Gündem

Nuray Mert: Türkiye’nin İslamcı iktidarı, mülteci almayan zengin Müslüman ülkeleri neden kınamaz?

“Demek ki ‘vicdanlı olmak’ bile sadece ‘Batılı’lardan bekleniyor”

08 Şubat 2016 12:58

Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, mülteci krizinde Arap ülkelerin sürece dâhil olmamasını ve Türkiye’nin bu konuda sadece Batı’dan yardım beklemesini eleştirerek, “Neden Türkiye’nin İslamcı iktidarı da, onun destekleyicisi İslamcı çevre, ağız dolusu bu zengin Müslüman ülkeleri kınamaz, vicdansız ilan etmez? Kısacası nerden baksanız tutarsızlık” dedi. Suudi Arabistan’ın, Katar’ın mülteci alabilecek güçte olduğunu hatırlatarak, “Tamam, Danimarkalılar çok vicdansız, Hollandalılar kalpsiz, tüm Avrupa vicdansız da, gariban Araplar savaştan kaçarken bile neden zengin Arap ülkelerinin sınırını zorlamaz ve tabii zorlayamaz?” diye sordu.

Mert’in Cumhuriyet’te “Nerden baksanız tutarsızlık…” başlığıyla bugün (08.02.2016) yayımlanan yazısı şöyle: 

Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere İslamcı çevre, dünyayı, daha doğrusu Batı dünyasını Suriye göçmenleri konusunda vicdan muhasebesine çağırıyor, onunla kalmıyor itham ediyor. Demek ki “vicdanlı olmak” bile sadece “Batılı”lardan bekleniyor, zira İslam dünyası, münhasıran Arap dünyası, parayı nereye koyacağını bilmeyen zengin ülke dolu. Suudi Arabistan istese Suriyeli göçmenler için şehir kurabilecek güçte; bırakın onu, garibanlara vize vermiyor. Suriye’de iç savaşı kışkırtıp besleyenlerin başındaki Katar, bırakın göçmeni, kimseyi ülkesine sokmuyor; Güney Asya’nın fukara milletlerinden çalışmaya gelen zavallı işçilere köle muamelesi yapıyor. Son olarak, bu nedenle Dünya Futbol Turnuvası’na hazırlık sürecinde FIFA tarafından uyarıldı, ama nafile. Körfez Emirlikleri’nin hepsinde durum aynı. Bırakın insan haklarını, oralarda çalışanların can güvenliği bile yok; iş kazalarında ölenler parasızlıktan ülkelerine bile gönderilemiyor.

Paralar Batı’ya 


Tabii, Batılılar da bu işe pek ses çıkarmıyor; zira buraların parası Batı’ya gidiyor. Yatırımlar Batı’ya, silahlar, malikâneler, uçaklar, yatlar, hepsi Batı’dan; gül gibi geçiniyorlar. Son olarak Abu Dabi, Saadiat Adası projesine 27 milyar dolar harcadığını ilan etti. Bu adada, iki Batılı müzenin (Louvre ve Guggenheim) bir nevi şubeleri kurulacakmış. Louvre’a isim hakkı için bir milyar dolar ödenmiş. Tabii sadece o da değil, Fransa BAE’de büyük bir üs kuruyor ve Fransa’dan esaslı bir askeri uçak alım anlaşması gündemde. Adamlar, bir yandan da dalga geçmeyi ihmal etmiyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin, “Doğu- Batı arasında ticaret yolu üzerinde olması üzerine tarihsel bir vasıf kazanma çabaları”yla, “Aslında 1791’den önce Abu Dabiyoktu, Abu Dabi’nin tarihi ile Louvre’un kuruluş tarihi aynı” diye kafa buluyorlar (The Guardian, 1.1.2016).

Zengin Araplar 


Bu koşullar altında, sınırlarını sımsıkı kapatmaları bir yana, Müslüman ülkelerden zengin Arap ülkelerinden ziyade Batı’ya göç hevesini anlamak zor değil. Oysa, işin içinde coğrafi ve kültürel yakınlık da var; bu zengin Arap ülkeleri Müslüman, Arapça konuşuyor, yani fukara Arapların kendilerini evlerinde hissedebilecekleri yerler. Tamam, Danimarkalılar çok vicdansız, Hollandalılar kalpsiz, tüm Avrupa vicdansız da, gariban Araplar savaştan kaçarken bile neden zengin Arap ülkelerinin sınırını zorlamaz ve tabii zorlayamaz? Madem, Batı iyiden iyiye ırkçı, İslamofobik oldu, neden hâlâ Müslüman göçmenler oralara gitmek için canını tehlikeye atar? Madem, bazı Batı ülkeleri göçmen olarak Hıristiyanlara öncelik tanıyor, neden zengin Araplar isyan edip “gelin kardeşim, bunların kapılarında sürünmeyin,haysiyetimize dokunuyor, gelin ekmeğimizi bölüşelim” demez? Neden Türkiye’nin İslamcı iktidarı da, onun destekleyicisi İslamcı çevre, ağız dolusu bu zengin Müslüman ülkeleri kınamaz, vicdansız ilan etmez? Kısacası nerden baksanız tutarsızlık…

Erdoğan ne düşünüyor? 


Yukarıdaki yazıyı yazdıktan sonra BAE’nin Suriye’ye asker gönderebileceğini ilan ettiğini öğrendim. Merak ediyorum, oraya da kendi çocukları Londra’da Kraliyet ailesi ile at yarışı izlerken, Yemen’e müdahale için yaptıkları gibi, Kolombiya gibi Latin Amerika ülkelerinden kiraladıkları askerleri mi göndermeyi düşünüyorlar. 
Ve yine bir son dakika; Cumhurbaşkanımız yurtdışı gezisinden dönerken, Irak’a tezkere konusunu açmış, o zaman tezkereye karşı çıkan AK Partililere (ben onlara “AK milletvekilleri” diyordum) çatmış. Oysa, Irak’ ta yaşananlardan sonra, Tony Blair gibi Irak müdahalesinin baş mimarları bile, hatalarını kabul etmiş durumda. Dahası, Rusya’ya hitaben “Ey Rusya, ne işin var Suriye’de; sınır komşun mu, soydaşın mı var?” diye seslenen Cumhurbaşkanı, acaba ABD öncülüğünde Irak’a müdahale eden Batılı ülkelerin orada ne işi olduğunu düşünüyordu, halen bu ülkelerin Suriye’ye askeri müdahalesi hakkında ne düşünüyor? Son olarak, zamanında Irak tezkeresine karşı çıkan İslamcı çevre, şimdi Cumhurbaşkanı’nın dediklerine katılıyor mu? Sözde emperyalizm karşıtı makaleler döşenenler, Irak işgaline ve daha sonra, Suriye’de, Türkiye’nin de içinde olduğu “IŞİD karşıtı askerikoalisyona” şimdilerde ne diyor? Kısacası, nerden baksanız tutarsızlık!