15 Temmuz Darbe Girişimi

Prof. Adem Sözüer: Her bir darbeci 246 kez müebbetle yargılanacak; idam geri gelirse ABD, Gülen'i iade etmez

"İdam cezası geri getirilse bile geçmişe dönük uygulanamaz"

26 Temmuz 2016 09:02

İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Adem Sözüer, 15 Temmuz'da gerçekleşen ve 246 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan darbe girişiminde bulunan askerlerin yargılanma süreçleriyle ilgili olarak, "Hem darbe hem terör suçundan yargılanacaklar. Bu darbe girişimini organize eden örgüt silahlı bir örgüttür. Her bir öldürme için ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet cezası verilecek. Yani darbe teşebbüsünde bulunanların her biri 246 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak" diye konuştu. Prof. Sözüer, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Meclis'ten idam çıkarsa onaylarım" şeklindeki sözlerine ilişkin olarak da "İdam cezası geri gelirse, ABD Fethullah Gülen’i iade etmeyecektir örne­ğin. Etse bile, Gülen dahi idamla yargılanamaz çünkü suçu işlediği tarihten geçmişe dönük uygulanamaz" dedi.

Prof. Adem Sözüer'in Habertürk'ün bugünkü (26 Temmuz 2016) nüshasında yayımlanan Kübra Par'a verdiği yazılı söyleşi şöyle:

Darbeye teşebbüs edenler hangi suçlardan yargılanacak?

Hem darbe hem terör suçundan yargılanacaklar. Bu darbe girişimini organize eden örgüt silahlı bir örgüttür. Anayasal düzeni zorla değiştirmek, parlamentoyu ortadan kaldırmak istediler. Bu işin siyasi yönüdür. Gölbaşı’ndaki polis merkezini bombardımana tuttular. 47 polis öldü. Ellerinde sadece bayrak olan insanların üzerine tank sürdüler, ateş ettiler. Bunlar da işin terör yönüdür. Bu suçlardan en önemlisi de öldürme suçudur. Her bir öldürme için ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet cezası verilecek..

246 kişi hayatını kaybetti. Her biri için ayrı ayrı ceza alacaklar mı?

Evet. Terör ve darbe suçunun dışında her bir ölüm için ayrı ayrı ceza verilecek. Yani darbe teşebbüsünde bulunanların her biri 246 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak.

 

"Özel mahkeme kurulmayacaktır; anayasamıza aykırı olur"

 

Hangi mahkemelerde yargılanacaklar?

Terör suçları için hangi mahkemeler öngörülmüşse bunlara da o bakacak. Özel mahkeme kurulmayacaktır. Aksi, anayasamıza aykırı olur.

Sadece emirlere uyan, darbe girişiminden haberi olmayan erlere ne olacak?

“Emir, demiri keser” diye bir kural vardır. Askerlik kuralları bakımından emirler sorgulanamaz. Bu darbe girişiminde de aldatıldıkları açık ve net olanlar hakkında dava açılmaz. Kuşkulu olanlar varsa dava açılır. Kanıtlanamazsa da beraat ederler.

Ya “Vur” emrine uyup ateş eden erler?

Asıl mesele de bu... Ceza kanunu “Bir emrin konusu suçsa yerine getirilemez” der. Emir verildi diye kadınlara tecavüz edilir mi? Yapmışsa suçtur. Aldatılıp sahaya çıktıklarını düşünelim. Karşılarında sivil halk var ve darbe yapmamalarını söylüyorlar. Komutan buna rağmen “Vur” emri verirse vuran kişinin sorumluluğu başlar. Burada katliam yapıldığı açıkça bellidir ama tetiği çekenlerin sayısı fazla değildir diye tahmin ediyorum.

 

"İdamla yargılanmaları mümkün değil"

 

"İdam geri getirilsin" tartışmasına ne diyorsunuz?

Çocuğu ölmüş bir baba, içinin soğuması için idam cezasının getirilmesini isteyebilir. Bu işin psikolojik tarafıdır. Hukuki tarafta bugün ölüm cezasını getirirsek bile geçmişe yönelik uygulamamız mümkün değildir.

