Gündem

Salih Mirzabeyoğlu: 16 yıl ziyan olmadı, zehri bala çevirdim

"Bana zehir yedirdiniz ben bunu bala çevirdim. Bu Butler'in sözüdür. Sen bana çamur verdin ben ondan altın yaptım der"

24 Temmuz 2014 15:04

Bolu F Tipi Cezaevi'nden 16 yıllık mahkumiyetinin ardından önceki gün serbest bırakılan İBDA/C davası hükümlüsü, Salih Mirzabeyoğlu olarak tanınan İzzet Erdiş, hapishanedeki günlerini 'Sahici fikir üretmekle geçirdim' diyerek özetledi. Mirzabeyoğlu, '16 yıl hayatımın ziyan edilmiş bir safhası değil. Fikri damıtarak geçirdim. Zehri bala çevirdim' ifadelerini kullandı.

İBDA/C davası hükümlüsü Salih Mirzabeyoğlu, cezaevinden çıktıktan sonra ilk açıklamalarını Yeni Şafak gazetesinden Oktay Mehmet ve Kübra Kara’ya yaptı.

Hapishanedeyken ailesi ve dış dünyadan sağlıklı bilgi alamadığını belirten Mirzabeyoğlu, 'Biraz mübalağa olacak ama aya ayak basar gibi bir durumdayım. Hayatın yokuşu da inişi de var. Bu durumu hayatımda kayıp, ziyan olmuş bin dönem olarak görmüyorum. Bir safha olarak, kazanım olarak görüyorum. Bu benim hayatımın boşa geçmiş bir safhası değil. Ben hayatımı o şartların gerektiği fikri damıtarak geçirdim. Ondan dolayı hayatım ziyan oldu demiyorum ve elbette dışarıda olmayı istiyorum' ifadelerini kullandı.

 

Vakti boşa geçirmedik

 

Hapishanedeki günlerini ve çıktıktan sonra neler hissettiğini anlatan Mirzabeyoğlu, vaktini boşa geçirmediğini söyledi. Yorgun ama mutlu olduğunu ifade eden Mirzabeyoğlu şöyle konuştu: 'Neticede yorgun olup da mutlu olmak var ve daha az yorgun olup da mutsuz olmak var. Biz elhamdülillah bu kadar vakti boşa geçirmiş değiliz. Bundan dolayı o yorgunluğun ardından gayet tabii mutluyum. Ben herkesin emeğini gerekli kılacak bir fikre mensubum. Bugün çeşitli kesimlerden gördüğüm teveccüh de bunu doğruluyor. Bu yorgunluğum arkasında böyle bir mutluluk da var.'

 

Aya ayak basmış gibiyim

 

'Bu zaman içinde böyle dış dünyayla ne fark gördünüz derseniz henüz fark edemedim. Ama bu cihazları kullanıyorlar ben bunların son derece acemisiyim. Televizyondan gördüğüm kadarıyla da çok yoğun görüyorum özellikle İstanbul'u. Çok yoğun bir kalabalık içinde görüyorum. Bana son derece yabancı. Biraz mübalağa olacak ama aya ayak basar gibi bir duruma geleceğim.'

 

10 yıl önce olsa annemi görürdüm

 

Hapishanedeyken anne ve babasını kaybeden Mirzabeyoğlu şunları anlattı: 'Yaşım 63 ise de babama, anneme, aileme düşkün olan bir insanım. Ben hapishanedeyken onlar vefat etti. Bundan 8-10 sene önce çıksaydım çok sevinirdim. Hiç olmazsa onları bir bayramda ziyaret edebilirdim, ömürlerinin son dönemi gibi, görürdüm onları. Şimdi o türlü bir şeyi yapamayacağım. Yapamayacağım gibi o günkü gibi üzüntülü ya da sevinçli de değilim. O zaman onun için özel olarak sevinebilirdim. Çocuklarım okudu büyüdü, ben onların okuduklarını ne sağlıklı olarak bilebildim ne de hayatlarının nasıl geçtiğini öğrenebildim. Ailemden, avukatlarımdan sıhhatli bilgi alamıyordum. Oraya gelip gidenlerden bilgi alamıyordum.'

