Gündem

Merkez Bankası: Munzam karşılıkların TL kısmına faiz ödenebilir

TCMB: Mevcut belirsizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır

25 Mart 2014 18:16

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı tutanaklarında, Kurul'un para politikasının normalleşme sürecinde munzam (zorunlu) karşılıkların Türk Lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi konusunun değerlendirildiği bildirildi.

Kurul'un, 18 Mart tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 25 Mart 2014 tarihli toplantı tutanaklarına göre, Kurul'un son dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı seyrini korumasına rağmen, tüketim ve yatırım eğiliminde göreli bir zayıflama olduğuna dikkati çektiği belirtilerek, Kurul üyelerinin, talep göstergelerindeki zayıflamanın henüz iktisadi faaliyete belirgin olarak yansımadığını ifade ettiği belirtildi.

Bununla birlikte, Enflasyon Raporu'nda yer alan risk senaryolarında belirtildiği gibi, yaşanan belirsizliklerin ve risk primindeki artışın uzun süreli olması durumunda ekonomide güven ve bilanço kanalı üzerinden ciddi bir yavaşlama gözlenme olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğinin vurgulandığı ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu riskin gerçekleşmesi halinde, Merkez Bankası'nın elindeki araçları dengeleyici yönde değerlendirebileceği hatırlatılmıştır. Bu çerçevede, gerekmesi halinde zorunlu karşılıklar, rezerv opsiyon mekanizması (ROM) ve likidite politikası gibi araçların kullanılabileceği ifade edilmiştir. Kurul, para politikasının normalleşme sürecinde zorunlu karşılıkların Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi konusunu da bu çerçevede değerlendirmiştir.

Bu aşamada olmasa da gerekli görülmesi halinde ileri bir tarihte böyle bir düzenlemenin gündeme alınabileceği belirtilmiştir. Zorunlu karşılıklara kısmi faiz ödenmesinin aynı zamanda ROM üzerindeki etkileri farklı açılardan değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, zorunlu karşılıklara kısmi faiz ödenmesi ile ilgili olarak ilerde yapılabilecek bir düzenlemenin ölçülü ve sınırlı tutulmasının uygun bir yaklaşım olabileceği ifade edilmiştir."

Raporda, "Mevcut belirsizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır" denildi.

Kurul'un 18 Mart 2014 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 25 Mart 2014 tarihli toplantı tutanaklarında, şubat ayında tüketici fiyatlarının aylık bazda yüzde 0,43 oranında arttığı ve yıllık enflasyonun 0,14 puanlık yükselişle yüzde 7,89 olduğu anımsatıldı.

Raporda; Türk lirasındaki (TL) değer kaybının yansımalarıyla, temel enflasyon göstergelerinde belirgin bir yükseliş gözlendiği belirtilirken, gıda fiyatlarındaki olumsuz seyir ve döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak, enflasyon göstergelerinin gelecek dönemde de yüksek seyredeceğinin tahmin edildiği kaydedildi.

Gıda grubunda yıllık enflasyonun 0,83 puan azalarak yüzde 10,05'e gerilediği aktarılan tutanaklarda, şu ifadelere yer verildi:

"Şubat ayında işlenmemiş gıda fiyatları, sebze fiyatlarına bağlı olarak azalmıştır. Ancak, taze meyve-sebze dışı işlenmemiş gıda fiyatlarındaki olumsuz görünüm sürmüş ve bu grubun yıllık artış oranı yüzde 24,21 olmuştur. İşlenmiş gıda fiyatları başta ekmek-tahıl olmakla birlikte, genele yansıyan artışlara bağlı olarak aylık bazda yüzde 1,65 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu ise yüzde 9,42'ye çıkmıştır. Öte yandan, son dönemde çeşitli bölgelerde yağışların mevsimsel ortalamaların altında seyretmesi gıda fiyatlarına dair yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Şubat ayında hizmet grubu fiyatları aylık bazda yüzde 0,77 oranında artarken grup yıllık enflasyonu 0,38 puanlık yükselişle yüzde 8,34 olmuştur. Böylelikle hizmet grubu enflasyonu 2009 yılının ilk çeyreğinden bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler hizmet grubu enflasyonunun ana eğilimindeki yukarı yönlü seyrin bu dönemde de sürdüğüne işaret etmektedir"

