Magazin

Muhterem Nur: Müslüm olmadan kendimi yarım hissediyorum, ruhumu onunla aldatıyorum

"Kocaları öldükten sonra evlenen kadınları hiç anlayamıyorum. Nasıl yapıyorlar?"

13 Ekim 2018 14:01

Müslüm Gürses'in hayat arkadaşı, sahnenin ve sinemanın eski yıldızlarından Muhterem Nur, "Kendimi yarım hissediyorum. Onun gibi muhteşem bir insanla rüyalarımda bile göremeyeceğim kadar mutlu bir hayat sürdüm ama şimdi burada, bu çukurun içinde yatıyor. Onu çok seviyorum" dedi. Müslüm Gürses'le evlendikten sonra aşık olduğunu söyleyen Muhterem Nur, kendisini çok özlediğini ifade ederek, "Her an kapıyı açıp içeri girecek gibi. Ruhumu onunla aldatıyorum" diye konuştu.

"Allahım, keşke onu tamamen alacağına başka bir kadını sevip ona gitseydi, içim bu kadar yanmazdı" diyen Muhteren Nur, "Kocaları öldükten sonra evlenen kadınları hiç anlayamıyorum. Nasıl yapıyorlar?" diye sordu.

Posta'dan Oya Çınar'ın sorularını yanıtlayan Muhterem Nur'un açıklamaları şöyle:

"Kendimi yarım hissediyorum. Onun gibi muhteşem bir insanla rüyalarımda bile göremeyeceğim kadar mutlu bir hayat sürdüm ama şimdi burada, bu çukurun içinde yatıyor. Onu çok seviyorum. Müslüm bedenen öldü ama benim içimde hâlâ yaşıyor. Kocaları öldükten sonra evlenen kadınları hiç anlayamıyorum. Nasıl yapıyorlar? Bazen diyorum ki; Allahım, keşke onu tamamen alacağına başka bir kadını sevip ona gitseydi, içim bu kadar yanmazdı.

Hiç değilse hayatta olurdu. Onu görebilirdim. Bu kadar acı çekmezdim belki. Çünkü Müslüm en güzel zamanlarımızda gitti. Tam bütün zorlukları aştık, artık hayatın sefasını süreceğiz derken gitti. Evimizden gülerek çıktı, hastaneye gülerek girdik ve dört ay içinde kayboldu, buharlaştı gitti. Tek tesellim herkesin hayran olduğu o adamla yıllarımı geçirmiş olmam. Kimsenin ulaşamadığı adamın karısı oldum. Ve ölünce yanına gömüleceğim.

Müslüm’süz bir hayat daha korkutucu. Ben ölümden korkmam. Düşünmedim de değil. Günahtan korkmasam intihar ederim. Burada, şu gördüğünüz çiçeklerin altında onunla uyurum. Yalnızlığım, onsuzluğum daha kötü. O benim en değerli varlığımdı...

Keşke onu hastaneye götürmeseydim de evde, yanımda ölseydi. Mezarına gelince, “Madem gidecektin, beni neden yanına almadın?” diyorum her seferinde. Sanki beni duyuyor, görüyor gibi... Yanına gelirken muhakkak süsleniyorum. “Bizi ancak ölüm ayırır” diyorduk. Öyle de oldu. Ama hep kalbimde. Evim yine onun evi. Her an kapıyı açıp içeri girecek gibi. Ruhumu onunla aldatıyorum. Bazen rüyalarımda görüyorum, fotoğraflarıyla konuşuyorum. Sonra takdiriilahi deyip kavuşacağımız günü bekliyorum. Ne yapayım...

Sahne aldığımız gün ben ‘Bir Garip Yolcuyum Hayat Yolunda’ şarkısını okudum. Meğer kadrodan başka bir hanımefendi o şarkıyı çok seviyormuş. Gitmiş Müslüm’e “Bir daha bu şarkıyı okumasın, ben okuyacağım” demiş. Müslüm de geldi bana “Bu şarkıyı bir daha okuma” dedi. “Seni ne alakadar eder? dedim. “Okumayacaksın diyorum lan!” deyip yüzüme bir tokat indirdi. Ama nasıl bir tokat, tedavi görmeme rağmen hala sol kulağım ağır duyar. Onurum kırılmıştı. Özür dilemesini istedim ama herkes, “Muhterem Hanım, o kimseden özür dilemez” diyordu.

Ertesi gün odama çıkarken onun odasının kapısının açık olduğunu gördüm. Bağlamayla ‘Urfa’nın Etrafı Dumanlı Dağlar’ türküsünü okuyordu. Açık kapıya vurdum. Kafasını kaldırmadan “Gir içeri” dedi. Girdim ama bir yandan da korkuyorum. Kapıyı kapatmadım ki yine bağırırsa kaçarım diye. Türküsünü bitirdi, bağlamasını bıraktı. “Dün akşam sizi kırdım, özür dilerim” dedi. Şaşırdım, hiç beklemiyordum. Koşarak aşağı indim, “Özür diledi” diye bağırıyorum... Herkes hayretler içinde. Meğer zaten çocukluktan bana zaafı varmış.

Ben Müslüm’e karı koca olduktan sonra aşık oldum. Tanıştığımızda o 24, ben 35 yaşındaydım. Ama liseli gençler gibi el ele, kol kola parklarda gezerdik. Evlenmek aklımdan hiç geçmiyordu.

Bir gün yeğenim, “Hala, artık Müslüm Abi’yle evlenir misin?” dedi. “Nereden çıkıyor bu laflar?” dedim. “Okulda gazeteyi okumuşlar, herkes bana bunu soruyor” deyince anladım ki nikâhsız yaşamamız onları incitiyor. O gün karar verdim, eve gittim. Müslüm’ün elinde çay bardağı ve sigarası vardı. Korka korka yanına yaklaşıp “Müslüm, benimle evlenir misin?” dedim. Hiç kafasını kaldırmadı. Önüne bakıyordu. Birden “Neden olmasın?” dedi.

O kadar memnun oldum ki anlatamam. Hemen işlemleri başlattık. Bir hafta içinde evlendik. Evlendikten sonra başka bir bağ oldu. Ben Müslüm’e evlendikten sonra aşık oldum.

'Müslüm' umduğumun da üstünde bir film oldu. Hatta fanları için özel gösterim yapıldı. Hepsi bayılmış filme. O gün bugündür telefonlarım susmuyor. Bu kadar güzel olacağını ben de tahmin etmemiştim. Tamamen sıfırdan bir senaryo yazıldı. Sevgili Hakan Günday ve Gürhan Özçiftçi kaleme aldı senaryoyu. Kendileri kitaptan bağımsız olarak araştırmalar yaptılar, benden de yardım aldılar. ‘Üstüne kuş kondurmak’ deriz ya, hakikaten kuş kondurmuşlar. Ellerine sağlık. Zerrin Hanım’ın oyunculuğunu zaten çok beğenirdim ama resmen benim içime girmiş. Kendimi gördüm onda. Timuçin Bey’e de bayıldım. Müslüm Gürses fanları, gösterimin sonunda Timuçin Esen sahneye çıkınca sanki Müslüm çıkmış gibi ayakta alkışlamışlar."