Politika

Perihan Mağden: Şöhret kadının mezar taşıdır

'Ünlü Kadınların kısmetinin feci derecede kapalı olduğu gerçeği...'

31 Ağustos 2015 19:48

Perihan Mağden*

Başlıktaki lafı, şöhretten en çekmiş kadın, Marilyn Monroe söylüyor.

Ama alıntılayarak.

Laf, böyle pek çok laf etmişliğiyle ünlü, Mae West’e ait.

Dünyanın en beğenilen, sevilen, ‘istenen’ kadınıyken ; ‘’Cumartesi gecesi, ama yapayalnızım’’ lafı tamamen Marilyn Monroe’ya ait ama.

Zaten bir cumartesi gecesi canına kıyıyor.

Kadınların üstüne böylesine yoğun bir cuma- cumartesi gecesi korkusu da dozerleniyor!

Gecelerden cuma; ama bi randevun yok ha!

Cumartesi oldu; seni yemeğe çıkaracak biri yok mu yani hayatında?

Hele pazar sabahı tek başına kahvaltı etmek durumundaysan, ‘’loser’’lığının miktarını ölçmeye yetecek cetvel, daha Çin’de bile icat olunmadı!

Kadınların yeterince kadın (yani başarılı / başarmış bir kadın!) telakki edilebilmeleri için bir erkekle birlikte olmaları şart ya- Hele meşhur bir kadınsa bu talep/ ittirme/ beklenti yüz milyon binle filan çarpılıyor: Seni kaç kişi gözetliyorsa (ne kadar ünlüysen yani) o kadar gözle!

Oysa, ilginçtir, kadın meşhur oldukça kısmeti kapanırken, erkeğin şöhreti arttıkça, kısmeti katlana katlana büyüyor, çarpılıyor, su içse yarıyor!

Kadınlarınsa şöhreti büyüdükçe; erkeklerde yarattıkları korku, çekinme ve tabanları yağlama arzusu karşıkonulmaz ölçülere varıyor.

Kadın Korkusu zaten mühim bir mevzu.

Ama şöhretli kadının erkekte yarattığı o baş edilemez korku, hakikaten ekstra üstüne düşünmeye değer.

Belki, en çok avlanan (güçlü, başarılı, varsıl) adamın ta mağara devrinden, kadınları mıknatıs gibi çekmesine bağlanabilir, şöhretli adamın (şöhretini cinayet işleyerek edinmiş bile olsa!) kadınları kendine koyun sürüleri gibi çeki çekiverme psikolojisi.

Aynı Mağaranın Adamları da; en diplerinde, kırıp kıçını mağarada ilgi/ milgi çekmeden kendini bekleyebilecek kadınları eş olarak seçme güdüsüyle donanmışlardır, kimbilir.

Böyle anlı, şanlı, tüm mağara ahalisinin gözünü üstüne çeken (namı diğer: Ünlü) kadınlar yerine.

Meşhur Kadının kısmetsizlği üstüne (bir popüler kültür bağımlısı olarak) sıkça düşünmüşlüğüm var: Pek tabii ki yegane Marilyn Monroe‘dan, Beren Saat‘e kadar.

Beren Saat yıldız kumaşından dokunmuş.

Zira onu kuru kuruya beğenmiyoruz, takdir etmiyoruz; seviyoruz!

Bu çok mühim. Kalbimizin bammm telini titretmesi yani.

Aynı Marilyn gibi.

Bu nedenle de Kenan Doğulu‘yla birlikte olmaya başlayınca, eşekten düşmüş karpuza döndük!

Bu muydu yani: yaşça ondan büyük, eh fiziksel açıdan hiçbir Mağara Kadını beklentimizi karşılamayan Kenan Doğulu mu ”alacaktı” kızımızı?

Oysa şöhretli, başarılı, paralı bir şarkıcı olarak; camları siyah kaplı star minibüsüyle filan ancak Doğulu, Beren Saat’in ününü, popülerliğini, alaka çekme katsayısını taşıyabilirdi!

Zaten meşhur kadınlar, çoğunlukla meşhur adamlarla evlenmek zorunda kalıyorlar.

Hem aynı klubün üyesi olup onlarla kolayca tanıştıklarından – Hem de bir beyin cerrahı, nükleer fizikçi, ya da antropoloji doçentinin onları görünce ”Annecim! Meşhur kadın! Gözlüklerimi silip koşarak olay yerinden kaçmalıyım!!” hissiyatlanmaları yüzünden.

Tamam, Prens William gelip isteseydi Beren Saat’i ”Evladım, düzenli bir işiniz var mı acaba?’‘ yapacaktık – Ama yine de , Ünlü Kadınların kısmetinin feci derecede kapalı olduğu gerçeği, önümüzde 1 KADIN KORKUSU taşı kadar anıtsal dikilmekte.

Güzeller güzeli, iyiler iyisi, siyaseten doğrucular doğrucusu Charlize Theron mesela, kalkıp buruş buruş yüzüyle Karadenizli 1 Nine’yi artık epeyce andıran Sean Penn‘le birlikte olunca epeyce sarsıldım.

O Sean Penn ki; Madonna‘yı beyzbol sopasıyla dövüp hastanelik etmişliği var!

Neyse, birkaç zaman sonra ”ghosting’‘ (1 hayalet gibi sırra kadem basmaca) yöntemiyle ayrıldı Charlize Theron.

Şimdi bi başına ikinci çocuğunu evlat edinmek üzere.

Sandra Bullock da  şahane bir siyah bebeği, kendi başına evlat edindi.

(Uyuz motosiklet yapımcısı kocasının ihanetinden sonra.)

Angelina Jolie de; Pitt’ten önce iki oğlunu evlat edinmiş vaziyetteydi.

“Ne adamın spermi/ Ne bitmeyen kahrı, ihaneti!” hissiyatına kapılıp, bir başlarına  evlat ediniyor Hollywood Kadınları.

Bakınız: (aynı minvalde) Sharon Stone ve oğulları.

Bizim Kadın Yıldızlarımız’dan örnek verecek olursak, Türk 1 Playboy’la yaşadığı ilişkiden sonra nasıl kaçacağını bilemeyen (esasında Alman) Meryem Uzerli, verdiği mülakatta kısmetinin nasıl da kapalı olduğunu, aylarca kimselerle tanışamadığını uzun uzun anlatmıştı.

Sonunda Nebahat Çehre, kaşarlanmış 1 Playboy’la tanıştırıyor ve Uzerli bebeği istemeyen adamdan nasılBerlinleyeceğini bilemiyor!

Bade İşçil‘in yine nasıl kala kala 1 Türk Playboy’a kaldığını, ve adamdan çektiklerinin sonunun  bir türlü gelmediğini her hafta tefrikalarla izliyoruz.


Nokta dergesinde yayımlanan yazının tamamı için tıklayın