Kültür-Sanat

Müzikleri güvercin kanadından esinlenilerek yapılmış 'Mavi Bisiklet', Berlin Film Festivali’nde yarışacak

Müzisyen Ozan Türkyılmaz: Müziğin, izleyiciyi filmden koparmasını istemedik

12 Şubat 2016 17:05

Söyleşi: Levent Arslan

66. Berlin Uluslararasi Film Festivali Generation Kplus kategorisinde Kristal Ayı Ödülü için yarışan  “Mavi Bisiklet” filminin müziklerini yapan C. Ozan Türkyılmaz, “Filmin içinde naif ve umut dolu bir çocuk var. Biz de müzikleri bu çocuğun umudu ve naifliği üzerine kuralım dedik” diye konuştu. “Çocuktaki bu umudu bir güvercinin kanat çırpmasına benzettim” diyen Türkyılmaz, “Bu yüzden güvercin kanadından çıkan sese benzer bir sesi müziklerde kullandım” ifadesini kullandı.

Ümit Köreken ve Nursen Çetin Köreken’in ilk uzun metrajlı sinema filmi olan, çalışmaları 2010 yılında başlayan ve çekimleri 2015 yılının başında, Konya-Akşehir’de gerçekleştirilen “Mavi Bisiklet”in başrol oyuncuları civar köylerden seçilen ve uzun süre birlikte kamera önü oyunculuk üzerine çalışılan çocuklardan oluşuyor.

Müzisyen Türkyılmaz’ın T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Filmin yönetmenlerinden Ümit Köreken ile müziklerini yapan Ozan TürkyılmazKendinizden bahseder misiniz?

1984 yılında doğdum. İlk olarak geleneksel müziklere ilgi duydum. Daha sonra Ankara Devlet Konservatuvarı Müzikoloji bölümüne kabul edildim ve 2010 yılında mezun oldum. Eşim ve kızım ile İstanbul’da yaşamaktayım. 2011 yılından bu yana, kendime ait stüdyomda yurtiçi ve yurtdışı yapımlar için film müziği çalışmalarıma devam etmekteyim.

Mavi Bisiklet projesine nasıl dahil oldunuz?

Mavi Bisiklet’e senaryo aşamasında dahil oldum. Ümit ile tanışmamızı sektörden bir arkadaşım sağladı. Biz tanıştığımızda senaryo üzerinde revizyonlar yapıyordu. Benim en büyük şansım da buydu. Senaryo aşamasında dahil olduğunuz bir proje için müzikal üretim süreci de daha özgür ve yaratıcı geçiyor.

İlk olarak senaryoyu okudum. Senaryo üzerinde çalıştığımız dönemde, Ümit benden müzik adına hiçbir somut örnek talep etmedi. Bir süre hiç müziğe girmeden sadece hikaye ve filmin dili üzerine konuştuk. O dönemde daha ziyade teorik bazda çalışmalar yürütttük: Daha çok müziğin türü, enstrüman seçimleri ve temposu gibi bazı bileşenleri üzerine konuştuk. Filmde yakalamak istediğimiz dokuyu, karakter analizlerini ve tabi ki bir bütün olarak hikayeyi zihnimizde birleştirmeye çalıştık. Bu ön çalışma filmin içinde kullanılacak müziğin dokusunu, karakterini ve bir bütün olarak hikayesini ortaya çıkardı.

Çalışma süreci nasıl devam etti?

Filmin hikayesi üzerine konuşurken, ikimize de yabancı olmayan hikayenin kahramanlarında ve coğrafyasında, çok önemli anılarımızı hatırlıyor, birbirimizle ilgili bir çok detayı paylaşıyorduk. Belki çoğu kimsenin önemsemeyeceği bu durum bize ortak bir dil kurma konusunda çok yardımcı oldu.

