Kasım 2014’te raflarda yerini alan “Tek” kitabını Hakan Nordik takma isimli yazarının Rüstem Batum olduğu açıklandı. Batum okurlar kitabı önyargısız değerlendirsinler diye böyle bir yola başvurduğunu söyledi.
Evrensel’den Sevda Aydın’ın Rüstem Batum’la söyleşisi giriş yazısıyla birlikte şöyle:
Rüstem Batum ilk kitabını polisiye olarak çıkardı. Siyasi polisiye türündeki roman, Amerika’dan Türkiye’ye uzanan bir hikayeye sahip. Deniz Max Brando isimli yarı Türk yarı Amerikalı bir gazeteci. En yakın arkadaşı James Fargo’nun öldürülmesi üzerine New York’tan İstanbul’a geliyor. Arkadaşının öldürülmesinin nedenlerini araştıran Brando, Türkiye’nin yakın tarihinde işlenmiş pek çok suçla, ‘derin izlerle’, faili meçhullerle, yolsuzluklarla karşılaşır.
Hakan Nordik’le daha doğrusu Rüstem Batum ile ilk romanı “Tek”i konuştuk. Yazar, adının yerine mahlas kullanmasının nedenini “ünün kitabın önüne geçmesini engellemek” için olduğunu söylüyor.
Hakan Nordik mahlasıyla bir kitap yazdınız. Röportajlarda adınızı ve kimliğinizi sakladınız. Peki şimdi neden açıklıyorsunuz kendinizi?
Çünkü iki farklı gazeteci bir gün arayla beni arayıp kim olduğumu bulduklarını ve bunu yazacaklarını söylediler, bu durumda biz de onlardan önce açıklamaya karar verdik.
Gerçek isminizi ve yüzünüzü kamuoyundan saklamanızın sebebi neydi?
Kitaba güveniyordum dolayısıyla okurlar sadece kitapla ilgilensinler ve ben kitabın önüne geçmeyeyim istedim.
Gizli kalmakla amaçladığınız şeye ulaşabildiniz mi?
Gizli kalmaktaki amacım sadece “gizli kalmaktı” başka hiçbir amacım yoktu.
Peki Tek’i yazarken mi çıktı bu fikir?
Hayır yazmaya başlamadan buna karar vermiştim ve de yayıncıyla görüşmemde de ilk talebim bu oldu.
Brando'ya tanıdığım gazeteciler kaynak oldu
ABD’den İstanbul’a varan hikayenin içine giriyoruz romanda. Neden farklı bir ülkeden Türkiye’ye uzanan bir kurguyu tercih ettiniz?
Bunun nedenlerinden biri ABD’nin aşağı yukarı dünyanın her ülkesinde parmağı olması. CIA’nin Türkiye’deki faaliyetleri kitapta önemli bir yer tutuyor, ayrıca iki ülkedeki başka gruplar, teşkilatlar, tarikatlar ve bunların arasındaki ilişkiler de romanda yer alıyor. Romanın iki ayrı ülkede geçmesi bu grupların ilişkilerini ve kanun dışı faaliyetlerini daha net gösterebilmek için de daha uygundu.
Kahramanınız Deniz Max Brando’yu yaratırken nelerden etkilendiniz?
Tanıdığım bazı yabancı gazetecilerden etkilendim ve de kendi geçmiş tecrübelerimi de buna kattım.
Romanınız siyasi polisiyeye yakın. Özellikle Türkiye’nin önemli konularını işliyor; JİTEM, faili meçhuller vb. ilk kitap olması bakımından soruyorum biraz zor bir karar olmadı mı bu konular sizin için?
Hayır, çünkü ben bir insan hakları aktivisti olarak bu konuları yıllardır izliyorum ve de 2004-2006 arasında Skytürk televizyonunda yayımlanan “Rüstem Batum’la Söylenmeyenler” programında bu konuları ve daha fazlasını defalarca ele almıştım. Bunlar hâlâ yeterince ele alınmayan, tartışılmayan ve üstü örtülmeye çalışan konular. Zaten bu kitabı yazmamdaki en önemli nedenlerden biri bu konuların büyük kitleler tarafından öğrenilmesini ve tartışılmasını sağlamak.
