Spor

'Şikede kumpas' davasında tutuklu polis: Hazırladığım raporun hiçbir geçerliliği yoktu; sonradan şike soruşturmasına dönüştü

"3 Temmuz sabahı bu kapsamda gözaltılar başladı"

22 Şubat 2017 19:28

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan salonda görülen "Futbolda şike" soruşturmasında "kumpas" kurduğu iddiasıyla haklarında 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açılan 15'i tutuklu, 108 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının  sabah yapılan oturumunda, tuttuğu rapor ile şike soruşturmasının başlamasına neden olan tutuklu polis memuru Lokman Yanık’ın sorgusu yapıldı. Sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu, Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu diğer tutuklu sanıklar, hazırlanmadıklarını belirterek savunma için süre istedi.Duruşmanın öğleden sonra yapılan oturumuna, tutuksuz sanık gazeteci Mahmut Ekrem Açıkel’in sorgusu yapıldı.

Tutuklu sanık Lokman Yanık, 1998'de polis olarak mezun olduğunu, hayatının hiçbir döneminde, terör, istihbarat gibi birimlerde görev yapmadığını belirterek, buralarda çalışan hiçbir görevliyle de işinin olmadığını savundu. Yanık, Galatasaray Stadı'nda o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yuhanalandığını belirterek "Bununla ilgili hazırladığım raporu da şube müdürü yırtıp attı. Başbakan'a sütliman bir rapor gönderdiler." diye konuştu.

Yanık o dönem hazırladığı raporun hiçbir geçerliliğinin de olmadığını belirterek "Hazırladığım raporun resmi hiçbir geçerliliği yoktu. Organize Şube Müdürlüğüne giden bu rapor, daha sonra şike soruşturmasına dönüştü ve 3 Temmuz sabahı bu kapsamda gözaltılar başladı" ifadesini kullandı.

Yanık, 2010'a kadar MİT görevlisiyle tribünlere baktıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Bu kişi bir gün Osman Çırak'la yanıma geldi. MİT görevlisi, 'Osman benim arkadaşım, Giresunspor başkanı, başına bir olay geldi. Olgun Peker bundan para istiyor, tehdit ediyormuş. Şimdi de şirketi ve evinin çevresinde Olgun Peker geziyormuş, şikayetçi olmak istiyormuş' dedi. Maç esnası tribünler kalabalık, yarın şubeye gelin amirimle görüştürürüm, dedim."

 

"Hazırladığım raporun resmi geçerliliği yok"

 

Çırak'ın ertesi gün asayiş şubeye geldiğini, operasyona giden büro amiri Oğuz Tüzün'ün "sen konuş ona göre bana bilgi verirsin" sözleri üzerine Çırak'la kendisinin görüştüğünü anlatan Yanık, yaptığı mülakatı Osman Çırak'la Olgun Peker arasında geçen olayları derleyerek amirinin talimatı üzerine rapor haline getirdiğini söyledi.

Yanık, hazırladığı ve iddianamede adı geçen raporun, Osman Çırak'ın kendisine anlattığından ibaret olduğunu ifade ederek, daha sonra amirinin söz konusu raporu Organize Şube Müdürlüğüne göndereceğini söylediğini aktardı.

Osman Çırak'la ilgili hazırladığı raporun resmi hiçbir geçerliliğinin olmadığını, bunun sadece konuyla ilgili ön bir mülakat olduğunu belirten Yanık, kendisinin de bunun üzerine o dönemdeki asayiş şube müdürüyle görüştüğünü ve bir mülakatın neden şahsın ifadesi alınmadan organize şubeye gönderdiğini sorduğunu anlattı.

Yanık, asayiş şube müdürünün de kendisine, "Akşam asayişten sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tekin Akdoğan, Organizeden Sorumlu Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç'la beraberdim. Raporu Çapkın'a gösterdim. O da rapora baktı, Nazmi Ardıç'a verip Nazmi baksın bu işe, dedi. Biz de yazdık, organizeye gönderdik." dediğini aktardı.

