Ekonomi

Maliye Bakanı'ndan KDV açıklaması

"KDV tüketimi vergilendiren bir vergi olmalıdır, yatırımı üretimi, ihracatı vergilendiren bir vergi olmamalıdır"

15 Nisan 2017 00:57

Maliye Bakanı Naci Ağbal, yatırım, üretim ve ihracat üzerinde yük oluşturan Katma Değer Vergisi (KDV) uygulamalarını kaldırmayı ve KDV'yi olabildiğince tüketimi vergileyen bir sisteme dönüştürmeyi amaçladıklarını belirterek, "Yaz aylarında çalışmaları bir noktaya getireceğiz." dedi. 

Ağbal, KDV Kanunu'nda yapacakları düzenlemeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Katıldığı birçok toplantıda kendisine en çok şikayet edilen kanunun KDV olduğunu anlatan Ağbal, KDV iade mekanizmasının yavaş işlediği noktasında aldıkları şikayetler üzerine süreçleri kolaylaştırdıklarını, vatandaş lehine düzenlemeler yaptıklarını söyledi.

Ağbal, söz konusu çalışmalar sonrasında KDV iade tutarlarının da hızla arttığına işaret ederek, bu yılın ocak ve şubat ayında vergi gelirleri tahsilat oranındaki artışın bütçe hedeflerinin üzerinde olduğunu kaydetti. Ağbal, "Hem vergi indirimleri yaptık hem de KDV iadelerinde kolaylıklar getirdik, ilk iki aylık vergi gelirleri performansı yüzde 12 artış kaydetti. Halbuki bütçede yılbaşında koyduğumuz hedef yüzde 11,3'tü." diye konuştu.

KDV Kanunu ile ilgili oranlardan çok şikayet aldıklarını anlatan Ağbal, şöyle devam etti: 

"Oranlardan çok şikayet alıyoruz. Sistem özellikle yatırım ve üretim tarafından ciddi finansman maliyetleri üretiyor. KDV Kanunu 1985 yılında devreye konulmuş, 2017 yılındayız. KDV konusunda dünyada çok farklı sistemler var. Benim şahsi kanaatim KDV aslında bir tüketim vergisidir. Bu anlamda tüketimi vergilendiren bir vergi olmalıdır, yatırımı üretimi, ihracatı vergilendiren bir vergi olmamalıdır. Bütün bu gelen talepleri şikayetleri masaya yatırdık, kendimize 3 aylık süre verdik, bütün paydaşlara da çağrıda bulunduk. 'KDV kanunuyla ilgili gördüğünüz aksaklıkları, önerilerinizi bize bildirin, beraber çalışalım, 3 ay sonra KDV kanunda bir reform yapalım.' dedik."

Ağbal, bu kapsamda birinci önceliklerinin özellikle yatırım, üretim ve ihracat üzerinde yük oluşturan KDV uygulamalarını kaldırmak ve KDV'yi olabildiğince tüketimi vergileyen bir hale dönüştürmek olduğunu vurguladı. Ağbal, söz konusu çalışmaları yaz aylarında belirli bir noktaya getireceklerini belirterek, "Daha basit, sade, büyük ölçüde tüketimi vergileyen, vatandaşın üzerinde ilave finansman yükü getirmeyen bir KDV sistemini Türkiye'ye kazandıracağız." ifadelerini kullandı.

 

"Kamu yönetiminde çok daha hızlı karar alınacak"

 

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 16 Nisan'da kabul edilmesinden sonra kamu yönetimiyle ilgili önemli yapısal değişiklikler yapacaklarına dikkati çeken Ağbal, şunları kaydetti:

"Vatandaş 'bir işimiz olduğunda bizi ne olur bakanlıklar arasında dolaştırmayın, bir mesele varsa bir bakanlığa gidelim ve orada o mesele çözülsün. 3-5 bakanlığa bizi yollamayın' diyor. Çok doğru bir talep. İş adamlarımızdan bu yönde talepler geliyor. Vatandaş diyelim ki Bayburt’ta bir yatırım yapacak, taşınmaz orada. Onun yazışmaları aylarca sürüyor, taşradan merkeze geliyor, merkezden diğer bakanlıklara soruluyor. Böyle bir noktada yatırımcı aylarca o taşınmazı alabilmek için bekliyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devreye girdikten sonra artık vatandaşın orada ihtiyaç duyduğu taşınmazı doğrudan doğruya verecek bir bürokratik mekanizmayı kuracağız."

Ağbal, mevcut sistemin, bütün meseleleri çok karmaşık, çetrefilli ve farklı mekanizmaları devreye sokarak çözmeye çalıştığını vurgulayarak, bu durumda bazı konuların çözümsüz kaldığını söyledi. Ağbal, "Kamu taşınmazlarının yönetiminde ne kadar zorluklar çektiğimizi hep beraber yaşadık ve gördük. Bunun için kamu yönetimi reformunu son derece önemli ve değerli görüyoruz." dedi.

 

"Uluslararası yatırımlar açısından olumlu beklenti var"

 

15 Temmuz darbe girişiminin makroekonomik göstergelere etkisini de değerlendiren Ağbal, bu girişimin Türkiye ekonomisi üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler yarattığını söyledi. Ağbal, "Darbe girişimi olmasaydı ekonomi 2016'da yüzde 2,9 değil yüzde 5'e yakın büyüyecek, milli gelir 10 bin 700 dolar değil 12 bin dolarlar seviyesinde olacaktı. İşsizlik de yüzde 9'lar düzeyine inecekti.16 Nisan sonrası dönemde büyüme oranları inşallah tekrar eski patikasına dönecek, kurlarda stabilite ve aşağı yönlü bir trendin olması bekleniyor. 16 Nisan sonrası dönemde Türkiye olumlu hikayeleri, geleceğe yönelik pozitif beklentileri olan ve gelişmekte olan ülkeler içinde olumlu yönde ayrışacak bir ülke olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, kredi derecelendirme kuruluşlarının da son dönemde çok kötü bir sınav verdiğini anlatarak, Türkiye ekonomisine ilişkin ortaya konulan karamsar raporların mesnetsiz olduğunun ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

Geçen yılın son çeyreğinde ortaya çıkan büyüme oranlarının bu kuruluşlar için sürpriz olduğunu dile getiren Ağbal, yavaş yavaş Türkiye'yle ilgili büyüme oranları beklentilerinin yukarıya çekilmeye başlandığını kaydetti. Uluslararası reel yatırımcının fırsatlara, imkanlara ve o ülkenin kabiliyetlerine baktığını belirten Ağbal, Türkiye ile ilgili özellikle uluslararası doğrudan yatırımlar bakımında da olumlu bir performans ve beklenti olduğunu bildirdi. 

Ağbal, halk oylamasının ardından, yapısal reformları hızlı şekilde devreye koyacaklarını sözlerine ekledi.