Gündem

Prof. Baskın Oran'dan Erdoğan'a 1 liralık hakaret davası ve suç duyurusu

"Bu sözler Cumhurbaşkanı'na söylense suç sayılır"

14 Şubat 2018 19:38

Prof. Dr. Baskın Oran, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Afrin'e yönelik düzenlediği "Zeytin Dalı" harekâtına son verilmesi çağrısında bulunan 170 aydın hakkındaki sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a 1 liralık hakaret davası açtı. Oran, Erdoğan hakkında suç duyurusunda da bulundu. 

TIKLAYIN - Erdoğan'dan "Savaşı durdurun" diyen aydınlara: Barış istiyorlarmış, hainler; teröristlere canlı kalkan oluyorlar!

Erdoğan’ın Afrin’e yönelik askeri harekata son verilmesi ve sorunların diyalogla çözülmesi talebini dile getiren 170 imzalı "Yurttaş Girişimi" bildirisiyle ilgili olarak sarf ettiği sözlerinin nefret söylemi içerdiğini ve hakaret suçu barındırdığını belirten Prof. Dr. Oran, Erdoğan’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. ve 216. maddelerine göre suç işlediğini savundu.

TIKLAYIN - 170'i aşkın isim, milletvekillerine mektup gönderdi: Savaşı durdurun, harekât daha büyük sorunlar getirecek!

Baskın Oran’ın avukatı Oya Aydın, Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 170 aydın için kullandığı “hain”, “ahlaksız”, “adi”, “sözde sanatçı”, “riyakarlık”, “sahtekarlık”, “fikir soytarılığı”, “teröristlere canlı kalkan”, “bölücü terör örgütüne yardakçılık”, “teröristlere ülkemiz içinden kol-kanat germek, destek vermek”, “İsminin önünde profesör yazan, doçent yazan; kendini gazeteci, yazar, sanatçı, siyasetçi diye adlandıran”, “Profesör olsan ne yazar, doçent olsan ne yazar, sanatçı olsan ne yazar?” gibi ifadeleri hatırlattı.

Erdoğan’ın bu sözlerinin Baskın Oran’ın kişilik haklarını ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirten Avukat Aydın, dilekçede özetle şunlara yer verdi:

“İfade ve bilim özgürlüğü ihlali”

“Devletin en üst düzey görevinde bulunan Cumhurbaşkanı'nın düşüncelerini açıklayan sanatçı ve aydınları ağır hakaretlerle aşağılaması Anayasada korunan ifade ve bilim özgürlüğünü alenen ihlal etmektedir.

“(…) Devletin en üst kademesinde bulunan bir kişi olarak davalının kullandığı sözlere bakıldığında, hukuka uygunluk açısından zorunlu kriterlerden biri olan öz ile biçim arasındaki dengenin korunmadığı görülür.

“Cumhurbaşkanı'ndan beklenmeyecek dil”

“Davalı, davacı akademisyenin görüşlerinin yanlış olduğunu düşünüyorsa, bu konudaki görüşlerini, öz ile biçim arasındaki dengeyi bozmadan, hakaret ve aşağılama kelimelerine başvurmadan dile getirebilirdi.

“Ancak davalı böyle yapmamış, her seferinde, bir cumhurbaşkanından beklenmeyecek biçimde aynı rahatsız edici dili kullanmayı sürdürmüştür. 

“Anayasa’nın 17, AİHS’in 8. maddesini ihlal”

“Kişinin onuru, kanaatlerini serbestçe oluşturması ve bunları çekinmeden, herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan özgürce açıklayabilmesi ile korunur.

“Kendisi gibi düşünmeyen herkesi, terörizmin destekçisi gibi gösteren bu yaklaşım, davacı da dahil bireylerin kendi kişisel özerkliğine aykırı bir tutum takınmasını talep ederek insan onurunu zedeler.

“Bu nedenle davalının söz ve eylemlerinin davacının Anayasa 17 ve AİHS 8. Madde çerçevesinde kişilik haklarını ihlal ettiği tespit edilmelidir. 

“Kişinin devlet yetkilisi karşısında korunması…”

“Davalının Cumhurbaşkanı olması, kişilere hakaret yetkisi vermediği gibi, bu eylemelerinden sorumlu tutulmayacağı gibi bir anlayışın hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılması da düşünülemez.

“Yönetilenlerin de hukuka tabi olması ilkesi, hukuk devletinin asgari içeriğini oluşturur. Bu ilkeye göre devlet, devlet görevlisine diğer kişilere oranla imtiyaz sağlamak bir yana, aksine, kişinin devlet yetkilisi karşısında korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.

“Kişinin  en önemli korunma araçlarından birisi de  hangi düzey ve rütbede olursa olsun tüm devlet yetkililerinin yönetilenler gibi yargı organları önünde hesap verebilmesidir.  

“Cumhurbaşkanına bu sözler söylense…”

“(…) Davacı müvekkilin ‘Hain, Alçak, Ahlaksız’ gibi sıfatların, herhangi biri tarafından Cumhurbaşkanı'na karşı kullanılmış olması halinde  Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri ağır hakaret addederek haksız eylem ve suç sayacağına kuşkusu bulunmamaktadır. 