 

Yaşamayı fikir biliyorum

 

Tahliye edileceği haberini duyduktan sonra taşkın bir sevinç yaşamadığını belirten Mirzabeyoğlu, 'İçeride bir sürü insan var. Onlar da benim durumdalar. O konuda ayrıcalıklı olmak gibi de istemiyorum. Gayet tabii mutluyum ama aynı şeyin onlar için de olmasını istiyorum. Ben doğrudan doğruya yaşamayı fikir bilmek gibi bir yerdeyim. Bundan sonra içeride olmak dışarıda mı olmak diye sorunca elbette gayet tabii dışarıda olmak. Ama ben her zaman şunu söylerim, Allah hakkımızda hayırlısını versin. Ben hep bunu istedim. Böyle bir şey tecelli etti, İnşallah hayırlı bir şeydir' dedi.

 

Zehri bala çevirdim

 

Hapishanedeki günlerini de bir kazanım olarak gören Mirzabeyoğlu, 'Eğer bana deselerdi girdiğim zaman, hastane postane uğraşıp da şu bu şekilde kendinizi kurtarabilirsiniz deselerdi kabul etmezdim. Çünkü ben 16 seneyi o türlü yalancıktan, dolanmalarla değil sahici fikir üretmekle geçirdim. Bundan dolayı bu durumu hayatımda kayıp dönem olarak görmüyorum. Bir safha olarak, kazanım olarak görüyorum. Bana zehir yedirdiniz ben bunu bala çevirdim. Bu Butler'in sözüdür. Sen bana çamur verdin ben ondan altın yaptım der. Benim bu bütün cezaevi maceramın hülasası budur.' diye belirtti.

 

Telegram çok ağırdı

 

Bolu F Tipi Cezaevi'nde geçirdiği ilk iki yılın telegram açısından çok ağır olduğunu belirten Mirzabeyoğlu şunları söyledi: 'Eğer gerekli değilsem, yani cezaevinde ölürsem yine Allah'a hamd ederim. Çünkü beni yanlışa düşmekten korudu diye mütalaa ederim. Telegram'ın öyle bir şeyi var ki elektromanyetik dalgalarla sizi ona hazırlıyor. Mesela size müthiş bir panik verebiliyor, bir soru sorulduğunda.'

 

Hukukun üzerinde duracağım

 

Mirzabeyoğlu, 'Son ana kadar yazarak çizerek günlük hayatımda yaptıklarımı yaparak geçirdim. Hukuk sadece benim problemim değil Türkiye'de. Bunlar savcıların, hakimlerin de problemi. Arkadaşlarıma bu mahkeme safhasının dışında geniş anlamda hukuk bahsinin de üzerinde duracağım. Cezaevi problemleri sadece cezaevinde değil. Türkiye'deki genel hukuk mevzuları içinde bir yerdedir. Hukuk neyin içindedir o çok önemli' dedi.

 

Sevenleriyle hasret giderdi

 

Salih Mirzabeyoğlu ömrünün 16 yılını geçirdiği Bolu F Tipi Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra akşam Darıca'da bulunan Aşina Restoran'da sevenleri ile bir araya geldi. Yüzlerce kişi gecenin ilerleyen saatine rağmen Mirzabeyoğlu'nu görebilmek için Aşina Restoran'ın yolunu tuttu. Burada yakın dostları ile sohbet eden Mirzabeyoğlu'nun avukatının telefonu hiç susmadı. Dünyanın dört bir tarafından arayan onlarca kişi Mirzabeyoğlu'na geçmiş olsun mesajlarını ilettiler. Mirzabeyoğlu sahuru da Sabanca'da yaptıktan sonra İstanbul'a hareket etti. Tahliyesinin ardından 100'den fazla otomobilin bulunduğu konvoy eşliğinde Üsküdar'daki konutuna gelen Erdiş, yakınlarıyla özlem giderdi.

 

Yeni yargılamada beraat edecektir

 

Mirzabeyoğlu'nun avukatı Hasan Ölçer de, yeniden yargılama kararını şöyle değerlendirdi; Yeniden yargılama kararı, bizim talebimizin kabule değer olduğuna mahkeme karar verdi. Aynı zamanda önceki mahkeme kararırının hukuka ve hakikate, hakkaniyete aykırı olduğunun bir nevi teşhisiydi. Mahkeme yeniden yargılama yapacak. Bu yargılamada müvekkilimizin beraat edeceğine inanıyoruz' Bugün itibarıyla Türk yargısının normalleşme yolunda çok önemli bir adım attığını belirten Ölçer, 'Bizim davamıza da yakın alaka gösteren Cumhurbaşkanımız, Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Bozdağ fevkalade önemli destek sağladılar. Bugün bir anlamda 28 Şubat'la artık daha ciddi hesaplaşılıyor diyebileceğimiz bir noktaya geldik' ifadelerini kullandı.