Spor

"Sorun Advocaat değil, Aziz Yıldırım"

Spor yazarları, Manchester United-Fenerbahçe maçını değerlendirdi

21 Ekim 2016 11:20

Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nde Manchester United'a 4-1 yenilmesini değerlendiren spor yazarı Uğur Meleke, sarı-lacivertlilerde sorunun Aziz Yıldırım olduğunu dile getirdi,

İşte yazarların maça ilişkin yorumları...

 

Mehmet Demirkol: Maalesef çok normal

 

Fenerbahçe’nin tarihte kötü sezonları ve kadroları oldu. Ancak bu kadar topla ilişkisi zayıf, düşük kaliteli, dengesiz bir oyuncu grubunu hatırlamıyorum. Birer birer belki hiçbirine hayır demezsiniz, ancak birlikte bir takım olmaları futbol tarihinin en büyük mühendislik hatalarından biri. Tabii bu, düne özgü değil, zaten bilinen bir gerçek. Dünkü ekstra sorun öncelikle korkunç amatörlüktü.

Yapılan iki penaltının bu seviyede açıklaması yok. Kjaer’in de, Şener’in de hareketleri akıl almaz amatörlükler. Kalesinde şut görmeden iki saçma penaltı golü yemek bu kalite seviyesinde bir takımın altından kalkabileceği bir hal değil. Bundan sonra da zaten söylenecek bir şey kalmıyor. Fenerbahçe’nin ilk yarıda bulduğu yegane pozisyonda ara pası atan Topal şutu çeken Souza. Ancak iki ön stoperiyle pozisyona girebildi Fenerbahçe. Anlayın artık.

 

Rıdvan Dilmen: Acı veren futbol

 

Acı olan skor değil... Acı olan bu Manchester’a karşı 48 dakika boyunca bitmiş bir futbol oynamak.

Karşılaşmanın 55. dakikasında Yasemin kardeşim beni aradı;
"Hocam yazıyı yazalım mı" dedi... Yasemin için o dakikada maç bitmişti. Aslında sadece onun için değil 45. dakikada atılan 3. golden sonra tribünler, televizyon başındakiler, gazetedekiler, saha içindeki oyuncular, teknik direktörler, hakemler kısaca futbolla ilgili kim varsa herkes için bu maç bitmişti.
Acı olan da skor değil zaten, acı olan bu durum...
Zor bir periyoda giren Manchester United, 3. golden sonra Premier Lig'de Chelsea ile yapacağı maçı oynamaya başladı. Hoca ve oyuncuların kafasında bu maç vardı. Karşılaşmayı da bu yüzden antrenman maçına çevirdiler. Bu da acı...
4-0'dan 4-1'e gelen prestij golünü tüm Manchesterlılar alkışladı.
Maç 0-0'ken atılsa alkışlarlar mıydı acaba? İşte bu da acı.

 

Uğur Meleke: "Penaltı gibi penaltı" saçmalığı

 

İki gecede aleyhimize 4 penaltı düdüğü çalındı Avrupa'da. Bence kararlar doğru, hakemler Bastien ve Karasev'i tebrik etmek gerek. Ancak bu 4 penaltıyı doğru analiz etmek gerek, çünkü ülke futbolunun önemli problemlerinden birine işaret ediyor ikisi.

Fabri’nin Mertens’e hareketine diyecek bir şey yok. Kjaer’in de dengesi, Mata’nın bileğine bastığı için bozuldu. Ancak Caner’in Mertens’e, Şener’in de Lingard’a yaptığı penaltılar derslik. Caner ve Şener, milli takımımızın iki as beki.

 
Ve her ikisi de muhtemelen iki gecedir yaptıkları penaltıların yanlış karar olduğunu düşünüyorlar.
 
Caner çekiyor-bırakıyor, Şener hafifçe itiyor rakibini. Ve bu hareketlere maalesef Türkiye’de penaltı çalınmıyor, Avrupa’da çalınıyor.  Doğrusu da çalınması zaten.
 
Çünkü bir pozisyon ceza alanı dışında faulse, içinde de fauldür. “Penaltı, penaltı gibi olacak abi” saçmalığı, sadece Türkiye’ye özgü.
 
Mourinho tribünle yavaş yavaş kopan bağını tamir etmek için çok iyi bir fırsat yakaladı dün gece. 70 bin Manchesterli genç oyuncularıyla birlikte orta sahada mücadele ettiler adeta.
 
Geçen sezon Fenerbahçe’nin sağ beki Gökhan, sol beki Caner, on numarası Nani, santraforu Fernandao idi. Onların yedekleri, bugünkü Fenerbahçe’nin asları. Aziz Yıldırım son 28 ayda 4 teknik adamla (Yanal, Kartal, Pereira ve Advocaat’la) çalıştı, 25 oyuncu gönderip 25 oyuncu transfer etti. Dünyada hiçbir büyük takım böyle bir değişim rüzgârına direnemez, ayakta kalamaz. Advocaat’ı dün Neustadter-Mehmet-Souza gibi renksiz, gri, sıradan bir orta üçlüyle sahaya çıktığı için eleştirebiliriz ama önce büyük plana bakmak gerek: Geçen sezonun ortasından beri belliydi Fenerbahçe orta sahasına yetenek enjeksiyonu gerektiği. Fenerbahçe yönetimi o takviyeyi yapmak yerine, Gökhan’la kavgayla geçirdi bütün bir yazı. Yazık.

 

Erman Toroğlu - İmza: Aziz Yıldırım.

 

Bakınız! Fenerbahçe seyircisi apaçık aldatılıyor.

İstanbul'daki F.Bahçe seyircisinin bir kısmını aleyhte bağırıyor diye başka bir kısımla dövdürebilirsiniz. Ha dövenler kimdir, dövdürülenler kimdir bilmem.
Ama Manchester'daki seyirciyi dövdüremezsiniz.
Çünkü İngiliz polisi izin vermez.
Bir gece evvel Beşiktaş'ı seyrediyorsunuz, bir gece sonra Fenerbahçe'yi seyrediyorsunuz.
Beşiktaş mağlup olabilirdi.
F.Bahçe de belki tesadüfen kazanabilirdi.
Ama iki takım arasındaki futbola baktığınızda birinden keyif aldık. Beşiktaş'tan...
Niye? Beşiktaş, Napoli karşısında şahsiyetli, kişilikli bir futbol oynadı.
Hakeme de isyan ettiler, rakibe de...
Mağlup olurlar mıydı? Olabilirdi...
Fenerbahçe'ye bakıyorsunuz.
Ne oynadı? Futbol mu? Hayır.
Top mu oynadı? O da hayır.
Peki ne oynadı?
Yarın şu beyanatı duyabilirsiniz;
"Maçın hakemi çok kötüydü. Manchester'ın sahası çamurdu. Mourinho ağır hastaydı. Bizim hakkımızı UEFA yedi.
Yarın veya öbür gün bütün bu isimleri mahkemeye vereceğiz"
İMZA: Aziz Yıldırım!.