Senaryo çalışmalarından sonra filmin çekimleri için Konya’ya gidildi. Ümit ile daha önce kararlaştırdığımız bir husus vardı: Sete gidip oradaki atmosferi hissetmemin, filmin tadını ve temposunu erkenden yakalamam için önemli olduğunu düşünmüştük. Konya‘ya gittiğimde çocukların flüt çaldığı bir sahne için çocuklara “Deriko” isimli halk türküsünü çalıştırdım. Daha sonra Ümit, o sahnede müzik öğretmenini de benim oynamamı istedi. Bu benim için de ayrı bir deneyim oldu.

Sıra filmin müziklerini bestelemeye geldiğinde, ilk yaptığım tema filmin dokusuna göre biraz karamsar olmuştu. Bunun üzerine Ümit benden, filmi hiç düşünmeden bir tema yapmamı  ve bu temada sadece duymak istediğim tınılara yer vermemi söyledi. Onun bu isteği bende birikmiş olan bütün enerjiyi alacak ve böylece ben filme daha objektif bir gözle bakıp, kendi duygularımdan arınıp, filmin duygusuna bürünebilecektim. Ardından bana Rollo May’in “Yaratma Cesareti” isimli kitabını okumamı önerdi. Benim için Mavi Bisiklet’in müziklerindeki kırılma noktası bu kitap oldu. Kendi adıma alışık olduğum bir düzenin dışına çıktım ve filmin müziklerini yapmaya son sahneden başlamaya karar verdim.

Müzikleri bestelerken nasıl bir çalışma yöntemi izlediniz?

Öncelikle müziğin filmdeki yerine karar verdik. Bu film özelinde, müziğin filmin atmosferinin önüne geçmemesi gerektiğini düşündük. Müziğin, izleyiciyi filmden koparmasını istemedik. Genel kanıların aksine filmdeki sahnelerin duygusunu derinleştirmekten kaçınıp, o duyguları belirginleştirmeye çalıştım.

Filmin içinde naif ve umut dolu bir çocuk var. Biz de müzikleri bu çocuğun umudu ve naifliği üzerine kuralım dedik. Aslında müziğin en çarpıcı öğelerinden biri de tam bu noktada ortaya çıktı. Çocuktaki bu umudu bir güvercinin kanat çırpmasına benzettim. Bence bu çocuğun iç sesi idi. Bu yüzden güvercin kanadından çıkan sese benzer bir sesi müziklerde kullandım.

Dikkat ettiğimiz bir nokta da filmin içerisindeki hiçbir temanın bir diğerinden kopuk olmaması idi. Filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar bir çok duygu değişimi yaşanıyor. Elbette ki her bir duygu için bambaşka bir tema da yapılabilir. Hatta farklı enstrümanlar da kullanılabilir. Filmin içindeki olaylar ve duyguların birleşimi nasıl bütünüyle filmin hikayesini oluşturuyor ise, bu müziğin hikayesi için de geçerli bir durumdur. Bu sebeple, renkleri ve şekilleri farklı lego parçalarının bir bütüne hizmet etmesi gibi, yaptığım her temada bütüne hizmet eden bir yan olması gerektiğini düşündüm. Müziğin her bir parçasını ayrı ayrı sahnelere yerleştirdiğinizde birbirinden farklı ifade ve duygulara sahipler ama bence en önemli unsur birlikte çalındıklarında bir “bütün” olabilmeleriydi. Çünkü filmin final müziği diğer sahnelerdeki temaların birleşiminden oluşsun istedim. Tıpkı “hayat” gibi. 

Bunun yanısıra filmdeki bazı sahnelerde kullanılacak ek müzikler, radyoda çalan türküler olması gerekiyordu. Mavi Bisiklet‘e özel söz ve müziğini ben ve Ufuk Önderoğlu'nun birlikte yazdığı 4 yeni eser yaptık. Bu eserler geleneksel tad ve dokuyu, coğrafyanın ve karakterlerin kültürel özelliklerini yansıtan eserler oldu. Çıkan sonuçlar doğrultusunda filmin müzikleri için bir soundtrack çalışması başlattık.