Gündem

Taha Akyol: Atatürk, Bolşevik Rusya'dan yardım aldı; iyi ki de böyle yaptı, İstiklal Savaşı'nı kazandı

"Atatürk, 1930’larda solu da liberalizmi de yasaklayacaktır zaten"

06 Ekim 2017 06:02

Hürriyet yazarı Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele döneminde 'Bolşevizm sempatisini' değerlendirerek “Tarih' açısından önemli olan şudur: Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadele’de hem İslami hem sol siyasetleri birlikte yürüterek Milli Hareket’i toparladı, Bolşevik Rusya’dan askeri ve mali yardım aldı. İyi ki böyle yaptı, İstiklal Savaşı zaferle sonuçlandı" dedi.

Akyol, Mustafa Kemal'in Meclis'teki 'Halk Zümresi' adlı güçlü sol grubu kendisine bağlamak ve Sovyetler Birliği'nden para ve silah almak için keskin solcu konuşmalar yaptığını belirterek "Sakarya Zaferi’nden sonra bu siyaseti revize etti. Büyük Taarruz günlerinde “Batılılaşacağız” diye konuşmalar yaptığını Halide Edip anılarında yazıyor"  dedi.

Taha Akyol'un "Atatürk ve solculuk" başlığıyla yayımlanan (6 Ekim 2017) yazısı şöyle:

Tarihi şahsiyetlere hayranlık ya da tepki gözüyle bakmak tarihi anlamamızı engelliyor.

Tarihe ideolojimiz için malzeme devşirmek üzere bakmak da tarihi anlamamıza aynı şekilde engel oluyor.

Muhafazakârların kurguladığı Abdülhamid imajıyla tarihe bakılırsa o dönemin sorunlarını da Abdülhamid’in davranışlarını da anlamak mümkün olmaz.

İşte, Abdülhamid’de “diplomatik davranış” egemen olduğu halde, bugünkü iktidarın dış politikasına bir tür tarih zemini kazandırmak amacıyla ona buna meydan okuyan bir Abdülhamid imajı kurgulanıyor.

Ama hangi Atatürk?

Çeşitli Atatürk kurguları da ideolojik ve siyasi bakışlara göre çok farklı, hatta birbirine zıttır. Bu yüzden günün siyasetine göre onun sözlerinin makaslandığı, yasaklandığı zamanlar da oldu.

Merhum Attilâ İlhan’ın solcu ve Üçüncü Dünyacı “Gazi” kurgusu tamamen Milli Mücadele dönemine dayanır, sonrasını en azından ihmal eder.

Bir de Attilâ İlhan’ın haklı olarak “Alafranga Atatürkçüler” dediği kesim vardır ki, onlar da “Mustafa Kemal Paşa”yı ihmal eder.

Hangi kesimden olursa olsun, ideolojik kurgular “ak-kara” şablonunu yaratıyor, tarihin son derece karmaşık olan gerçeklerini görmemize engel oluyor.

Bolşevizm sempatisi

Mustafa Kemal Paşa’nın radikal üslupla solculuk yaptığı, Lenin gibi “emperyalizm ve kapitalizmle mücadele”kavramlarını bayraklaştırdığı bir dönem vardır. Hatta Sovyet temsilcisi Upmal Angarsky’ye zaferden sonra Sovyet benzeri bir rejim kuracağını bile söyledi.

Bu konuşmaları yaptığı 1920-1922 döneminde Meclis’te de “Doğu mefkuresi” denilen Batı karşıtlığı çok güçlüdür.

Batı ile savaşan Bolşeviklere kuvvetli sempati vardır.

Nasıl bir rejim olacağı henüz bilinmiyor, Meclis’te Şeyh Servet Efendi, Bolşevizmin Asr-ı Saadet Müslümanlığına benzediğini söylüyordu.

4 Eylül 1920 günü Meclis’te İçişleri Bakanı seçimi yapıldığında, Mustafa Kemal’in adayı Refet (Paşa) 89 oyla kaybediyor, komünist Dr. Nazım Bey 98 oyla İçişleri Bakanı seçiliyordu!

Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa keskin solcu konuşmalar yaptı: Batılı istila ordularıyla savaştığı için... Meclis’teki ‘Halk Zümresi’ adlı güçlü sol grubu kendisine bağlamak için... En önemlisi gereken para ve silahı Bolşevik Rusya’dan almak için.

Sakarya Zaferi’nden sonra bu siyaseti revize etti. Büyük Taarruz günlerinde “Batılılaşacağız” diye konuşmalar yaptığını Halide Edip anılarında yazıyor.

Tarihi 'anlamak'

Solculuk, muhafazakârlık, liberalizm veya Batıcılık iyidir ya da kötüdür şeklinde ideolojik tercihlerimiz olabilir; bizim tercihlerimizin “tarih”için önemi yoktur.

1930’larda solu da liberalizmi de yasaklayacaktır zaten.

“Tarih” açısından önemli olan şudur: Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadele’de hem İslami hem sol siyasetleri birlikte yürüterek Milli Hareket’i toparladı, Bolşevik Rusya’dan askeri ve mali yardım aldı.

İyi ki böyle yaptı, İstiklal Savaşı zaferle sonuçlandı.

Bu akşam CNN Türk’te Saat 21.00’de “Türk’ün Ateşle İmtihanı” belgeselinde Mustafa Kemal Paşa’nın sol ve Bolşevizm siyasetini izleyeceksiniz.

Şunu da belirtmeliyim: Abdülhamid iyi ki bugünkü muhafazakâr kurgunun aksine şuna buna meydan okumamış, denge diplomasisi yapmıştı. Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın deyişiyle, Tanzimatçılar ve Abdülhamid “İmparatorluğun 20. yüzyıldan önce dağılmasını önlediler”.

Netice: Tarih ideolojik ve siyasi propagandaların aleti yapılmamalı, “anlamak”için öğrenilmelidir.