Gündem

'Selam ve Tevhid' soruşturması hâkim önüne gitseydi ciddi sonuçları olurdu'

Hakkâri eski Emniyet Müdürü Tufan Ergüder: Bugün casuslukla suçlanan o polis arkadaşlar aslında casus avcısı

24 Temmuz 2014 17:49

Hakkâri eski Emniyet Müdürü Tufan Ergüder,  “Selam ve Tevhid Örgütü” soruşturması kapsamında 251 sanık hakkında savcılıkça takipsizlik kararı verilmesini eleştirerek, “TRT ve MİT’e kadar sızan bir örgüt. Ancak bu dosyanın hakim önüne gitmesi lazım. Savcı takipsizlik verdi. Hakime gitmedi. Hakim önüne gitmesi lazımdı. Şu hali ile bile hakim önüne gitse çok ciddi sonuçlar alınır. Bugün casuslukla suçlanan o polis arkadaşlar aslında casus avcısı” dedi.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 76 emniyet görevlisini savunan Tufan Ergüder, “MİT’in yapması gerekeni yaptılar. Casusları yakaladılar. MİT neden yapmadı onu araştırmak lazım. Çok zor bir iş. Takibi falan kolay değil.  Ama bugün gelinen noktada suçun failleri bütün dosyadan haberdar. Dört aylık süre içinde her bir sayfası muhataplara gitti. Buna rağmen şu haliyle bu dosya hakim önüne gitse kesinlikle çok ciddi mahkumiyetler çıkar. Türkiye’nin önü açılır” diye konuştu.

Hakkâri eski Emniyet Müdürü Tufan Ergüder,  “Selam ve Tevhid Örgütü” soruşturması kapsamında 251 sanık hakkında savcılıkça takipsizlik kararı verilmesini Bugün gazetesine değerlendirdi.

Tufan Ergüder’in açıklamaları şöyle:

"Emniyet müdürlerine yönelik operasyon siyasi ihtiyaçtan kaynaklanan bir algı operasyonudur. Hiçbir hukuki gerekçesi yok. Gözaltına alınanlara bakın Anadolu insanı. İnsanlar onlarda ailelerinde kendi evladını ve ailelerini görüyor. Çoğunun şivesi bile değişmemiş. Bakanlar çocukları gibi meşur ecnebi markaları giymiyorlar. Varlık sahibi değiller.

 

 ‘Operasyon selam tevhid
sanıkların temize çıkarma girişimi’

 

Peki neden şimdi? 2011 den beri kendisini iktidaraa taşıyan kadrolara sırtını döndü başbakan. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin vakası yaşandı. İdris Naim Şahin İstihbarat Daire Başkanını almadığı için gitti. İdris Bey o dönem direndi. Ve hükümet 2011’den beri yeni ittifaklara girdi. Hükümetin için de İran devriminden besleniş bir kanat 2007-2011 yürütülen Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonların hedeflerinde olan kişi ve gruplarla duygusal ve organik bağlantıları var. Bu nedenle Ergenekon ve Balyoz davası süreçlerinin bitmesine müsaade etmediler. Ergenokon ve Balyoz operayonları boyunca duygusal ve organik bağı olan zevat hiçbir delile inanmadı ve imzalamadı. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ergenekon raporunu imzalamakta direnç gösterdi. Bu nedenle Emniyet müdürlerine bugün yapılan operasyon hükümetin içindeki bu grubun Selam Tevhit isimli silahlı terör örgütünü önce temize çıkarma çalışmasından başka bir şey değildir. Ve Selam Tevhid soruşturmasını kapatmak isteyenler dünün ulusalcıları ile işbirliği içinde. Birlikte hareket ediyorlar. Ulusalcı bir kanal var. Bakın yayınlara polislere yönelik operasyonları nasıl destekliyor. Aynı şekilde dün Ergenekon operasyonunu destekleyen yayın organları polislere yönelik operasyonları nasıl destekliyor. Ortak hareket etmeye başladılar.

