Söyleşi

Muhtarları Sur'u anlatıyor: Arayıp mama isteyenler var, bir şey yapamadığımız için utanıyoruz!

Sur’un nüfusu 500 bin iken, şu an hayalet kent

03 Şubat 2016 00:53

Hendekler, sokağa çıkma yasakları, çatışmalar ve ölümlerle bir süredir Türkiye’nin gündeminden çıkmayan Diyarbakır’ın Sur İlçesi, tarihinin en ağır tahribatını yaşıyor.

Sur’da daha önce 5 kez ilan edilen kısa süreli sokağa çıkma yasağı, son olarak 2 Aralık’ta uygulamaya konuldu. Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaşmahallelerindeki yasaklı yerlere, 27 Ocak’taAbdaldede, Alipaşa, Lalebey, Süleyman Nazif ve Ziya Gökalp mahalleleri ile Melikahmet Caddesi de eklendi.

64’ncü gününe girilen yasaklar boyunca ilçeden silah sesleri hiç eksilmedi. Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde tankların kullanıldığı ilk yer yine Sur ilçesi oldu. Her gün ölüm haberlerinin geldiği Sur’daki birçok tarihi yapı da zarar gördü. Kurşunlu Cami ve Paşa Hamamı yandı, Hacı Halit Cami minaresi yıkıldı, 4 Ayaklı Minare zarar gördü.


Sur’un nüfusu eriyor
 

Resmi rakamlara göre 2014’te 121 bin 750 olan nüfusu 2015’te 117 bin 698’e düşen Sur, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle insansızlaşıyor.

T24 olarak Sur’daki son durumu, 27 Ocak’ta sokağa çıkma yasağının getirildiği Alipaşa Mahallesi Muhtarı Behzat Sular, Ziya Gökalp Mahallesi Muhtarı Muhsin Sanay ve yasaklı olmamasına rağmen yoğun göç veren İskenderpaşa Mahallesi Muhtarı Ali Ürün’e sorduk. Sur’daki bir kahvehanede muhtarlara yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Sokağa çıkma yasağı kararı alındıktan sonra neler yaşandı mahallenizde?

Muhsin SanayMuhsin Sanay: 26 Ocak gecesine kadar mahallemizde hiçbir şey yoktu. Sabah uyandığımızda aynı gecede 5 mahallede hendeklerin kazılmış olduğunu gördük. Halk tabi tedirgin oldu. Perdelerini çekip evlerine kapandılar. Ne zaman ki yasak kararı (27 Ocak) alındı vatandaşlar da evlerinden çıkmaya başladı. Mahallemizin yüzde 60’ı evlerini terk etti. Eşyalarını taşıyabilen Sur’un dışına göç etti. Kalanlar ise ne olursa olsun yaklaşımı ile mahalleden çıkmadı. 28 sokak, 786 hane ve 6 bin nüfuslu bir mahalle Ziya Gökalp. Yasak kararı getirilmeden önce de fiilen yasaklı bir mahalleydik. Mahallemize kontrollü olarak girip çıkabiliyorduk.

Behzat Sular: Mahallemiz Alipaşa’nın büyük bir bölümü boşaltıldı. Harabeye dönen Sur’un diğer mahallelerindeki görüntüler psikolojik olarak halkı etkilemiş durumda. Hendeklerin kazılması ve yasak kararının getirilmesi ister istemez bir paniğe yol açtı. Çoluk, çocuk Alipaşa’yı terk ettiler. 5 dönemdir muhtarlık yapıyorum, böylesi trajediye ilk kez tanık oluyorum. Çok üzülüyoruz yaşanılanlara. Herkes akrabalarına sığınmış durumda. Bir evde 3-4 aile, 15-20 kişi kalıyor. Devlet göç edenlere 500 TL kira yardımı yapıyor. Oysa Diyarbakır’ın en oturulmaz evi için kiralar 700-800 TL’ye yükselmiş durumda.

Sokağa çıkma yasakları, fırsatçılık da yaratmış anlaşılan…

Muhsin Sanay: Maalesef. Yasaklarla birlikte ben de Cezaevi semtine taşındım. 4 odalı bir evde 24 kişi kalıyoruz. 300 TL olan bir daire ki bu evler sobalı, şu an 700 TL’ye kiraya veriliyor. Emlakçılar 1 kira peşinat alıp cebe atıyor.

Behzat SularBehzat Sular: Daha önce Sur’dan Bayramoğlu semtine 50 TL’ye yük taşımacılığı yapan pikaplar şu an 250 TL istiyor. Bu fırsatçılıktır. Ahlaki ve insani değildir. Biz sokakta kalmışız, bunların fırsatçılığına bak. Gerçekten utanmalılar.