Talep

“Açıklanan nedenlerle, davalı Erdoğan’ın, hukuka aykırı olarak kullandığı sözleri neticesinde; davacının  ifade özgürlüğü ve bununla bağlantılı olarak  kişisel özerklik hakkının ihlal edildiğinin tespitini, söz konusu söz ve eylemlerin kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde olduğunun tespitini, toplam 1TL manevi tazminatın eylem tarihinden itibaren yasal faizi ödenmesini, kararın ulusal düzeyde yayın yapan yayın organlarında yayınlanmasını, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ederim.”

Suç duyurusu

Prof. Dr. Baskın Oran, ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulundu.

Baskın Oran, suç duyurusu dilekçesinde özetle şunları dile getirdi:

“Hükümeti eleştirmemiz kamu yararı gereği”

“170 kişi, Afrin’e düzenlenen operasyonlarla ilgili olarak görüş ve taleplerimizi TBMM’nin bazı üyelerine ilettiğimiz ve kamuoyuyla da paylaştığımız çağrı mektubu nedeniyle şüphelinin gerek şahsımı gerekse diğer imzacıları hedef alan ağır hakaretlerine ve nefret söylemi oluşturan suçlamalarına maruz kaldık.

“Sanatçı ve insan hakları savunucusu olarak ülkemiz siyasetini ilgilendiren önemli konularda gerekirse hükümet politikalarını sertçe eleştirerek kamuoyuna görüş açıklamamız, kamusal tartışmalara müdahil olmamız aynı zamanda kamu yararı gereğidir.

“TCK 125 ve 216’ya göre suç”

“İmzalanan metinde herhangi bir suç unsuru bulunmaması bir yana, olsa dahi bu görüşler karşısında kamuoyunda şahsımızı hedef gösterici, küçültücü, onur ve itibarımızı zedeleyici bir tavrı haklı göstermeyecektir.

“Ancak Cumhurbaşkanı bizi ve mesleki kimliklerimizi doğrudan doğruya hedef alarak, bütün televizyonlarda, basında ve sosyal medyada yayınlanan konuşmasında ağır hakaretler etmiştir.

“Şüphelinin ‘hain’, ‘ahlaksız’, ‘adi’, ‘sözde sanatçı’, ‘riyakarlık, sahtekarlık’, ‘fikir soytarılığı’,   ‘teröristlere canlı kalkan’, ‘bölücü terör örgütüne yardakçılık’, ‘teröristlere ülkemiz içinden kol-kanat germek, destek vermek’şeklindeonur kırıcı, aşağılayıcı ve hedef gösterici sözler sarf etmesi TCK 125. ve 216. maddelerine göre suç teşkil etmektedir.

“Eleştiri sınırlarının ötesinde”

“Hakaret suçu bakımından incelediğimizde, şüphelinin sarf ettiği sözlerin eleştiri sınırlarının çok ötesinde olduğu ve onur kırıcı mahiyette olduğu su götürmez bir gerçektir.

“Ayrıca objektif cezalandırılabilme şartı olan ‘gıyapta işlenen hakaret’ suçu bakımından değerlendirme yapacaksak, şüphelinin konuşmasının bir salon dolusu insana karşı yapılması ile ihtilat şartının gerçekleştiği görülecektir.

“Nitelikli suç”

“Yine hakaret suçu bakımından, TCK 125/3-b gereği, hakaret içeren sözlerin, siyasi görüş açıklamamızdan dolayı işlenmiş olması suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Görüş açıklamak, dilekçe sunmak Anayasal haklardır ve şüphelinin tecavüzü, kişilik haklarımıza olduğu kadar, aynı zamanda bu haklara karşıdır.

“Suçun alenen işlenmesi”

“Yine başka bir nitelikli hal olarak TCK 125/4’te yer alan ‘alenen işlenme’ hali de söz konusu olayda gerçekleşmiştir. Hemen hemen bütün ulusal kanallarda gerek canlı gerekse de bant kaydı olarak konuşma yayınlanmıştır.

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu (TCK 216/1) bakımından değerlendirme yaptığımızda Şüphelinin sözleriyle ismi cismi belli hedef alınan 170 insan bulunduğunu görmekteyiz. Şüphelinin sözlerinin açık ve yakın bir tehlike oluşturduğunun kanıtları ortada duruyor. Bu yayınlardan kendine vazife çıkarabilecek yeni Ogün Samastların işleyecekleri nefret suçlarının sorumlusu sadece o tetikçiler olmayacaktır.

“Şüphelinin bu sözlerinin hemen ardından, AKP yanlısı medya ve sosyal medya hemen harekete geçti ve özellikle trol denilen organize gruplar, duyuruya imza atan kişileri vatan hainliğiyle, terör yandaşlığıyla suçlamaya başladılar.  

Talep

“Şüphelinin şahsımız dahil 170 kişiye yönelttiği sözlerden dolayı TCK’nin 125. maddesi gereği, hakaret suçunun nitelikli hali de göz önüne alınarak cezalandırılmasını, bu sözlerin kamu barışını bozmaya elverişli oluşu göz önüne alındığında TCK’nin 216. Maddesi bakımından halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan dolayı cezalandırılmasını talep ederim.”