Yani idam cezası gelse bile darbecilerin idam cezasıyla yargılanması mümkün değil mi?

Mümkün değil. İdam cezası geri getirilse bile geçmişe dönük uygulanamaz. Herkes suçun işlediği tarihte hangi kanun varsa oradaki cezayı alır. Öte yandan suçluların iadesine dair Avrupa Sözleşmesi’ne göre ölüm cezası olan ülkelere suçlular iade edilmez. İdam cezası geri gelirse, ABD Fethullah Gülen’i iade etmeyecektir örneğin. Etse bile, Gülen dahi idamla yargılanamaz çünkü suçu işlediği tarihten geçmişe dönük uygulanamaz. 

Olağandışı yapacağımız her şey bizi dünyada haksız duruma düşürür. Batı basını bu demokratik halk devrimini görmeyip Türkiye’deki olumsuzluklara yönelmiş durumda. Demokratik halk devrimini lekeleyecek bir şey yapmamalıyız. Kanıtlarımızı ortaya koyup talep edelim ki onlara gerekçe bırakmayalım. İnsanların canı çok yandığı için de şu anki tartışmayı anlayabiliyorum. Soğukkanlı olmalıyız. Ölüm cezası ne darbeleri ne de suçları engelleyebilir.

 

"Kolluk anide arama yapabilir"

 

Olağanüstü hal kararı (OHAL) alınmasını bir hukukçu olarak nasıl karşılıyorsunuz?

OHAL’de alınacak birçok tedbiri Türkiye daha önceden zaten alıyordu. Örneğin sadece kamu binalarına değil alışveriş merkezlerine ve özel binalara girerken de aramalar vardı. Fransa’da bu tür aramalar OHAL ilan edildikten sonra geldi. Türkiye’de büyük bir demokrasi şöleni yaşıyoruz. Belki de tarihimizde ilk defa halk, demokrasiye sahip çıkmak için sokağa indi. Demokratik halk devrimi oldu. OHAL, bu halk devrimini korumak için, darbeci teröre karşı ilan edildi. Bu OHAL eskilerden çok farklı. Eskiden çeşitli gruplar birbirleriyle çatışıyordu. Oysa bugün devletin bütün kurumlarında örgütlü bir grup var ve devleti ele geçirmeye çalışıyor. Eskiden OHAL olunca kimse bir yerde toplanamıyordu. Şimdi OHAL ilan edildi ve önceden gösteri yapmak yasak olan Taksim bile dopdolu.

Ya günlük hayatımızı etkileyecek uygulamalar?

Ufak tefek olabilir. Örneğin artık bir yerde otururken kolluk gelip, aniden hâkim kararı olmadan arama yapabilir. Ama bu yetkilerin keyfi kullanılacağı anlamına gelmiyor. Gösteri yürüyüşü hakkı sınırlanamaz. Ancak “Taksim’de değil de Yenikapı’da yap” denilebilir. Tümüyle yasaklanması için ciddi bir gerekçe olması lazım. Bildiri dağıtmak için izin almak gerekebilir. Sosyal medyaya sınırlamalar gelebilir. Yurtdışına çıkış yasakları genişleyebilir. Sokağa çıkma yasakları gelebilir. Mezuniyet törenleri ya da düğünler gibi çok kalabalık toplantıların önceden haber verilmesi gerekebilir. Tüm bunlar birer ihtimal ama ben günlük hayatımızda çok olumsuz etkilerinin olacağını düşünmüyorum çünkü demokrasi şöleniyle övünen bir hükümet demokrasiyi gölgeleyecek uygulamalara girmez. Ayrıca uluslararası sözleşmelerimizin getirdiği yükümlülükler var.

 

"Gözaltında kötü muamele demokrasi zaferimizi lekeler"

 

Çıkarılan ilk kanun hükmünde kararnamenin (KHK) getirdiği düzenlemeler hukuka uygun mu?