Ali Ürün: Bu fırsatçı pikapçılar oluştu diye yoksul mahalleli eşyalarını sırtlayıp Sur’un dışına taşıyor. Halkımızın ayıbı, başka da bir şey söylemeyeyim.

Hendek kazanlarla diyaloğunuz oldu mu hiç?

Muhsin Sanay: Bizzat ben yanlarına gittim. Yüzleri maskeli, ellerinde silah ve roketler bulunan kişilerle görüştüm. Muhtarlık binama gidip bari mührümü alayım dedim. İzin vermediler, mahalleden gitmeyin biz sizi koruruz dediler. Çatışmalar başlayınca halkın buradan çıkmasını istediler.

Göç eden halk nerede kalıyor? Sizi arayan oluyor mu?

Muhsin Sanay: Cep telefonuyla arıyorlar.“Dışarıda kalmışız, nereye gidelim? Perişan durumdayız yardım et muhtar” diyenler var. Mahallede kalıp da “elektrik, su, ekmek yok” diyenler var. Geçen gün ekmek alıp götürdüm mahalleye.

Behzat Salar: Birçok kişinin nereye gittiğini bilmiyoruz. Ancak yoksul bir mahalledeyiz. Alipaşalıların birçoğu Sur’un dışındaki akrabalarına yerleşmiş durumda. Beni de telefon arayanlar var. Bebek maması ve çocuk bezi istiyorlar.

Yardımcı olabiliyor musunuz?

Muhsin Sanay: İçimiz parçalanıyor. Hiçbir şey yapamamanın eksikliğini yaşıyoruz. Bir haftadır uyuyamıyoruz.

Behzat Salar: Mahalle muhtarıyız. Halkımızın gözü bizde. İçimiz kan ağlıyor…

 Göç eden ailelere kimler yardım yapıyor?

Behzat Salar: Valilik vasıtasıyla otellere yerleştirilen aileler var. Şu an bize yardım eden yok. Daha önce yasak kararının 6 mahalleye kaymakamlık tarafından aile başına kira için 500 TL yardım veriliyor. Ancak son 5 mahalleye hiçbir şey yok.

Muhsin Sanay: Kaymakam beye gittik, bize herhangi bir talimat gelmedi diyorlar. Belediye de şu an aile tespiti çalışması yapıyor ancak yardım yok şu an için.

 İskenderpaşa Mahallesi’nde yasak yok ancak yoğun göç var neden?

Ali Ürün: Urfakapı’da polis anons etmiş “evlerinizi boşaltın” diye. Bu anonstan sonra Urfakapı ve Çiftkapı’ya polis yığınak yapınca halktaki panik arttı. Sur’un en büyük ilçesi biziz. 10 bin nüfusumuz var. 400 aile şimdiden göç etmiş durumda. Kaymakam beyi mahalleye davet ettim. Gelmedi, halka göç etmesin diyor ama devlet de göçe çanak tutuyor.

Nasıl?

Ali Ürün: Bakın Melikahmet Caddesi’nde iki trafo patladığını için elektrikler kesik. DEDAŞ’ı da bırakmıyorlar onarsınlar.

Kim?

Ali Ürün: Emniyet. Urfakapı’dan DEDAŞ arıza aracının geçişine izin vermediler. Bu nedenle arıza giderilmedi. Ayrıca su 4 saat veriliyor 4 saat verilmiyor. İki ayı aşkın bir süredir kurşun ve bomba sesleri altında yaşam mücadelesi veren mahalleli, elektrik ve su olmayınca sıranın buraya geldiğini düşündü. Büyük tedirginlik var. Devlet göçe teşvik ediyor, polisi de buraya diktiği için millet korktu, işte “aşağı mahalle gibi olacak” diyor ve göç ediyor.

Son olarak Kürt siyasetine, hükümete, muhtarları Beyazsaray’da ağırlayan Cumhurbaşkanı’na bir çağrınız var mı?

Muhsin Sanay: Buzdolabına kaldırıldığı söylenen çözüm sürecine geri dönülsün istiyoruz. Her iki taraf da daha fazla kan dökülmeden müzakere masasına dönmelidir.

Behzat Salar: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sur’un muhtarlarını da dinlemelidir. Siyasetçi değiliz, ancak bizi de halkın seçtiği unutulmamalıdır. Bizi dinlemiş olsaydı ona Sur halkının ‘çözüm masasına geri dönün’ talebini aktarırdık.