Gündem

'Hasan Cemal olayı ilkeli yayın yönetmeni Sazak'a kapak olsun'

Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç: Hasan Cemal'in gidişi, ilkeli yayın yönetmeni Derya Sazak'a kapak olsun

20 Mart 2013 14:06

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, 'Penguene başörtüsü İslam'a hakarettir' diyen Milliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan için 'kurnaz yazar' ifadesini kullandı. "İslam’ı penguenlerden korumaya çalışarak nereye selam çakmış oluyorsun acaba?" sözleriyle Tezkan'ı eleştiren Ahmet Kekeç, yazısının devamında "Milliyet gazetesi Hasan Cemal’le yollarını ayırdı; artık değer skalasında yeri bile olmayan kurnaz ve münasebetsiz yazarlarla devam edecek. İlkeli yayın yönetmeni Derya Sazak’a hayırlı olsun. Aynı zamanda kapak olsun" dedi.

Ahmet Kekeç'in Star gazetesinde "Hasan Cemal sana kapak olsun kurnaz şey!" başlığıyla yayımlanan (20 Mart 2013) yazısı şöyle:

Hangi değer tercihlerini temellük ettiğini bilmediğimiz arkadaş, “Rezil oldum, özür dilemem gerekir” diyeceğine, bir de kalkmış cevap veriyor, durumunu “toparlamaya” çalışıyor...

Buyurmuş ki, “Ben şu yaptı bu yaptı demedim ki.. Kim yapmışsa İslam’a hakaret etmiştir dedim..” (Hıncal marifeti olan “iki nokta”lar devam ediyor.)

Penguene başörtüsü takan Amerikalı yayıncı, bu durumda İslam’a hakaret etmiş oluyor.

Öyle mi?

Penguene başörtüsü takmak, Örümcek Adam’a namaz kıldırmak, hadi diyelim ki münasebetsizliktir.

İslam’a hakaret bunun neresinde?

Kurnaz yazar Mehmet Tezkan bunu açıklar mı?

Ne zamandan beri İslam adına endişelenir oldu bu arkadaşlar? Bu göz yaşartıcı dönüşümü neye borçluyuz?

Penguen işini bilmem ama Örümcek Adam’a namaz kıldırmak münasebetsizliğini (!) gösteren amatör dergici ve çizer, “Batılı ürün ve rol modellerinin İslamileştirilmesini”, buradaki “gülünçlüğü” makaraya almak için bu yola başvurduğunu söylemişti.

Nerede Tezkan ve Yakup gibilerde bunu fehmedecek kafa!

Kurnaz yazarımız, “Ben şu yaptı bu yaptı demedim ki” diyerek sıyırmaya çalışıyor ama “dediği şey” ortada.

Dişi penguenin başını başörtüsüyle örten yayıncı dört şey amaçlıyormuş:

BİR: Yağcılık.

İKİ: Kitabın satılmasını sağlamak...

ÜÇ: “4+4+4” diye adlandırılan eğitim sistemine uyumlu yayıncılık yapmak.

DÖRT: “Bakın penguenler bile başörtüsü takıyor” diyerek beş yaşındaki çocukların bilinçaltını işlemek.

Birinci, üçüncü ve dördüncü maddelere bir şey demem... “Kitabın satılmasını sağlamak” niçin suç sayılıyor?

Kurnaz yazar bunu da açıklar mı?

Hem, toplumda penguen dışında gösterecek rol model mi kalmadı ki, kurnazlıkta sınır tanımaz yazarımız değer tercihleriyle kesişmediği “aileler” (ve tabii “çocukları”)adına endişeleniyor?

Bir de buyuruyor ki, “Penguene başörtüsü takılır mı takılmaz mı? Bunun cevabını verin. Evet ya da hayır... Bi cevap verirseniz, başka sorularım da olacak...”

Görüyorsunuz değil mi?

Ülkü Tamer’in dizelerine ne kadar da uygun bir görüntü çiziyor, görüyorsunuz...

Hem “evet”, hem “hayır” diyorum...

Ne olacak?

