Gündem

Nagehan Alçı: Reza Zarrab zengin bir hayattan bir anda cehenneme düştü, itirafçılığı kabul etmiş olabilir

"Böyle büyük bir şok insanı nasıl etkiler? Bunu kestirmek güç..."

17 Kasım 2017 12:07

HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla Mart 2016’dan bu yana tutuklu bulunan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab'ın "Renkli, zengin, jet-set bir hayattan bir anda cehenneme düştüğünü" yazdı. Alçı, Zarrab'ın itirafçılığı kabul etmiş olabileceğini öne sürdü.

Alçı'nın "Bütün yönleriyle Reza Zarrab muamması" başlığıyla (17 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

27 Kasım’da ilk kez jürili mahkemede hâkim karşısına çıkacak olan Reza Zarrab’la ilgili gelişmeler hiç normal değil. Bir kere cezaevinde belli aralıklarla gözden kayboluyor. Hakkında “released” yani “salıverildi”notu düşülüyor, sonra hâlâ cezaevinde bulunduğu ortaya çıkıyor.

5 gündür kayıptı, örneğin. Çarşamba akşamı Türkiye Dışişleri nerede tutulduğuyla ilgili bilgi paylaşılması yönünde nota verince ertesi sabah halen cezaevinde olduğu haberi geldi. Avukatlar ve konuyu yakından takip edenlerle konuştuğumda bana daha önce de bir süre kendisinden haber alamadıklarını, daha sonra aynı binada ortaya çıktığını söylediler.

Şayet Zarrab ya da Amerikan güvenlik birimleri bir güvenlik tehdidi hissediyorlarsa gözden kaybolmak istemesi ihtimali üzerinde durulabilir ama kendi avukatlarına neden ulaşamıyor? Ya da ulaşmıyor?

ABD yönetimine bir soru

5 gün boyunca nerede olduğu bulunamadı Reza Zarrab’ın. Hayatta mı, değil mi, güvende mi, ne yapıyor? Bütün bu sorular cevapsız kaldı. 5 gün sonra son derece pişkin bir şekilde “Hâlâ cezaevinde” yanıtı verildi. Soruyorum: Metin Topuz tutuklandığında “Bizim yetkilimize nasıl dokunursunuz” diyerek bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize yasağı getiren ABD, Topuz’a değil 5 gün, 1 gün, hatta 5-6 saat ulaşılamasa, Metin Topuz gözden kaçırılsa, hakkında “salıverildi” dense ve nerede olduğu bilgisi paylaşılmasa ne yapardı?

Zarrab itirafçılığı kabul etti mi?

MART 2016’dan beri tutuklu Reza Zarrab. Epey de oradan oraya sürüklendi. Renkli, zengin, jet-set bir hayattan bir anda cehenneme düştü. Üstelik tünelin ucunda ışık olup olmadığı da meçhul. Böyle büyük bir şok insanı nasıl etkiler? Bunu kestirmek güç...

Zarrab’ın durumu ve ne yapacağını anlamak için ona yakın birçok kaynakla konuştum. Gördüğüm kadarıyla herkeste, “Acaba işbirliği yapar mı, itirafçı olur mu?” kaygısı var. Cumhurbaşkanı’nın ve Türk hükümetinin güçlü bir şekilde arkasında durması ona güç veriyor ama öte yandan, “Ceza almadan beni kurtaramadılar, alırsam hiç kurtaramazlar” düşüncesi de ağır basıyor galiba. Bu da işbirliği yapma ihtimalini kuvvetlendiriyor. Belki de ortadan kaybolmalar böyle açıklanabilir...

İtiraf etse neyi edecek?

BİR kısım muhalefet işin özünü kaçırmaya çalışsa da burada siyaset üstü bir durum var. Bütün Türkiye’ye yönelen bir tehdit bu. İtiraf dedikleri Türkiye-İran arasındaki ticaretin şeklini ve kendi pozisyonunu teyit etmesiZarrab’ın. Türkiye’nin içine yönelik ne derse desin, bu Amerikan yargısını bağlamaz ki...

Dolar kullanmasa tutuklanmayacaktı

REZA Zarrab’ın tutuklandığı Mart 2016’dan beri kalabalık bir hukuk ekibi ABD’de ambargoyla ilgili bütün yasaları ve düzenlemeleri tarıyor. Bu çok kolay bir iş değil, çünkü statik olmayan, Amerikan politikasına göre değişen bir dayatmadan bahsediyoruz esasen.

İran’a yönelik ambargo Amerikan vatandaşlarını ve şirketlerini bağlıyor. O nedenle de Zarrab, ABD’ye rahatlıkla gitmişti ancak tutuklandıktan sonra yapılan çalışmalar bir detayı atladıklarını ortaya çıkardı. Öyle bir detay ki bu, tutukluluğun ana sebebi olarak onu gösteriyor Amerikan yargısı...

O detaya göre ambargoyu delme suçu Amerikan vatandaşları için ve “bilerek, isteyerek” şartıyla geçerli. Bir de Amerikan Doları kullanmak, Amerikan bankalarının devreye girmiş olması dolayısıyla suç kapsamında sınıflandırılması için yeterli sebep. O nedenle İran ile Reza Zarrab’ın Euro olarak yaptığı ticarete ses çıkaramıyorlar. Kısacası Amerikan Doları ile bu alışverişi yapmasa ABD dokunamayacaktı! Almanya, Fransa gibi ülkeler de İran’la ambargoya rağmen birçok iş yapıyorlar, oralarda ihalelere giriyorlar ama Euro üzerinden...

İran'la iş yapan birçok Amerikan şirketi var

BİR yandan da İran’la iş yapan birçok Amerikan şirketi var ve onlar tabii ki dolar kullanıyor. 17/25 sürecinde iki tanesi çok konuşulmuştu: Bunge ve Cargill. İsrail ve Amerikan firmaları bunlar ve yıllarca İran’la ticarete aracılık ettiler. ABD zaten açıkça, “İran’la sadece benim tescillediğim şirketler üzerinden çalışabilirsin” diyor, yani mahallenin kabadayısı olarak “Bensiz İran’la ticaret yapamazsın” demek bu.

İtirafçı olmasının Türkiye'ye bedeli ne olur?

BU soruyu günlerdir birçok kişiye soruyorum. Uluslararası hukuk uzmanlarına, davayı başından beri takip edenlere, uluslararası siyaset üzerine çalışanlara. Bütün cevapları bir araya getirdiğimde ve 2013’ten beri yaşanan süreci göz önüne aldığımda vardığım sonuç şu:

Şayet 27 Kasım’a kadar seyir değişmez ve Zarrab jürinin ve hâkimin önüne çıkarsa işbirliği yapmamış da olsa önüne ses kayıtları konacak. Kendi sesini reddedemeyeceğine göre Türk devleti ile İran arasındaki ticarette oynadığı rolü mecburen kabul etmek zorunda kalacak. Bunun Türkiye’ye hukuki bir yaptırımı yok ama ekonomik ve siyasi olarak çok açık bir şekilde Türkiye sıkıştırılabilir.