Gündem

O vali açıkladı: Neden 'Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor' dedim?

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili ismi gündeme gelen eski Kayseri Valisi Mevlüt Bilici birçok tehdit maili aldığını söyledi

03 Mart 2014 11:54

Arzu Yıldız \ Ankara

25 Mart 2009’da geçirdiği helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili ismi gündeme gelen eski Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, o gün yaşadıklarını anlattı. Bilici, kazadan sonra “Yazıcıoğlu’nun yaşadığı, ayağının kırık bir vaziyette olduğu ve helikopterin düştüğü bölgeye ekiplerin intikal ettiğini” ileri süren bir açıklama yapmış, ancak açıklaması doğru çıkmayınca “‘Yazıcıoğlu’nun bulunduğu’ açıklamasını kasıtlı yaptığı ve bölgede aramaların durmasına neden olduğu” öne sürülerek eleştirilmişti. T24’e konuşan Bilici, ilgili açıklamayı dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in kendisine okuduğu bilgi notu üzerine yaptığını söyledi. Daha sonra Özdemir’den bilgi notunu istediğini belirten Bilici, kendisine önce imzasız ve kaşesiz bir not getirildiğini, tekrar istemesi üzerine Kahramanmaraş’tan geldiği söylenen imzalı ve kaşeli bir bilgi notu verildiğini söyledi. “Bu bilgi notunu olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcıya, Meclis’teki komisyona ve Devlet Denetleme Kurulu’na verdiğini” vurgulayan Bilici, “Birçok tehdit maili aldığını” söyledi.

Kayseri Valiliği’nden sonra Danıştay’a atanan Bilici, kazadan sonra “Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık bir vaziyette olduğunu ve Yazıcıoğlu’nu Göksun Devlet Hastanesi’ne götürmek için helikopterin düştüğü bölgeye ekiplerin intikal ettiğini” belirten açıklamalarıyla gündeme gelmişti. Söz konusu açıklamanın ardından Bilici, “Yazıcıoğlu’nun bulunduğu” açıklamasını kasıtlı yaptığı ve bu açıklamanın ardından Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düştüğü bölgede aramaların durduğu iddia edilerek eleştirilmişti.

T24’e konuşan Bilici iddialara ilişkin olarak şunları söyledi:

“Kazanın yaşandığı dönemde Kayseri Valisi olarak görev yapıyordum. Olay günü odamda Kayserili milletvekilleri, bürokratlarla oturuyordum. Yazıcıoğlu’nun kaza yaptığı haberi geldi. Bilgi almak için dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’i aradım. Kendisi bir müddet sonra geri döndü. Eline bir bilgi notu geldiğini, bilgi notunda Yazıcıoğlu’nun kaza yaptığı yere ekiplerin ulaştığını, Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık bir vaziyette bulunduğunu, diğerlerinin yaralı olduğunu ve hastaneye kaldırılacağının belirtti. Ben de bu habere sevindim. Odadaki misafirlerimle paylaştım. Bir süre sonra BBP Genel Sekreteri aradı. Aynı bilgiyi onunla da paylaştım. Öğrendiğim kadarıyla onun yanında gazeteciler varmış. Bu konuşma basına ‘Kayseri Valisi’nden açıklama’ olarak lanse edildi.”

 

‘Kaşeli bilgi notu Maraş’tan’

 

“Daha sonra enkaza ulaşılmadığı bilgisi geldi. Bunun üzerine ben Kayseri Emniyet Müdürünü yeniden aradım. Bilgiyi nereden aldığını getirmesini istedim. Kendisi bilgi notu ile geldi. Gerçekten de bana aktardığı gibi bilgiler bilgi notunda yer alıyordu ancak imza kaşe bulunmuyordu. ‘Böyle bilgi notu mu olur? İmza ve kaşeli olarak getirin’ dedim. Daha sonra bana bunu bir kaşe ile ilettiler. Bu bilgi notunun Kahramanmaraş’tan geldiğini söyledi. Bu bilgi notunu olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcıya, Meclis’teki komisyona ve Devlet Denetleme Kurulu’na verdiğim ifade de aynı bilgileri aktardım. Emniyet Müdürü Orhan Özdemir de bu bilgileri soruşturma mercileri ile paylaştı.”

 

‘Tehdit mailleri aldım’

 

Bilici, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ben bu olaydan sonra çok yıprandım. Kimseye kendimi ifade edemedim. Size yaptığım açıklamayı birçok gazeteciye anlattım. Ancak kimse anlattıklarımı tam olarak haberleştirmedi. Birçok tehdit maili aldım. Bunun hesabını vereceksin tarzında tehdit, hakaret içerikli binlerce mail geldi. Art niyetle yapılan bir konuşma değildi. Kaldı ki aramaların durması da söz konusu değildi. Bunu dönemin İçişleri Bakanı da belirtti ancak buna rağmen halen Yazıcıoğlu ismi geçince kasıtlı olarak mı bilmiyorum benzer iddialar öne sürülmeye devam ediyor. Bize gelen bilgi notu savcılık makamlarında da mevcuttur. Bu olayın aydınlatılmasını en çok isteyenlerdenim. Umarım bir sonuca ulaşırlar. Benim kanaatim o günkü telefon trafiklerinin, kim kiminle görüştü araştırılması halinde olayın belirli bir noktada aydınlığa kavuşacağı yönündedir.”