Anayasa’nın ve insan haklarının 15. maddesinde olağanüstü hallerde dokunulmaması gereken çekirdek haklar vardır. Yaşama hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, din özgürlüğü, kişilik hakkı, suç ve cezaların geçmişe yürümeyeceği ve kişinin masumiyet karinesi hakların dışındaki tüm haklar durdurulabilir. Anayasamız OHAL’de uygulanacak tedbirin OHAL’in sebepleriyle orantılı olması gerektiğini söylüyor. Yüzlerce, binlerce şüpheli var. Bu kişilerin ifadelerinin 4 gün içinde alınması çok zor görünüyor. Bu anlamda gözaltı süresinin belli bir müddet uzatılması makul sayılabilir. Avukat bulundurma hakkı bütünüyle kaldırılmıyor. Sadece soruşturma sırasında sınırlandırılıyor. Zaten tutuklamanın koşulları değişmedi. Aynı kanunlar geçerli olacak. Kolluğun yetkisinin artırılması da sadece yakalama, arama, el koyma gibi durumlarda hâkim kararı olmamasından ibaret...

Soruşturmalarda avukat olmaması adil yargılama hakkını ihlal etmez mi?

KHK’da sadece soruşturma aşamasında bazı sınırlamalar var. Türkiye’de DGM’ler varken avukat bulundurma hakkı yoktu. Yaptığımız reformlardan sonra avukatsızlık söz konusu olmaktan çıktı. Şimdi de kişinin savunma hakkı tümüyle ortadan kaldırılmaz. Dava söz konusu olduğunda kişiye mutlaka avukat tutturulur ama bu süreçte belli avukatlar yasaklanabilir. Ya da belli bir süre avukatıyla görüşmesi sınırlanabilir. Avukatın davadan yasaklanması Alman kanunlarında da vardır. Avukatın kendisi de örgütsel faaliyetin içindeyse yasaklanır. Ancak sebeplerinin ortaya konulması gerekiyor. Bu kurallar sadece OHAL rejiminde uygulanır. Olağan durumda bu kurallar elbette ki savunulamaz.

Avukatlarla görüşmelerin sesli ve görüntülü olarak kaydedilmesine de imkân tanınıyor. Bu normal mi?

Fransa’da OHAL ilan edildiğinde binlerce eve hâkim kararı olmadan girildi. Avrupa ülkelerinde OHAL’de ne uygulanıyorsa burada da o kurallar geçerli. Hem Anayasa hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birtakım çekirdek haklar dışındaki bütün hakların durdurulabileceğini söylüyor. Hukuken bir problem yok ama nasıl uygulanacağına dikkat etmeliyiz.

“Şüpheli mağdur ve tanık ifadeleri adli kolluk görevlileri tarafından da alınabilir” maddesine ne diyorsunuz?

OHAL’de bunu doğal karşılıyorum. Eskiden Türkiye’de ifadeleri kolluk alırdı. Yapılan reformlarla savcılığa verilmişti. Ancak şu unutulmamalı, ifade ve sorguda yasak sorgu yöntemleri halen geçerlidir. İşkence, yorma, özel aletler kullanma, ilaç verme gibi yasak olan sorgu yöntemleri kesinlikle uygulanamaz.

Gözaltındaki kimi subaylarla ilgili basına verilen fotoğraflar darp tartışması başlattı...

Gözaltına alındıktan sonra kötü muamele yapıldıysa bu bir suçtur, kabul edilemez. Gözaltına alınan kişi ilk gün hekim raporu alır. Gözaltından çıktıktan sonra da rapor alır. Gözaltında olduğu sürece işkence gördüğü ortaya çıkarsa bu Türkiye’yi ciddi anlamda sıkıntıya sokar. Yurtdışındaki birçok insanın iadesini istiyoruz. Eğer soruşturmalarda işkence yapıldığı ortaya konulursa hiçbir ülke bize kimseyi iade etmez. İşkence ve gözaltında kayıplar olması bu halk zaferini lekeler. Zaten yurtdışındaki basın bu demokratik halk devrimimizden ziyade OHAL’i tartışıyor. Öfkemize yenilmeden, temel kurallara uymamız gerekir.