Raporda, temel mal grubunda yıllık enflasyonun şubatta 1,28 puanlık belirgin bir artışla yüzde 8,39'a yükseldiği vurgulanırken, bu gelişmede, başta otomobil olmak üzere TL'deki değer kaybıyla yükselen dayanıklı tüketim malları fiyatlarının belirleyici olduğuna işaret edildi.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerin, temel mal grubu enflasyonunda ocak ayına göre daha yüksek bir artışa işaret ettiği dile getirilen tutanaklarda, benzer bir görünümün temel enflasyon göstergelerinde de kaydedildiği, bu gelişmeler çerçevesinde ise gelecek aylarda baz etkisinin de katkısıyla enflasyondaki yükselişin sürebileceğinin tahmin edildiği ifade edildi.

 

'Tüketici kredilerinin büyüme hızları yavaşlıyor'

 

Raporda, sanayi üretiminin ocakta, aralık ayına göre belirgin bir artış gösterdiği hatırlatılarak, bu artışta aralık ayındaki zayıf görünümün telafisi ile dış talepteki göreli canlanmanın desteğiyle artan ihracat siparişlerinin ve ihracat beklentilerindeki iyileşmenin yansımalarının görüldüğü belirtildi.

Bir önceki çeyrek ortalaması ile karşılaştırıldığında, ocak ayı üretim seviyesinin daha da güçlü bir görünüm çizdiği aktarılan tutanaklarda, ancak iç talepteki zayıflamanın iktisadi faaliyete yansıması ile bu görünümün gelecek dönemde daha ılımlıya dönmesinin beklendiği vurgulandı.

Raporda, son aylarda yurt dışı ve yurt içi kaynaklı belirsizlikler ve buna bağlı olarak risk primi ve döviz kurundaki artışların tüketici güveninde belirgin bir düşüşe yol açtığı dile getirilirken, şunlar kaydedildi:

"Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle tüketici kredilerinin büyüme hızları yavaşlamaktadır. Mevcut veriler beyaz eşya ve otomobil satışlarında da son dönemde belirgin bir düşüş olduğuna işaret etmektedir. Bu doğrultuda ocak ayında dayanıklı tüketim mallarının ithalat ve üretiminde bir önceki aya ve çeyreğe göre belirgin bir gerileme kaydedilmiştir. 2013 yılı içerisinde olumlu bir seyir izleyen yatırım talebi de son dönem gelişmeleri ile birlikte ivme kaybetmiştir. Sabit sermaye yatırım beklentisi 2010 yılından beri en düşük seviyesine inerken, yatırımların ana eğilimine ilişkin göstergelerden taşıt hariç sermaye malları üretimi ocak ayında bir önceki aya kıyasla yüksek oranlı gerileme göstermiştir. Benzer şekilde, ticari araç satışlarında da bir yavaşlama söz konusudur."

Tutanaklarda, son dönem verilerinin, ihracat büyüme eğiliminin 2014 yılı ilk çeyreğinde de korunduğunu gösterdiği belirtilerek, ihracat miktar endeksinin ocak ayında hem bir önceki aya hem de bir önceki çeyrek ortalamasına göre artış kaydettiği anımsatıldı.

Son dönemde anket göstergelerinin işaret ettiği küresel ölçekteki toparlanma, dünya ithalat talebindeki canlanma ve TL'deki değer kaybının etkileriyle, gelecek dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı yapmasının beklendiği ifade edilen raporda, "Özetle, son dönemde açıklanan veriler nihai yurt içi talebin ivme kaybedeceğini; ihracatın ise bu yavaşlamanın büyüme üzerindeki etkilerini sınırlayacağını göstermektedir. Kurul bu gelişmeler sonucunda dengelenme sürecinin devam edeceğini ve 2014 yılında cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin etmektedir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2013 yılının aralık döneminde bir önceki döneme göre azalmıştır. Bu dönemde, işsizlik oranlarının gerilemesi tarım dışı istihdamda meydana gelen güçlü artıştan kaynaklanmıştır. İstihdam asıl olarak hizmetler ve inşaat sektörlerinde artış göstermiştir. Sanayi sektörü istihdamı ise sınırlı bir oranda artmış ve görece zayıf görünümünü sürdürmüştür" denildi.