Sanık Lokman Yanık, Organize Şube Müdürlüğüne giden raporun daha sonra şike soruşturmasına dönüştüğünü ve 3 Temmuz sabahı bu kapsamda gözaltıların başladığını anlattı.

 

"Başbakan'a sütliman bir rapor gönderdiler"

 

Haziran ayında Diyarbakır'a tayininin çıktığını ve bunun sebebini de anlatmak istediğini vurgulayan Yanık, "Sinan Erdem Spor Salonu'ndaki bir basketbol karşılaşmasında o dönem Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül yuhalanmıştı. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, talimat verdi, 'bunları yakalayın', dedi. Ben de stat müdüründen davetli listesinin tamamını istedim. Stat müdürü vermedi. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Galatasaray Stadı'nda o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yuhalandı. Bununla ilgili hazırladığım raporu da şube müdürü yırtıp attı. Başbakan'a sütliman bir rapor gönderdiler." ifadelerini kullandı.

Daha sonra gasp bürodan alındığını ifade eden Yanık, bunun sebebini emniyet müdürüne sorduğunda, kendisine, istihbarat ve organize şube müdürlerinin haklarındaki olumsuz görüş bildirip alınmasını istemesinden kaynaklandığını söylediğini anlattı.

 

Mahmut Ekrem Açıkel'in ifadesi

 

Duruşmanın öğleden sonra yapılan oturumuna, tutuksuz sanık gazeteci Mahmut Ekrem Açıkel’in sorgusu ile başlandı. Burada bir terör örgütü üyesi olarak bulunmaktan derin bir üzüntü duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Açıkel, “Hiçbir dönem bir FETÖ kuruluşunda çalışmadım, çalışmayı aklımdan bile geçirmedim. İşsizken bile çalışmadım. FETÖ bağlantılı hiçbir eğitim kurumunda eğitim görmedim. FETÖ iddialarını kesinlikle reddediyorum” dedi.

Polis adliye muhabirlerinin mecburen güvenlik ve hukuk camiasıyla iletişim içinde olduğunu söyleyen Açıkel, “O gün ben de bilgi almaya çalıştım. 19 Nisan 2016 tarihinde de ben gözaltına alındım. Sabah saat 07.00’da sağlık kontrolü için Haseki Hastanesi’ne götürüldüğümde birlikte çalıştığım meslektaşlarım önceden öğrenip oraya gelmiş. Oysa o soruşturma ve operasyon gizliydi” dedi.

“Şike operasyonunu attığım bir tweet nedeniyle önceden bildiğim iddia ediliyor” diyen Açıkel, “O tweet ile kastım, seçimden sonra peş peşe KCK ve benzeri operasyonlardır. Bu operasyonları kast ederek o tweeti attım. Öğrendiğimde televizyonu açtım. Aziz Yıldırım’ın Vatan’a gidişi canlı yayınlanıyordu. Eğer önceden haberim olsaydı, aracımı önceden belirler, oraya gider o canlı yayını ben yapardım. Ben ilk bağlantımı Mehmet Ali Birand’ın talimatıyla CNN Türk’e yaptım. Benim ilk yayınım Kanal D ve CNN Türk, öğlen bülteninde oldu. Ben soruşturmalarla ilgili teknik ve fiziki takip görüntüsü yayınlamadım. Teknik ve fiziki takip görüntüsünü bazı gazeteler 34 Temmuz tarihinde yayınladı. Önceden haber alsaydım, 17-25 Aralık tarihinde büyük haberlere imza atardım” dedi.

Açıkel, 3 Temmuz operasyonunu, operasyon öncesi sanıklardan Mutlu Ekizoğlu’dan telefondan öğrendiğine ilişkin iddiaları kabul etmedi. Hakkındaki adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağına ilişkin kararının kaldırılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmasını isteyen Açıkel, suçsuz olduğunu belirterek beraatine karar verilmesini istedi.

Diğer sanıklar savunma yapmadı

Savunmalarını yapmak üzere söz verilen bu davanın tutuklu diğer 14 sanığı da bazı dosyaların kendilerine henüz ulaşmadığı için savunmalarını hazırlamadıklarını söyledi. Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.