Yaşam
Deutsche Welle

Tamamlanmamış şehir: Berlin

İngiliz mimar David Chipperfield, Berlin'de varlığını hala sürdüren boşlukların kendine has çekiciliği ve doğu Almanya’dan miras kalan betonarme sosyal konutların avantajlarını DW'ye anlattı.

02 Ekim 2015 18:14


Bundan 25 yıl önce Almanya'nın birleşmesi ertesinde Berlin'in eline, başkenti yeni bir görünüm altında yapılandırma gibi tarihî bir fırsat geçmişti. Birleşmeden sonra mimarî açısından yeni Berlin’in çehresini belirleyen “yıldız mimarlardan” biri de David Chipperfield. DW'nin kendisiyle yaptığı söyleşide İngiliz mimar Chipperfield kentteki varlığını hâlâ sürdüren boşlukların kendine has çekiciliğini ve doğu Almanya’dan miras kalan betonarme sosyal konutların avantajlarını anlattı.

David Chipperfield’in başkent Berlin’deki Yeni Müze’yi yeniden dizayn etmesinin yankıları sürüyor. Yıldız mimarın fikirleri Berlin Müzeler Adası’nın ana planında da yerini buluyor. Chipperfield’in şu anki projeleri arasında ise Berlin’in tarihî merkezindeki müze grubunun yeni resmî kabul binası, Mies van der Rohe'nin efsanevi Ulusal Galerisi'nin yeniden elden geçirilmesi bulunuyor. David Chipperfield kendisini daha çok hangi konuların ilgilendirdiğini şu ifadelerle anlatıyor:

Berlin’in boşlukları

“Birçok başka kenti gezerken insanda bu kentlerin mimarî açıdan bir biçimde tamamlanmış olduğu hissi doğarken, Berlin insana aynı hissi vermiyor. Berlin, hem fiziksel anlamda, hem de konseptler bakımından boşlukları olan bir kent. Bence insanların Berlin’i bu kadar ilginç bulmasının sebebi de bu!

Sosyal konutların çekiciliği

“Ben evlerin yarısını sosyal konutların oluşturduğu bir caddede oturuyorum. Ve açıkça söylemek gerekirse bu durum beni hiç rahatsız etmiyor. Çünkü bu binalar caddenin yapısı ile iç içeler ve bir anlamda sosyal devamlılığa işaret ediyorlar. Eğer orada bu sosyal konutlar olmasaydı, o zaman bu semt kentsel dönüşüme çok daha açık hale gelirdi. Ama bu betonarme sosyal konutlar varlıklarıyla belirli bir direniş göstermiş oluyorlar. Bunları kentsel dönüşüme tabi tutmak pek mümkün görünmüyor.”

Londra’da inşaat patlaması

“Ben mimarî açıdan Londra'nın durumundan endişeli değilim. Asıl endişelendiğim şey, inşaat patlamasının topluma nasıl etki yapacağıdır. Prensipte burada yapılmakta olan şey kent merkezini tahliye etmektir. Kent merkezi zenginlerin gideceği, alış-veriş yapılacak ve yemek yenilebilecek bir mekâna dönüşüyor.”

Mimarın en sevdiği yerler

“Ben farklı yerlerde yaşıyorum. Londra’da, Berlin'de yaşıyorum, ayrıca ara sıra başımı dinlemek için kaçabileceğim İspanya’da bir evim var. Burada Berlin'deki Yeni Müze'nin önünde durmak ise güzel bir his değil mi? Evet tabii ki! Benim herhalde en yoğun meslek yıllarım Berlin’de geçirdiğim 15 yıldır!”

Yıldız-mimarî

“Günümüz mimarîsinde tüm sınırları aşma eğilimi var. Başka türlü söyleyecek olursak, her şeyin ünlenmesi arzu ediliyor. Her binanın hayret uyandırıcı bir görünümde olması, sanki dünyayı değiştirecek gibi bir etkiye sahip olması aslında tehlikeli bir gidişat. Benim için bir binanın nasıl göründüğü önemli değil; önemli olan mimar için değil, o binayı kullanacak olan insanlar için o yapının bir anlamı olması.”

Mimarlar yarışması

“Sorun, mimarînin bir nevi yarışa dönüştürülmesidir. Başkalarından daha iyi olmak, sipariş alabilmek için kadın ya da erkek mimarın diğerlerinden farklı olması gerekiyor. Yani bir tür marka yaratmak lazım. Bu konuda ben toplum yararına bir şeyler inşa etmek adına mimarîde ortak noktalar aranmasından yanayım.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle