Politika

Mehmet Altan: Meğerse AKP iktidarı kendi İttihat Terakki'si için hazırlık yapıyormuş

"İster üniformalı olsun, ister siyasal İslam kıyafetli olsun her türlü İttihat Terakki’ye karşı çıkacağız"

15 Şubat 2016 10:10

Mehmet Altan*

Yedi-sekiz yıl önce çok umutlanmıştık…

Balyoz ve Ergenekon davalarıyla ‘askeri vesayet’ bitecek ve AB standartlarında gerçek bir demokrasiye geçeceğiz sanıyorduk.

İttihat Terakki zihniyetinin artık bu ülkede son bulacağını umuyorduk.

Meğerse İttihat Terakki bitmiyor, sadece yönetim kadrosu değişiyormuş…

Üniformalıların yerini siyasal İslamcılar alıyormuş.

AKP iktidarı kendi İttihat Terakki’si için hazırlık yapıyormuş.

Yöneticileri değişse de İttihat Terakki dimdik ayaktaymış.

***
AKP, siyasal İslamcı İttihat Terakki’yi yeni bir hortlak gibi toplumun üstüne salarken yeni müttefikler de edindi.

17-25 faş olunca, eski Ergenekoncu’larla, Balyoz’cularla hemhal olmakla kalmadı, yüzlerce bilim adamını öldürüp kanında duş yapacağını açıklamaktan ürkmeyen mafyayı da koluna taktı.

Ekibini tamamladı.

***
Gene İttihat ve Terakki’ye geri döndük.

Kimi benzerlikler, özellikle medyaya yönelik olanlar, iyice görülsün diye, hafızaları hızlıca bir tazelemek isterim.

24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) doğrudan iktidara gelmedi; Hüseyin Hilmi Paşa, İbrahim Hakkı Paşa ve Sait Paşa gibi saygın kişiliklere kurdurulan hükümetleri dışarıdan kontrol etmeyi tercih etti.

Şubat 1909’da Osmanlı tarihinde ilk kez bir hükümet, Meclis’te İTC grubunun verdiği güvensizlik oyuyla düşürüldü.

Cemiyetin 1908, 1909, 1910 ve 1911’deki ilk dört kongresi Selanik’te gizli olarak yapılmış ve Merkez Komite üyeleri kamuya açıklanmamıştı.
Gizli bir cemiyetin siyasi sorumluluk taşımadan sahip olduğu iktidar, 1909 başlarından itibaren sert eleştirilerle karşılaştı.

‘Rical-i gayb’ (görünmez kişiler) deyimi siyasi hiciv diline girdi.

***
Nisan 1909’da Cemiyet’e muhalif bir gazeteci Galata Köprüsü üzerinde kimliği belirsiz bir kişi tarafından öldürüldü.

Daha sonra, İTC iktidarına karşı ‘31 Mart Vakası’ olarak bilinen ayaklanma başladı.

Kimi iddialara göre de tamamıyla düzmece olan bu ayaklanma Selanik’ten gelen ordu birlikleri tarafından bastırıldı.

Cemiyet eskisinden daha güçlü bir şekilde iktidara yerleşti.

***
Şubat 1912’de yapılan ve ‘Sopalı Seçim’ olarak anılan seçimi, hemen her yerde İTC adayları kazansa da 16 Temmuz 1912’de, Halaskar Zabitan Grubu’nun muhtırası üzerine Sait Paşa başkanlığındaki İTC kabinesi istifa etmek zorunda kaldı.

23 Ocak 1913’teki Babıali Baskını’nda o sırada binbaşı rütbesinde olan Enver Bey öncülüğünde silahlı bir grubun Babıali’yi basıp, Harbiye Nazırını öldürüp sadrazamın kafasına silah dayayarak hükümeti istifaya zorlaması ile İttihat Terakki iktidarı yeniden ele geçirdi.

***
İktidarı ele geçirdikten sonra da Cemiyet, kendi hükümetini kurmaktansa, saygın bir asker olan Mahmut Şevket Paşa’yı sadrazamlığa getirmeyi seçti.

Ancak 11 Haziran 1913’te Mahmut Şevket Paşa’nın da karanlık bir suikasta kurban gitmesi üzerine, Sait Halim Paşa sadrazamlığında bir diktatörlük yönetimi kuruldu.

Aralarında muhalif siyasi liderlerin bulunduğu 24 kişi, Mahmut Şevket Paşa suikastıyla ilgili görülerek idama mahkûm edildi. Osmanlı Devleti’nde 1820’lerden bu yana infaz edilen ilk siyasi idamlardı bunlar.

İTC yönetiminin muhalifleri arasında bulunan, çoğu yazar, gazeteci ve milletvekili 250 dolayında insan Sinop’a sürgün edildi.

Tüm muhalif gazeteler kapatıldı.

***
1908’de İttihat Terakki’nin öncülüğünde gerçekleşen 2. Meşrutiyet büyük bir özgürlük havası getirmişti, çok kısa bir zaman sonra bu hava dağıldı, yerine İttihat Terakki iktidarıyla çok ağır bir baskı geldi.

Bu da AKP’nin ilk ve son yıllarındaki birbirinin tam zıttı uygulamalarıyla sanki aynı.

Ama sonra ne oldu?

Osmanlı paramparça olarak battı, o zulmün siyasi mimarlarının yaşamlarının sonu tam bir trajediye döndü.

***
Bazen kendi kendime soruyorum…

Bu ülkede siyasetçiler hiç mi akıllanmaz?

Hep yönetmeyi zulmetmek olarak mı anlar?

Kendini de memleketi de rezil etmekten hiç mi vazgeçmez?

***
Vazgeçmiyorlar…

Biz de vazgeçemeyeceğiz…

İster üniformalı olsun, ister siyasal İslam kıyafetli olsun her türlü İttihat Terakki’ye karşı çıkacağız.

Bir gün gerçek demokrasiye ulaşana kadar mücadele edeceğiz.


Bu yazı gazete360.com'dan alınmıştır