  

"Kamuda açığa almalarda yargısal denetim sınırlandı"

 

Açığa alınan kamu görevlileri ile ilgili hukuki süreç nasıl işleyecek?

Almanya’da NPD diye Nazi sempatizanı bir parti var. Bu partinin sadece etkinliklerine katılsanız bile Almanya’da devlet memuru olamazsınız. Bir kamu görevlisi devletin kurallarına değil de onun dışındaki başka sisteme tabi olarak hareket edemez. Türkiye’de devletin içindeki bir yapılanma devlete saldırdı, sivilleri öldürdü, devlet kurumlarını bombaladı, Cumhurbaşkanı’na suikasta yöneldi. Böyle bir örgütlenmenin temizlenmesi doğrudur. Kimse bu örgütün kamuda faaliyet göstermesine izin veremez.

Peki, açığa alınanlara ne olacak? Ya aralarında masumlar varsa?

Devlet memurları kanununa göre açığa alınanlar geçici olarak alınmıştır. Haklarında disiplin soruşturması yapılacak. Bunun sonucunda ceza alıp almayacakları ortaya çıkacak.

O ceza ne olabilir?

Kamu görevinden çıkarma olabilir. Eyleminin ağırlığına göre değerlendirilecek. Şu anda açığa alınanların maaşlarının üçte ikisi ödeniyor.

Sonra emekli mi edilecekler yoksa görevden mi alınacaklar?

Görevden alma gerekçesi, delili olmadan yapılamaz. Sadece kuşku varsa kişiler emekli edilebilir. Henüz resen emeklilik yoluna başvurulmadı. Suçu sabit olanlar görevden alınabilir ama bu da emeklilik haklarını kaybedecekleri anlamına gelmiyor. Bir kişi emeklilik hakkını kazanmışsa bu geçmişe yönelik olarak ortadan kaldırılamaz. Süresi dolmuş ama emekliliğe ayrılmamışsa da hakları saklı olur. Prim ödemiş ama emekli olmamışsa sonra çalıştığında primleri oraya saydırabilecektir. Özel sektörde çalışır veya kendi işini kurabilir... Hatta görevden alınanların bir kısmı gelecekte geri alınabilir. Geçmişte de sıkıyönetim kararıyla bazı kişiler görevden çıkarıldı, sonradan geri çağrıldı.

 

"Kararnameye itiraz yolu açık"

 

Peki, açığa alınanlar için yargıda itiraz yolu açık mı?

OHAL olduğu için bir takım güvenceler yok. Yargısal denetim sınırlandı. “Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz” denmiş. Ayrıca kamu görevinden çıkarmaya karşılık açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemez denmiş. Yani dava açılabilir ama yürütmenin durdurulması kararı verilemez. Ancak açtıkları davalarda haklı çıkarlarsa geri döner, tazminatve maaşlarını alırlar.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu açık mı?

İç hukuk yolları tükendikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvurulur. Asıl konu bu kanun hükmünde kararnamenin kendisi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurulup vurulmayacağı...

Geçen hafta çıkarılan kanun hükmünde kararnameye itiraz yolu açık mı yani?

Evet. Resmi Gazete’de yayımlandı. Şimdi TBMM’ye sunulacak. TBMM bunu değiştirebilir, geliştirebilir ya da aynen onaylayabilir. Bu seçenekler kanun şeklinde olduğu için AYM’nin denetimine açık olur. OHAL’lerde çıkarılan kararnameler de AYM’nin denetimine tabidir. Hukuk dışına çıkılmış bir rejimden söz etmiyoruz. Fakat hukukun belli kuralları askıya alınıyor. İnsanların mahkemeye gitme yolu var.

OHAL bittikten sonra ne olacak?

Bu kararnamede bazı kurallar kalıcı bazıları ise geçici. Mesela gözaltı süresinin 30 güne kadar çıkarılması sadece OHAL süresince geçerli olacak. Bu süre içinde yapılan soruşturmalarda bazen avukat olmayabilecek.