Gündem

Mümtaz'er Türköne: Saray'ın arkasındaki halk desteği güçlü bir dalgada dağılabilir

"Terörle mücadele artık iktidar denkleminin parçası değil"

17 Haziran 2016 15:09

Yarına Bakış yazarı Mümtaz'er Türköne, başkanlık sisteminin halkın desteğini alamadığı için hayat bulamadığını savunan Türköne, "Saray’ın arkasındaki mevcut halk desteği artık örgütlü, mobilize ve kararlı bir destek değil. Güçlü bir karşı dalga, bu desteği kolaylıkla dağıtabilir" dedi.

"İnşaat sektörü, Türkiye-Rusya ilişkileri, Zarrab davası, devlet içinde çeteler ve MHP’deki arayış, varacağımız yeri bu beş parametreyi takip ederek adım adım kestirebilirsiniz" ifadesini kullanan Türköne, "Dikkat ederseniz PKK teröründen bahsetmedim, çünkü terörle mücadele artık iktidar denkleminin parçası değil" diye yazdı.

Mümtaz'er Türköne'nin, "Bu işin sonu nereye varacak?" başlığıyla yayımlanan (17 Haziran 2016) yazısı şöyle:

İnşaat sektörü, Türkiye-Rusya ilişkileri, Zarrab davası, devlet içinde çeteler ve MHP’deki arayış, varacağımız yeri bu beş parametreyi takip ederek adım adım kestirebilirsiniz. Dikkat ederseniz PKK teröründen bahsetmedim, çünkü terörle mücadele artık iktidar denkleminin parçası değil. 

Cevabı çok değerli bir soru, ama kimse bilmiyor. Bu ülkede en tepeden aşağıya doğru büyük güç sahibi olanlar da bu soruya cevap veremiyor. Sonucu değiştirmeye çalışıyorlar, akla gelebilecek her türlü tedbiri alıyorlar ama vaziyeti kontrolü sağlayamıyorlar. Kapalı kapılar arkasında dönen dolapların da hükmü yok. İktidar hukuku çiğneyerek ayakta kalmaya çalışıyordu. Bugün geldiğimiz aşamada hukuk-yasa çiğneme, aleni güç gösterisi, bir tür meydan okuma olarak doğrudan iktidar tekniğine dönüşmüş durumda. Kayyım atamalarında, basına baskı uygulamalarında, “ben o kadar güçlüyüm ki, bakın hukuku nasıl rahat çiğniyorum” mesajı açıkça veriliyor. Durum ortada, ama nereye varacağına dair bir işaret yok. Türkiye açık faşist dikta rejimine dönebilir veya bağışıklık sistemi devreye girip Türkiye’yi esir alan sonra yok oluşa sürükleyen habis urdan hukuk içinde kalarak kurtulabilir.
Peki hangisi olacak, Türkiye hangi istikamete ilerleyecek? Sorunun cevabı çok zor; sadece doğru cevabı bulabilmek için tek tek hangi parametreleri takip etmemiz gerektiği belli.
İlk parametre elbette ekonomi ve özel olarak onun lokomotifi olan inşaat sektörü. İktidar müteahhitlik sektörünün iktidarı ve bu sektör gerilerse iktidar için güç üreten çarklar yavaşlayacak ve çökecek. Daralma ve sıkışma açık, yine de olağanüstü iktidar desteği ile bu sektör ayakta duruyor. Hazine garantili, dış finansmanla uzun vadeye yayılan büyük yatırımlar durunca inşaat sektörü de iktidarın altından halıyı çekecek.

İktidarın ihtiyaç duyduğu uluslararası destek, Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesine bağlı. Rusya ile ilişkilere bir dış politika veya bölge sorunu olarak değil, iktidar için bir hayat-memat meselesi olarak bakmanız gerekiyor. Sorun uçağın düşürülmesi değil, daha öncesinde Rusya’nın saldırgan Suriye politikası idi. Suriye politikasında köklü değişiklik, Türkiye’nin çıkarına ne kadar aykırı olursa olsun iktidarın içerdeki denge kaybını Rusya üzerinden uluslararası destekle düzeltecek. Devlet içinde yeniden güçlenen Ergenekon kliğinin Avrasyacı politikaları, arkadaki mutfak desteğini açıklıyor.

Üçüncü parametre New York’taki Zarrab davası. Zarrab ilk tutuklandığı zaman başlatılan anti-Amerikan ve anti-emperyalist kampanyanın birden kesilmesi, durumun vahametini gösteriyor. Dosyada neler olduğu ve nerelere uzanacağı konusunda en açık bilgi ve fikir sahibi iktidar olmalı. Zarrab’ın avukatının “17/25 Aralık’ı karıştırmayın” talebi, temel korkunun Türkiye’de görülemeyen davanın “yolsuzluk davası” olarak davul-zurna eşliğinde uluslararası sahnede karara bağlanacağını gösteriyor.

Dördüncü parametre, Hanefi Avcı’nın hafifçe araladığı kapıdan görünen, devlet içindeki çetelerin çöreklendiği alanın ürküntü veren görüntüsü. Bugün yasalara aykırı bir hiyerarşi ve örgütlenme yapısına sahip, buna karşılık kamu yetkisi kullanan kaç çete devletin içinde iş görüyor? Ergenekon kendini tepeden tırnağa restore ediyor, eskisinden daha büyük imkânlara ve araçlara sahip oluyor. Ya diğerleri?

Beşinci parametre ise hukuk ve demokrasi içinde çözüm arayanların gözünü diktiği MHP’deki liderlik yarışı. Başkanlık sistemi başka herhangi bir sebepten değil, halk desteği olmadığı için hayat bulamıyor. İktidarın geniş halk kitleleri ile teması sağlayan ana kadro istiskal edildi, çelik çekirdek profesyonellerin ve bürokratların tekelinde. Saray’ın arkasındaki mevcut halk desteği artık örgütlü, mobilize ve kararlı bir destek değil. Güçlü bir karşı dalga, bu desteği kolaylıkla dağıtabilir. MHP’nin iktidara alternatif olma iddiası, tek başına domino taşı gibi iktidarın kalelerini seri bir reaksiyonla yerle bir edebilir. Sandığı beklemeye gerek yok, iddianın kendisi bile kurt yılgını olmuş muhalif kesimleri ayağa kaldırabilir, taze kan pompalayabilir.

İnşaat sektörü, Türkiye-Rusya ilişkileri, Zarrab davası, devlet içinde çeteler ve MHP’deki arayış, varacağımız yeri bu beş parametreyi takip ederek adım adım kestirebilirsiniz. Dikkat ederseniz PKK teröründen bahsetmedim, çünkü terörle mücadele artık iktidar denkleminin parçası değil.