Hayır, “Ağır gelir, rahatımız kaçar...” demeyeceğim. (Böyle söylüyor: “Ağır gelir, rahatımız kaçar derseniz hiç girmeyelim, burada keselim.”)

Herhalde, “Nasılsa beni hesaba almazlar. Son sözü ben söylemiş olurum, kaçarım. Ve bu durumdan sıyırırım” diye düşünüyor.

Seni hesaba alıyorum.

Burada kesme.

Yolla sorularını. Tartışalım.

Tabii önce, “İslam’a hakaret” vehmettiğin konunun “4+4+4”le alakasını, sonra kitap satmanın niçin ayıp ya da suç olduğunu, beş yaşındaki çocuğun bilinçaltını işlemek fiilinin hangi yasalara göre sakınca teşkil ettiğini anlatacaksın.

Ek olarak, “fikir kekelemesi olan biri” şeklinde terbiyesizce laflar etmeyeceksin; haddini, hududunu ve edebini bileceksin. Sonra oturup güzel güzel konuşacağız.

Bir şey daha:

Kurnazlıkta sınır tanımayan yazarımız, düştüğü rezalet durumu eleştirenleri, “Biat etmekle, bir yerlere selam çakmakla” suçluyor.

Muhtemelen Cüneyt Özdemir’den bahsediyor.

Sen her türlü münasebetsizliği yap, rezil ol, özür dileyeceğine zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalış; bu durumunu fark edip sarakaya alanları da biat etmekle, bir yerlere selam çakmakla suçla.

Sen “İslam’ı penguenlerden korumaya çalışarak” nereye selam çakmış oluyorsun acaba?

HAMİŞ:

Milliyet gazetesi Hasan Cemal’le yollarını ayırdı; artık değer skalasında yeri bile olmayan kurnaz ve münasebetsiz yazarlarla devam edecek. Demirören ailesine ve ilkeli yayın yönetmeni Derya Sazak’a hayırlı olsun. Aynı zamanda kapak olsun.

 

Hasan Cemal'in Milliyet gazetesinden ayrılmasının ardından, Star gazetesi yazarı Elif Çakır da olayı köşesine taşıdı.

"Hasan Cemal Derya Sazak'ın beceriksizliğine kurban gitti" diyen Çakır'ın "Fatura nasıl Hasan Cemal'e çıkartıldı?" başlığıyla yayımlanan (20 Mart 2013) yazısının ilgili kısmı şöyle:

"...Bir okuru olarak ben de Hasan Cemal’den mahrum kalmak istemeyenlerdenim.
Tam da bu yüzden dün sabah heyecanla beklediğim Milliyet ve çiçeği burnunda yayın yönetmeni Derya Sazak hayal kırıklığı yarattı bende.
AK Parti’nin önemli isimlerinden Yalçın Akdoğan ve Hüseyin Çelik’in apaçık hodri meydan diyen açıklamalarına rağmen ve iki haftalık aradan sonra Hasan Cemal’in yazısını yazıp göndermesine rağmen yazısının yerine ‘ayrıldı ilanının girmesi’ olsa olsa başka hesapların olduğunun bir göstergesidir.
Ve elbette Hasan Cemal için ‘O bizim için bir anlamdır. Türkiye onun gibi bir gazeteciye sahip olduğu için gurur duymalıdır’ diyen Derya Sazak’ın beceriksizliğine kurban gitmiştir. Ancak yine de Sazak’a sormadan geçemeyeceğim ‘Söyler misiniz Hasan Cemal’in dün yayınlanması için gazeteye gönderdiği yazıda nasıl bir mahzur bulup yayınlamadınız? Milliyet’in kapıları her daim kendisine açıktır diyerek dalga mı geçtiniz? Ve nasıl oldu da ‘İmralı’nın faturası Hasan Cemal’e mi çıkarıldı?’
Dün Milliyet gazetesi birinci sayfasından duyurduğu ‘ayrılık ilanından’ geri adım atmalıdır.
Zira Hasan Cemal’in hatırı hepimizde çok büyük!"

 

İlgili Haberler