 

‘Amaç soruşturmayı itibarsızlaştırmak’

 

Selam Tevhid dosyasında devletin derinliklerine giren yabancı örgüt ajanlarından bahsediliyor. Ama bu Selam Tevhit terör örgütü soruşturmasını itibarsızlaştırmak için büyük kampanya yaptılar. Gazetelerde yedi bin beş bin kişiyi dinlediğine yönelik haberler yaptırdılar. Kısacası büyük bir örtme kampanyası düzenlediler. Delilleri örtmek istiyorlar. Başarılı olabilirler mi? Mümkün görmüyorum. 2007-2011 operasyonlarının intikamını almak isteyen iktidara eklenmiş grup kaybedilecek bir Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra bu hesabın görülemeyeceğini gördü. Bunlar bir an önce hesap görmek istiyor. Diğer taraftanda polislere yönelik bu operasyon algı yönetimi açısından geç kalmış bir operasyon. Birileri kendi suçlarını kapatmak için bir acelecilikle bana göre Selam Tevhid silahlı örgütü defterini  kapatmaya çalışıyor. Yanlış hesap Türk milletinden dönecektir.

 

‘Kelepçeleme talimatı intikam duygusu verildi’

 

Çok sıkıntılı suçlularda bile kelepçe takmıyoruz. Kelepçe takılma şekilleri vardır. Yurt Atayün’ün ellerini arkadan kelepçelemişler. Çok sıkıntılı ve psikolojik vakalarda arkadan kelepçe takılabilir. Yani tehlikeli suçlu olması lazım. Yurt Atayün telefon çağrısı ile gitti. Telefon çağrısı ile gelen adama kelepçe takıyorsun sen. Arkadan kelepçeleme ancak birilerinin intikam duyguları ile verdiği talimatlarla izah edilebilir. O insanlar geldikleri yerlere hakkı ile  görev yaparak geldi. Yaptıkları polislik ortada. Kimsenin yapamadığı işleri kelle koltukta yaptılar. 2007 başlarında Ümraniye el bombaları nedeniyle bir astsubay gözaltına alınırken bu ülkede kıyamet kopmuştu hatırlayın. Şimdi rahat konuşuluyor ama o zaman bize gelen tehditlerin haddi hesabı yoktu. Pek çok kişi selam vermiyordu bizlere. Şimdi tutturmuşlar casusluk. Yaz tutarsa. Algı yönetme ifadeleri casusluk böcek. Hiçbirinin altı dolu değil. Bir şeyler uydurarak yakıştırarak suçlamalar yapılıyor. Ben bunların hiçbirisinin sonuç vermeyeceğini düşünüyorum.

 

‘Siyasi cinayetler olmuyorsa
gözaltındaki o polisler sayesinde’

 

Bakın 2007’den beri siyasi cinayet faili meçhul yok. Hiçbir terör örgütü adım atamıyor. Neden adım atamıyor? Aslında Ergenekon soruşturması 2000 yılların başına kadar gidiyor. Ama o dönem Ergenekon’a yönelik operasyon yapılamamıştır. 2007 yılında bu işe kendini adamış polislerin gelmesini beklemiştir dosya. Bazı girişimler oldu. Fakat hiçbiri soruşturulabilir duruma getirilemedi.

 

‘Ergenekon zordu, KCK ise daha zor’

 

Ergenekon zordu. Balyoz daha zordu. KCK bu ikisinden de zor. KCK yeni bir proje idi. KCK kimin projesi olduğunu herkes biliyor. KCK’ya biz dokunduğumuz zaman zıpladılar. KCK operasyonlarında Devletin içinde ‘Biz proje yürütüyoruz’ diyenler vardı. Ciddi direnç oluştu operasyonlara. Şimdi çözüm süreci yürüyor. İnşallah sonuçlanır. Ama terör örgütü ne yaptı? Hangi sözünü tuttu. Silah bırakacaktı. Yurtdışına çıkacaktı. Bunları yerine getirdi mi? Devlet ise sürekli vermeye devam ediyor. Üç şehidimiz var bunları nasıl izah edeceğiz? Ters giden şeyler var.

 

‘İran kılcallarımıza kadar yerleşmiş durumda’

 

En zor operasyon ise Selam Tevhit silahlı terör örgütü operasyonu. İran Türkiye’nin içerisinde kılcallara kadar yerleşmiş çok tehlikeli bir örgüt. TRT içerisinde müsteşarlıklarda yer alıyorlar. Bu nedenle zor bir operasyon. İlk kez Selam Tevhit  örgütü hakkında net deliller bulundu. Ama bırakmadılar.  Ne dediler? 7 bin kişi dinlendi. Ciddi bir organizasyon var karatma için.

