerinden edildiği ve yıkılan bölgelerin yeniden inşaatı sürerken yerinden edilen kişilere herhangi bir tazminat ödenmediği kaydedildi. Raporda "Barışçıl ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak için ihtiyaç duyulan güvenilir bir politik sürecin yeniden başlatılması konusunda bir gelişme olmamıştır" ifadelerine yer verildi. 

16 Nisan referandumu

16 Nisan 2017'de gerçekleşen Anayasa referandumuna değinilen raporda, getirilen değişikliklerin Venedik Komisyonu'nca "kuvvetler ayrılığı" ve "denge ve denetleme" ilkelerine aykırı bulunduğuna işaret edildi. OHAL'in kendisinin referandum üzerinde negatif bir etki yaptığı belirtilen raporda tarafların eşit şartlarda yarışmadığı ve seçim güvenliğine dair endişeler bulunduğu kaydedildi.  

Yargı bağımsızlığı

Yargı bağımsızlığına da değinilen taslak raporda, yargının işleyişinde “ciddi gerileme” gözlemlendiği ve “yargı bağımsızlığının artık güvence altında olmadığı” not ediliyor. Örnek olarak darbe girişimi sonrası yargıç ve savcıların 5’te 1’inin ihraç edilmiş olması gösteriliyor. Yargıçlar ve savcılar üzerinde “baskının arttığı” belirtiliyor ve “yargının görevini bağımsız ve tarafsızca yapabileceği siyasi ve yasal ortamın oluşturulması” gerektiği vurgulanıyor.

Anayasa Mahkemesi hükümlerine alt mahkemelerin saygı duyması, Hâkimler ve Savcılar Kurulu bünyesinde ise yürütmenin rol ve etkisinin azaltılması gerektiği kaydediliyor.

Temel hak ve özgürlükler

Taslak raporda, Komisyonun bir önceki raporunu açıkladığı Kasım 2016’dan bu yana ifade, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında “ciddi gerileme” kaydedildiği, işkence ve kötü muamale iddialarında artış gözlemlendiği belirtiliyor.

Ankara’ya temel hak ve özgürlüklere tam saygıyı etkin biçimde temin etmesi, bu alanda uluslararası yükümlülüklerine sadık kalması, AİHS ve AİHM kararlarına aykırı geçici tutukluluk uygulamalarına son vermesi ve geçici tutuklu gazeteci, insan hakları savunucusu, yazar ve akademisyenleri serbest bırakması çağrısında bulunuluyor.

İşkence iddialarının etkin biçimde soruşturulması ve Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) raporlarının yayımlanması isteniyor.

"Ulusal güvenlik ve terörle mücadele" gerekçe gösterilerek Anayasa tarafından temin edilen temel hak ve özgürlüklerin bir kısmının askıya alındığı veya zorlaştırıldığı ifade edilen raporda tutuklamaların, sarı basın kartı iptallerinin medya kuruluşlarına kayyım atanmasının çoğu kez keyfi hukuk uygulamalarına dayandığı bildirildi.