Gündem

Prof. Dr. Semavi Eyice hayatını kaybetti

Eyice'nin organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiği bildirildi

29 Mayıs 2018 12:54

Prof. Dr. Semavi Eyice, tedavi gördüğü Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde organ yetmezliği dolayısıyla yaşamını yitirdi.

2011 yılında sanat tarihi dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülen Eyice, ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi Bilim Ödülü'nün sahibi olmuştu.

İstanbul, Osmanlı ve Bizans tarihi uzmanı olan Eyice'nin 400'ü aşkın bilimsel makalesi ve çok sayıda kitabı bulunuyor.

Erdoğan'dan mesaj

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Prof. Dr. Semavi Eyice’nin birbirinden kıymetli eserlerinin, Türk kültür ve bilim hayatında ufuklarını açmaya ve yeni kuşaklara yol göstermeye devam edeceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Prof. Dr. Eyice’nin vefatı dolayısıyla yayımladığı mesajında, sanat tarihi alanında Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli isimlerden olan Prof. Dr. Eyice’nin vefatını büyük bir teessürle öğrendiğini belirtti.

Eyice’nin 96 yıllık ömründe, Bizans ve Osmanlı sanat tarihi başta olmak üzere, Türkiye’nin kadim mirasının anlaşılmasına ışık tutacak pek çok araştırmaya, çeviriye, makaleye ve kitaba imza attığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şüphesiz hocalar, vefat etseler dahi yazdıkları eserleriyle ve yetiştirdikleri öğrencileriyle gönüllerde daima yaşarlar. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi de olan Prof. Dr. Semavi Eyice Hocamız da birbirinden kıymetli eserleri, Türk kültür ve bilim hayatında ufkumuzu açmaya ve yeni kuşaklara yol göstermeye devam edecektir. Kıymetli Hocamıza Allah'tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve akademi dünyasına başsağlığı diliyorum.”

Semavi Eyice kimdir? 

Semavi Eyice (d. 9 Aralık 1922, Kadıköy - 28 Mayıs 2018, İstanbul), Türk Bizantolog ve sanat tarihçisi. Bizans ve Osmanlı sanatına ilişkin çalışmaları ile tanınmış bilim insanıdır. Bini aşkın kitapta makale, ansiklopedi maddesi ve araştırması yayımlanan Eyice, Türkiye’de Bizans sanatının tanınmasında ve Osmanlı sanatı ile karşılaştırılmasında önemli rol oynamıştır.

Bir “İstanbul aşığı” olarak tanınır. İstanbul’un kaybolan tarihî eserleri ile ilgili makaleleri bu konudaki çalışmaların en önemli kaynağıdır.[2] Anıtlar Kurulu’nda görev yapması dolayısıyla birçok tarihî yapının yok olmaktan kurtarılmasını; kurtaramadıklarının kayıt altına alınmasını sağlamıştır.

İstanbul'un tarihi eserleri konusundaki çalışmaları dışında Toroslar’daki arkeolojik alanlar, Balkan ülkelerindeki Osmanlı eserleri hakkında araştırmaları vardır.

1922’de İstanbul’da dünyaya geldi. Amasra’nın köklü denizci ailelerinden Eyiceoğulları’na mensuptur. Babası deniz subayı Mehmet Kamil Bey, annesi Amasra eşrafından Hacı İbrahim Bey’in kızı Hatice Hanım’dır.

İstanbul’da Saint Louis İlkokulu’nda başlayan ilköğrenimini bir başka Fransız okulu olan Saint Joseph’te sürdürdü; ardından Galatasaray Lisesi’ne geçti; 1943'te mezun oldu. Eski eserlere ilgisi ilkokul yıllarında başladı Boş vakitlerini ve tatillerini İstanbul’u gezmeye ayırdı.

İlk yazısı Reşat Ekrem Koçu’nun çıkardığı İstanbul Ansiklopedisi’nde 1949’da yayımlandı. Fatih’in Çarşamba semtindeki Hırami Ahmet Paşa Mescidihakkındaki bu ilk makaleden sonra pek çok madde yazarak ansiklopediye katkıda bulundu.

Alfons Maria Schneider ile tanıştıktan sonra onun daveti üzerine Bizans Sanatı ve arkeolojisi çalışmak niyetiyle Göttingen'e gitti. II. Dünya Savaşı sürerken Viyana ve Berlin Üniversitelerinde Bizans tarihi okudu. Berlin’in işgali gündeme gelince Türkiye’ye döndü. Prof. Ernst Diez ile İstanbul Minareleri konulu tez hazırlayarak 1948'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünü bitirdi. Bu tez ile, “etraflı tetkiklere mazhar olan Mısır, Mağrip ve İran minarelerinin yanı sıra Türk-Osmanlı minarelerinin de ehemmiyetli bir mevkie sahip olduklarını belirtmeyi" amaçladı. Özellikle camileri yıkılmış olmasına rağmen o dönemlerde ayakta duran birçok minareyi bu çalışma ile tespit etmiş ve bugün kendilerinden herhangi bir iz bulunmayan birçok yapı kayıt altına almıştır.

1950-1953 arasında Arif Müfid Mansel tarafından yürütülen Side kazılarına katılan Eyice, 1952'de Side’nin Bizans Döneminde ait Yapıları tezi ile doktorasını tamamladı. 1954 yılında Kamran Yalgın ile evlenen Eyice, bu evliliğinden iki kız çocuğu sahibidir. 1955'te İstanbul’da Son Devir Bizans Mimarisi kitabı ile doçentliğini aldı. Aynı yıl Fransız hükümeti tarafından Legion d’Honneur Nişanı ile ödüllendirildi.

1958 yılında eşi ile birlikte Münih Üniversitesi’ne gitti. Humboldt bursunu kazanarak 13 ay boyunca derslere devam etti; boş vakitlerini kitap toplamaya ayırdı.

1959 yılında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki görevine döndü ve Bizans tarihi üstüne dersler vermeye başladı. 1963 yılında Edebiyat Fakültesi’nde Bizans kürsüsü adıyla yeni bir kürsü kuruldu. 1964 yılında İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi: Zaviyeler tezi ile profesör olan Eyice, Bizans kürsüsünde görev yaptı. 1982'de Bizans kürsüsünün başkalarıyla birleştirilip Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’ne çevrilmesinden sonra bölümün başkanlığını üstlendi. İstanbul’daki tarihi eserler ile ilgili çalışmalarının yanı sıra Toroslar’daki ören yerlerinde arkeolojik araştırmalar yaptı; Balkan ülkelerindeki Türk eserlerini araştırıp derledi. Almanya’da, Fransa’da ve İsviçre’de çeşitli üniversitelerde dersler ; dünyanın birçok yerinde konferanslar veren Eyice, 1991 yılında emekliye ayrıldı.

Akademik çalışmalarının yanı sıra, Anıtlar Kurulu’nda 1958-1997 arasında 38 yıl süreyle görev yapmış; 1997’de “Taksim’de camiye onay vermediği için” Anıtlar Kurulu’ndan alınmıştır.[6]

30.000 adet kitaptan oluşan kütüphanesinde İstanbul ve Bizans üzerine değerli kitapları vardır. Kitaplığı, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nün Bizans Araştırmaları Bölümü ve Semavi Eyice Kitaplığı bölümünde görülebilir (Tepebaşı'ndaki Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü).

Alman Arkeoloji Enstitüleri asli üyesi ve Belçika Krallık Akademisi üyesidir. Tarihçiye 2011 yılında sanat tarihi dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmiştir[8], ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi Bilim ödülü sahibidir.[9]