 

'Haziran ayına kadar enflasyon yükselebilir' 

 

Tutanaklarda, Kurul'un enflasyona ilişkin yukarı yönlü risklerin önemini koruduğu değerlendirmesine değinilerek, döviz kuru hareketlerinin gecikmeli yansımalarının özellikle temel mallar kanalıyla çekirdek enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ettiği belirtildi.

Hizmet fiyatlarının yıllık artış oranı ve fiyatlama davranışlarına dair diğer göstergeler de enflasyonun ana eğiliminin hedefin belirgin olarak üzerinde seyrettiğine işaret ettiği kaydedilen raporda, ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırmanın enflasyona dair yukarı yönlü risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırladığı aktarıldı.

Bununla birlikte, parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkisinin belirli bir gecikmeyle gözlenebileceği değerlendirildiğinde, baz etkisinin de katkısıyla haziran ayına kadar enflasyondaki yükselişin devam edebileceği tahminine yer verilen tutanaklarda, bu süreçte enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının yakından izleneceği ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği vurgulandı.

Raporda, sıkı para politikası duruşunun, alınan makro ihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle, kredi büyüme hızlarının yavaşlamaya devam ettiğine işaret edilerek, "Kurul, kredi büyümesinde gözlenen yavaşlamanın daha çok tüketici kredileri ve kredi kartlarından kaynaklandığı, Türk lirası cinsi ticari kredilerdeki artışın gücünü koruduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Yılın ilk çeyreğinde finansal koşullarda gözlenen kayda değer sıkılaşma kredi büyüme hızında yavaşlama eğiliminin süreceğine işaret etmektedir. Kurul üyeleri, önümüzdeki dönemde kredi piyasasında arz ve talep yönlü unsurların yakından takip edilmesinin faydalı olacağını değerlendirmiştir" değerlendirmelerine yer verildi.

2014 yılı ilk çeyreğine dair açıklanan verilerin de kredi gelişmeleri ile uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebinde ivme kaybına işaret ettiği belirtilen raporda, net ihracatın ise dış talepteki toparlanmanın katkısıyla büyümeye olumlu katkı yapmasının beklendiği dile getirildi.

Tutanaklarda, Kurul'un, talep bileşenlerinin mevcut görünümü altında 2014 yılında toplam talep koşullarının enflasyon baskılarını sınırlayacağını ve cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin ettiği aktarılarak, maliye politikası ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği ifade edildi.

Para politikası duruşu oluşturulurken, gelecek dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artışın gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı bildirilen tutanaklarda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Mevcut belirsizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır."

 

Merkez'in sitesi çöktü

 

Öte yandan, Merkez Bankası 'nın www.tcmb.gov.tr uzantılı sitesine erişim yaklaşık 2 saat süreyle sağlanamadı. Siteye erişim iki önemli verinin açıklanacağı 14:30 civarında kesildi. Merkez Bankası'nın saat 14:30'da açıklaması gereken Kapasite Kullanım Oranı ve Reel Kesim Güven Endeksi rakamları sitenin tekrar kullanıma açılmasının ardından 16:30'da yayınlandı.

 

Munzam (zorunlu) karşılık nedir?

 

Munzam karşılık (reserve requirement), bankaların topladıkları mevduatların merkez bankasındaki hesaplarında tutmak zorunda oldukları kısmına denir.
 
Her banka, topladığı mevduatın bir kısmını merkez bankasında tutmak zorundadır. Önceleri iflas riskine karşı az da olsa koruma sağlanması amacıyla çıkarılan bu kural, günümüzde daha çok bir piyasa likiditesi kontrol aracı olarak kullanılmaktadır. Bankaların merkez bankasına yatıracakları munzam karşılıklar, merkez bankasının açıkladığı "munzam karşılık oranı"'na göre belirlenir. Bu oran arttığında piyasada likidite azalır(çünkü daha çok para merkez bankasında durur), oran azaldığında piyasada likidite artar.