Medya

Star yazarından Fethullah Gülen'e: Bu iş bitti bayım, iade gerçekleşecek

"Ne yani Amerika’nın Türkiye’ye karşı koruduğu bir adamın izzeti mi olur?"

26 Ağustos 2016 12:11

Star yazarı Ahmet Taşgetiren, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin planlayıcısı olduğu öne sürülen Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili olarak "Amerika korumayacak. Belki korumak istedi ama Türkiye çetin çıktı. Tayyip Erdoğan’ı ile de koca halkı ile de Biden’in beden dilini okuyan, Amerika’nın geldiği noktayı görür. Yargı süreci vs. sonunda iade gerçekleşecek" dedi. Taşgetiren, "Bu iş bitti bayım" ifadesini kullandı.

ABD Başkan Yardımcısı Biden, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi ve Suriye'deki gelişmeleri görüşmek üzere Türkiye'ye gelmiş, "Türkiye ile iş birliği içerisindeyiz ancak kararı ABD mahkemeleri verir" mesajını vermişti.

Ahmet Taşgetiren'in "F.Gülen'e sesleniş" başlığıyla yayımlanan (26 Ağustos 2016) yazısı şöyle:

Amerika korumayacak. Belki korumak istedi ama Türkiye çetin çıktı. Tayyip Erdoğan’ı ile de koca halkı ile de...

Biden’in beden dilini okuyan, Amerika’nın geldiği noktayı görür.

Yargı süreci vs. sonunda iade gerçekleşecek.

Olmadı, daha kötü sonuçların tahminini yapanlar var. Türkiye’ye gelip konuşmanı önleme amaçlı bir CİA operasyonu çerçevesinde etrafındaki bir Türk veya Müslüman asıllı bir Amerikalı’ya infaz ettirmek gibi. “Amerika böyle örtülü operasyonlara zemin hazırlar mı?” sorusuna ise kimse “Hayır” demiyor.

Bu iş bitti bayım.

İslam dünyasında yaşanan “kaht-ı ricali - adam kıtlığını “ aşmak için gerekli olan  “İnsan yetiştirme” projesinin “Türkiye’yi vurmak” gibi bir ihanetin aracı haline getirilmesi herhangi bir hareket için cürüm olarak yeter de artar bile.

O kadar masum şeyler çamura saplandı ki...

Türkiye’de hareketin geldiği noktaya bak bir. Hadi siyasi kadrolar şöyle veya böyle saiklerle karşı tavır almış olsun, millete ne diyeceksiniz? 241 insan can vermiş, binlerce yaralı var, nerede ise herkese dokundunuz ve kötü dokundunuz. Herkesin içinde bir yara açtınız.

“Biz yokuz” inkarları kimseyi inandırmıyor. Çünkü öylesine “Güven tahribatı”na yol açtınız ki, sizde gerçek nedir’in cevabı kayboldu. Bu darbenin içinde yer aldınız. Orduda vardınız, hem çok çok vardınız ve siz o varlığı, milletin seçtiği insanları vurmak için kullandınız.

Azıcık basiret olsa, bu memleketin bağrında yaşayan Menderes acısının nüksedeceğini düşünür, böyle bir çılgınlığa kalkışmazdınız. Diyelim merkezi iradeden bağımsız kalkışanlar oldu, mani olurdunuz. Ama bu cürme ortaksınız. Bu cürmün içindesiniz.

Söyleyeceğim şu:

Böyle durumlarda biraz şeref hassasiyeti, biraz Batılıların “Şövalyelik” dediği, bizim dilimizde “civanmertlik” denen duygu varsa, en öndeki adam ortaya çıkar ve;

-Ne yapacaksanız bana yapın, işte geldim, der.

“Ablalar” adı altında başı örtülü kadınların sıra sıra polislerin önünde emniyete- adliyeye götürüldüğünü gördükçe içim acıyor.

O askeri lise öğrencileri, çarkın içine düşmüşler ve bugün ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Pek çok evde “Acaba bugün kapımız çalınır mı?” endişesi yaşanıyor.

Biz, “Aman adalete dikkat” çağrıları yapıyoruz yönetenlere karşı...

Ama böyle dönemler böyledir. Göz gözü görmez olur. Kuru - yaş savrulur.

Amerika er - geç verecek. Aslında vermediği her saniye de, onun korumasında bulunan kişi için zilletin devam ettiği anlamına geliyor. Ne yani Amerika’nın Türkiye’ye karşı koruduğu bir adamın izzeti mi olur?

Ama Amerika’nın da bir reel-politiği var ve onun, şu sıra Türkiye’nin beklentilerini karşılamak gibi bir yolda ilerlediği açık.

“-Üç beş ay sonra Hillary gelir, ona şu kadar seçim finansmanı yapmışız, bizim elimizden tutar” diye düşünülüyor, kitlelere bu bir “Ümit” gibi pompalanıyorsa, bu da zilletin diğer boyutu. Hillary de reel-politikten kurtulamaz.

Hicret’le, başka dini söylemlerle avutma insanları. Hicret’e yazık ediyorsun, diğer dini aidiyetlere yazık ediyorsun. Yazık.

Bu harekete safiyane duygularla katılmış binlerce insan var. Onların bir kısmı koptu ama, böyle yapılardan kopmak da kolay değil. Herkes biraz beyin operasyonuna maruz kalmıştır ve merkez özgür bırakmadıkça özgürleşemezler. Biraz statü edinmiş olanlar başka, çıkar edinenler başka, ama “Hizmet”in de motive ettiği  insanlar var, bırak onların yakalarını.

De ki:

-Evet çağırdım geldiniz. Yürüdük yürüdük yürüdük, ama işte çamura saplandık. Bunun vebali benim omuzlarımda. Bana inandınız ve peşim sıra yürüdünüz. Bu iş Amerika’da sonuçlanmamalıydı. Bu iş darbe girişimi ve eller kanlanmış olarak sonuçlanmamalıydı. Bu iş diğer Müslümanları vurmaya varmamalıydı. Sizin samimiyetinize layık değilim. Bırakın peşimi.

Ve gel Türkiye’ye, milletin huzuruna çık ve de ki:

-Bütün suç benim. Başkalarını bırakın beni yargılayın. 40 yıllık savunmamı kendim yapacağım. Milletim affeder etmez, ama onun huzurunda hesap vermeye geldim. Amerika’da ölmek istemiyorum. Sanki Medine’den kaçıp Bizans topraklarında can vermiş gibi, Amerika’da ölüp, bana inananların yüzünü bir kere daha yerlere sürmek istemiyorum.

Bu bir civanmerdlik imtihanıdır bayım. Görelim bakalım civanmerdliğiniz kaç karat!