Sağlık

Prof. Bingür Sönmez: Ülkemiz tıbbından endişe duyuyorum

"Orta Çağ'dan kalma yöntemlerin güncellenme çabalarından utanç duyuyorum"

19 Nisan 2018 16:48

Yarın İstanbul’da başlayacak 1. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi öncesi Prof. Dr. Bingür Sönmez, alternatif tıp yöntemlerinin kamu hastanelerinde uygulanmasına karşı çıktığını belirtti.Sönmez, "Ülkemiz tıbbından endişe duyuyorum. Dünyanın nanoteknolojiyle ilaç ürettiği bir dönemde kupa ve sülük tedavileri gibi Orta Çağ’dan kalma yöntemlerin güncellenme çabalarından utanç duyuyorum" dedi. 

Yüksel Şengül'ün haberine göre, Sağlık Bakanlığı yönetmelik yayınladı. Bu yönetmelikle sülük, hacamat, bardak çekme gibi yöntemler kamu hastanelerinde alternatif tıp olarak uygulanmaya başlandı… Karar tıp dünyasını ise ikiye böldü… Doktorların bir bölümü bu yöntemleri desteklerken diğer bölümü şiddetle karşı çıkıyor. Bu tarz tedavi yöntemlerinin bir devlet politikası olup olamayacağı tartışmaları da sürüp gidiyor. Konu yarın başlayacak İstanbul Kongre Merkezi'ndeki 1. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi ve Fuarı'nda tartışılacak. Biz de konuyu uzmanlara sorduk. İşte yanıtları:

Çağdaş tıp adına vahim

Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez: 41 yıllık bir hekim olarak ülkemiz tıbbından endişe duyuyorum. Dünyanın nanoteknolojiyle ilaç ürettiği bir dönemde kupa ve sülük tedavileri gibi Orta Çağ'dan kalma yöntemlerin güncellenme çabalarından utanç duyuyorum. Bacak damarlarında tıkanıklık olan bir hastam, hacamat yöntemiyle kanı akıtılarak tedavisinin yapıldığı yerler enfekte olduğu için bacağını kaybetti. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp adı altında uygulanan bu tür tedaviler devlet hastanelerinde açılan poliklinikler gibi pek çok özel hastanede de SGK tarafından ödemeli (seansı 45 ve 75 lira) olarak hizmete başlamış durumda. Bu yaşananları çağdaş tıp adına çok vahim buluyorum. Atatürk'ün kendini emanet ettiği Türk doktorlarının bu tür çağ dışı yollara asla sapmayacağı inancındayım.

Tıbbi olmayanı uygulamak hatadır

İstanbul Tabip Odası eski Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez: Bu tamamen çağdaş tıpla bağdaşmayan, hekimlerin olmadığı çağlarda başvurulan yanlış yöntemlerdir. Tıbbi olmayanı uygulamak hatadır, vatandaşı yanıltmaktır. Hiç olmazsa bu yöntemleri uygulamaya çalışan kişi ve kurumların, vicdani sorumlulukları gereği bulundukları yere büyük harflerle şu levhayı asmaları gerekiyor:

‘Burada uygulanan tedavi usulleri çağdaş tıbba uymamaktadır. Ortaya çıkabilecek kötü sonuçlardan sorumlu değiliz…' Atatürk'ün çizdiği çağdaş ve aydınlık yoldan asla sapmamalıyız.

Onkoloji uzmanı Dr. Yavuz Dizdar: Bu tür tedavileri yüzlerce yıldır doktor olmayanlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bana göre bir alan paylaşımı söz konusu. Bu konu bakanlığın isteğiyle gündeme getiriliyor. ‘Bu işi doktorlar yapsın' diyorlar. İki bin kişiye sertifika verdiklerini söylüyorlar. Bana göre bu konuda suyun başında olmak istiyorlar. Ayrıca şu da bilinsin ki, geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri resmileşse bile bilim dalı olması mümkün değildir. Benim uzmanlık alanım olduğu için söyleyebilirim, hacamat, bardak ve sülükle kanser asla tedavi edilemez. Bunu iddia eden varsa yalan söylüyordur.

Hipokrat'tan beri doktorlar kullanıyor

Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu: Geleneksel tıp, Hipokrat'tan beri doktorların kullandığı ve günümüzde de özellikle Çin'de Japonya'da Hindistan'da nüfusun yarısından çoğu tarafından ilgi gören bir konudur. Ayrıca Almanya, İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde geri ödeme kapsamında olan ve ABD'de özellikle integratif onkoloji olarak gündemde olan bir terapi ve tedavi yöntemidir. 2014'te bununla ilgili Sağlık Bakanlığımız tarafından bir genelge yayınlandı. Bu konuda hem poliklinik hizmeti hem de sertifikasyon programlarıyla eğiticiler yetiştirilmeye başlandı. Türkiye'de bu konuda çalışmaya tek yetkili olan tıp doktorlarıdır. Bu genelge ile hastalarımızın mağduriyeti engellenmiştir. Sonuç olarak tıp tektir ve günümüzde geleneksel, tamamlayıcı ve modern yaklaşımlar birbirini reddetmeden birlikte çalışarak şifa arayan hastalara yardımcı olmalıdır.