Gündem

Mehveş Evin: Lice'de ne değişti?

'Barış sürecinin devam etmesini, siyasi liderlerin çıkarlar için bir pazarlıktan ibaret kalmamasını istiyenler, önce Lice’nin yakın tarihte neler yaşadığına bakmalı'

09 Haziran 2014 14:52

Mehveş Evin

Milliyet (9 Haziran2014)

Günlerdir Lice’de yükselen tansiyonun sonu şimdilik- “en az iki ölü, çok sayıda yaralı“ oldu. İki haftadır kalekol yapımına direnenler, medyada PKK’lı ve terörist olarak gösterildi.
Oysa bölgeye giden nadir İstanbullu gazetecilerden Murat Sabuncu, T24’te şöyle yazıyordu:

“Lice’de ne şehir merkezinde ne askerle halkın karşı karşıya olduğu alanda silahlı bir tek kişi görmedim. Tam aksine en önde başları beyaz tülbentli kadınlar, birkaç genç kız, yaşlılar gördüm. Ben oradayken askerin açtığı uyarı atışından kaçarken elini, kolunu sıyıran, acemice kendini korumaya çalışan kişilere rastladım.”

Kusura bakmayın, bu saatten sonra devletin “teröristler askere saldırdı” söylemine de medyanın eski reflekslerine sarılmasına da karınlar tok! Gezi’den sonra, haberlerin nasıl manipüle edildiğini çok daha geniş kitleler artık kavramış olmalı.

 

"Roboskililer de 'kaçakçı'ydı!"

 

Sabuncu’nun belirttiğine göre, Lice’deki tek otorite, hükümetin görüşme yürüttüğü BDP temsilcileri... Ancak oturduğu yerden sallamaya alışık zatlar, Kürtlerin öldürülmesini meşru kılmak için hemen tuhaf nedenler üretti. Tıpkı Roboski’de bombalananların “kaçakçı” olması nedeniyle öldürülmeyi hak ettiğini iddia edenler gibi:

“Lice’deki çatışmanın nedeni, uyuşturucu ticareti... Barış sürecini bozmak isteyenler” deniyor.

“Gezi’de fuhuş yaptılar, camiye ayakkabıyla girdiler, başörtülü bacımıza saldırdılar, vs” söyleminin bir başka versiyonu olduğunu anlamak için 1 dakika düşünmek yeter sanırım!
Kaldı ki barış sürecindeki en gönüllü taraf, hâlâ Kürtler. Sırf bu nedenle Gezi’ye “yeterince” destek vermediler diye kıyasıya eleştirildiler.

 

'Çifte standart'

 

Medeni Yıldırım, geçen yıl Gezi protestoları sırasında Lice’deki kalekol yapımını protesto ettiği için kurşunlanarak öldürüldü. Gezi olmasaydı, çoğumuz adını bile duymayacak, muhtemelen “askeri provoke etti, vuruldu“ diye olay kapatılacaktı. Daha evvel defalarca yapıldığı gibi...

21 yıl önce, Özgür Gündem’in manşeti sadece bir örnek: “Lice’de 150 genç kayıp. Yüzlerce ev ve işyeri tahrip edildi. Ölü ve yaralı sayısı belirsiz.” O günlerin sorumluları hâlâ ortaya çıkarılmadı, yargılanmadı. Bu insanlardan her yapılana itaat etmesini, devlete güvenmesini mi bekliyorsunuz?

Batı’da yaşayanlar TOMA, çevik kuvvet, akrep vs gördüğünde nasıl Ali İsmail’i, Berkin’i ve daha onlarcasını hatırlayıp irkiliyorsa... Kürtler de yıllarca süren savaşın simgesi olan kalekollara nasıl tepki göstermesin?

Barış sürecinin devam etmesini, siyasi liderlerin çıkarlar için bir pazarlıktan ibaret kalmamasını istiyorsak, önce Lice’nin yakın tarihte neler yaşadığını ve bugün neden kalekol istemediklerini anlamaya çalışmakla başlayalım.

 

'Kalekol neden istenmiyor?'

 

Türkiye Barış Meclisi’nin Lice’deki Abalı (Korxa) kalekolu raporunda, “Güvenlik gerekçesiyle yapılan karakol/kalekollar bölge halkının özlem duyduğu barış sürecini değil, savaş politikasını hatırlattığı” vurgulanıyor. Tamamı için: http://www.turkiyebarismeclisi.com/    aciklamalar/korxsa-abali-kalekol-raporu/189)

 

'Gezi zekalı iltifattır'

 

* Birgün gazetesi, Başbakan Erdoğan’ın 3. Havalimanının açılışında defalarca “Gezi zekalılar” demesini hakaret olarak değerlendirmiş.

* Evet, Başbakan bu tabiri hakaret olarak kullanıyor. Ama Geziciler, çapulcular veya marjinaller, “gezi zekalı” denmesinden rahatsızlık duymaz, bilakis memnuniyet duyar!