 

‘Polislere gözaltı selam tevhit
şüphelilerine telefonla çağrı’

 

Polisleri evlerinde sahur vakti evinden alanlar Selam Tevhit şüphelilerini sadece telefonla çağırarak ifade aldı. Oysa o dosya hazırlanırken çok ince çalışıldı. Ama operasyondan haberdar oldu şüpheliler artık. Nasıl oldular ayrı bir konu. Aslında bu soruşturma çok zordu. Takip yapıyorsunuz, kontr-takip var. Bu Selam Tevhid örgütü üyeleri İran’da her tür bomba malzemesi yapma kurslarını görüyorlar. Belgeleri dökümanları var. Bir buluşmayı delillendirmek bazen altı ayı buluyor. Adamlar sekiz otobüs değiştirerek gidiyor buluşma yerlerine. Beykoz’da çıkan Hizbullah belgeleri ve dökümanlarından yola çıkarak ortaya çıkarıldı bu gerçeklerler. O dönemde polis bazı belgelere ulaştı. Uğur Mumcu Muammer Aksoy Bahriye Üçok gibi cinayetlere ait bilgilere polis buradan elde ettiği belgelerle ulaştı. Hem bu cinayetleri aydınlattı cezaevine koydu. Yakalananlar arasında İran’a iade edilen ajanlar var. O dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı terör örgütü olduğuna dair karar verdi. Yargıtay onandı. Silahlı Terör örgütü diye onandı. Bugün tutuklanan polisler ise tekrar bu silahlı terör örgütünün nerelere kadar sızmış ise tespit etti. İşte ondan bu polisler gözaltına alınıyor ve soruşturma dosyası karartılmaya çalışılıyor.

 

‘Hani 7 bin kişi dinlenmişti’

 

Selam Tevhid dosyasında 7 bin kişi dinlendi iddiası tamamen dosyayı itibarsızlaştırma ve maskeleme girişimi. Ünlü basın mensupları sanatçılar dinlendi deniyor. Soruşturma dosyasının savcısı bas bas bağırıyor ‘Yok böyle bir şey’ diye. Ama onu dinlemiyorlar. İşte savcılık takipsizlik kararı verdi. Toplam 251 kişi sanırım. Hani 7 bin kişi idi hani 5 bin kişi idi. Hedef demek ki 251 kişi. Bakın bugün gelinen noktada Türkiye’nin önünde en büyük problem Selam Tevhid silahlı örgütüdür. Yapamadık bu operasyonu. Biz yapamadık ama birileri gelir yapar. Millet yapılmasına izin verir. Bu gözaltındaki arkadaşlar çalıştılar. En zor halkaya geldiler ama engellendiler. Ama bu yine yapılacak.

 

‘Ali Fuat Yılmazer Türkiye için bir şanstı’

 

Ali Fuat Yılmazer, bana göre Emniyet teşkilatı için büyük şanstı. Şahsına münhasır bir arkadaş. Çok cesur. Bugüne kadar içinde bulunduğu operasyonlar Türkiye’nin kaderini değiştirdi. Bugün insanlar rahat rahat konuşabiliyorsa; gerçi değişik bir döneme gidiyorlar ama Ali Fut Yılmazer’in katkısı büyük. Onun katkısı bana göre Bakanlar Kurulu’ndan fazladır. Başbakan ile birebir görüşürdü. Defalarca görüştü çalıştı. Her defasında bilgi vererek iş yaptı. Bana göre Yılmazer’in Türkiye’ye yaptığı İçişleri Bakanlarından fazladır. Dört çocuk okutuyor. Masraflarını zor karşılıyor. Tatil yaptığını bilmiyorum. Böyle bir insana villalarda yaşıyor deniyor.

 

‘O polisler casus değil casus avcısı’

 

Selam Tevhid terör örgütü Türkiye’de İran tipi bir şii devlet oluşturmayı planlıyor. Aktif bir şekilde yapmaya çalışıyorlar. Yani rejim ihracı. Hedefi bu.

TRT ve MİT’e kadar sızan bir örgüt. Ancak bu dosyanın hakim önüne gitmesi lazım. Savcı takipsizlik verdi. Hakime gitmedi. Hakim önüne gitmesi lazımdı. Şu hali ile bile hakim önüne gitse çok ciddi sonuçlar alınır. Bugün casuslukla suçlanan o polis arkadaşlar aslında casus avcısı. MİT’in yapması gerekeni yaptılar. Casusları yakaladılar. MİT neden yapmadı onu araştırmak lazım. Çok zor bir iş. Takibi falan kolay değil.  Ama bugün gelinen noktada suçun failleri bütün dosyadan haberdar. Dört aylık süre içinde her bir sayfası muhataplara gitti. Buna rağmen şu haliyle bu dosya hakim önüne gitse kesinlikle çok ciddi mahkumiyetler çıkar. Türkiye’nin önü açılır."

 

İlgili Haberler