Politika

Kurtulmuş: Yakın dönemde olabilecek en kötü senaryo 600 bin mültecinin Türkiye sınırlarına gelmesidir

"PYD'nin masada yer almasını diplomatik girişimler sonucunda engelledik"

08 Şubat 2016 22:29

Bakanlar Kurulu sonrası Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş mülteciler ve Suriye'de yaşanan çatışmalarla ilgili yaptığı açıklamalarda "Yakın dönemde olabilecek en kötü senaryoda 600 bine yakın mültecinin Türkiye sınırlarına gelmesi de muhtemeldir" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, teröre destek olduğu iddia edilen belediyelerle ilgili "Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasından yanayız. Ama teröre destek vermenin peşinde koşuyorlar tabii ki buna engel olunacaktır. Bunu yaparken de hukukun içerisinde kalarak bütün uygulamaları yapacağız" dedi.

"TSK, Suriye'ye müdahale edecek mi sorusu" üzerine Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Suriye'nin bölünüp parçalanmasına ne gönlümüz razı olur, ne siyasetimiz buna izin verir. En çok ilgilendiğimiz husus Türkiye’nin güvenliğidir. Türkiye her zaman tedbirlidir, gerekli hazırlıkları yapar. Biz hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur lafını samimi olarak ortaya koyuyoruz" diye konuştu.

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası konuşan Kurtulmuş'un açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Türkiye’nin ulusal güvenliği başta olmak üzere, sınırları ve egemenliğinin korunması başta olmak üzere, bu konuyla Türkiye hassasiyet gösteriyor. Yakın dönemde olabilecek en kötü senaryoda 600 bine yakın mültecinin Türkiye sınırlarına gelmesi de muhtemeldir. Afad’ın organize etmiş olduğu kamplarda 77 bin kişi ikame etmektedir. Biz son bir hafta içerisinde izlediğiniz gibi 5600 Suriyeliyle Türkiye sınırları içerisine almış olduk. Gelebilecek olan bu göç dalgalarını Türkiye sınırının dışında ağırlamak, verilecek hizmetlerin tamamını orada vermek. STK’ların da bu süre içeirisnde çok katkıları oldu. Bu hizmetlerin sürdürülmesini sağlamak. Suriye sınırının dışarısında ağırlamak öncelikli hedefimzi olacak.

Cenevre görüşmelerindeki gelişmeler aktarıldı. Görüşmelerde Türkiye, PYD’nin masada oturmasını yapmış olduğu diplomatik girişimler sonucunda engellemiştir. Ayırca Türkiye başından itibaren ılımlı muhaliflerin orada yer almasını Türkiye her zaman tenkit etmiştir. Bu çerçevede rejim ve Rusya’nın yaptığı saldırıların bitirilmesini talep etmişlerdir. Sonuç olarak bir görüşme başladığı gibi bitti. Suriye’de savaşı toplumsal kesimlerin katılımıyla yeni bir sayfanın açılmasıyla ortaya koyması gerekiyor. 

Onurlu barış sürecinin açılması ve mesafe alınması temel isteklerimizden birisidir. Ümit ediyoruz ki görüşmeler belirli bir noktaya gelir. Üzerinde durduğumuz bir diğer konu, eylem planıdır. Geçtiğimiz hafta içerisinde sayın Başbakanımızın başkanlığında, STK’lar, kanaat önderleri, bölge milletvekilleri, ilgili insanlarla yaptığımız bir seri toplantı oldu. Arkasından, bölgede teröre karşı mücadeleden sonraki süreçte yeniden inşa sürecini başlatmak üzere yapılacak işlerin neler olacağını ilişkin Mardin’de yaptığımız ilk toplantıda eylem planının ana hatlarını belirledi. Bütünüyle bitirilmiş bir plan değildir. Dinamik bir süreçtir, insanlar sürece katıldıkça, değişen ihtiyaçlar ortaya çıktıkça son derece dinamik süreç yönetimiyle oradaki sorunları yerinde görerek bu süreci tamamlayacağız.

İfade ettiğim gibi inşa süreci olacaktır. İhyadan inşa süreci olacaktır. Gerçekten insanların dağılmış olan algılarının ihya edilmesidir.

Bu inşa sürecinden kastımız sadece şehirlerin altyapılarının iyileştirilmesi değildir, bunlar en güzle şekilde yapılacak. Ama şehirlerin de kendi ruhlarıyla inşa edilmesi, eylem planının öncelikli hedeflerinden birisdir. Hangi bakanlığımızın hangi adımı atacağı bellidir. Bu ana plan çerçevesinde ümit ediyorum ki yaralar sarılacaktır, bölgemiz yeniden inşa edilecektir. İnsanlarımız yaşadıkları şartları gerçekten en kısa zamanda geride bırakacaklar. 

Bu çerçevede eylem planının uygulanmasında işin bir tarafında kamu kuruluşları olduğu gibi toplumun her kesiminden, bizimle aynı karaktere saihp olmasalarda, toplumda söz sahibi olan herkesi bu sürece katkı sunmaya davet ediyoruz.

 

Operasyonların nerelerde olacağı çok önceden belli. Yasadışı işlerin takip edildiği, tespit edildiği yerlerde yapılacağı biliniyor. MEB de tedbiren İdil’den öğretmenleri çok farklı illerde öğretmenlerimizi göreve çağırdı.

Öncelikle Suriye’deki her gelişme Türkiye’yi ilgilendiriyor. Önce ilkelerimizi söyleyelim, biz Türkiye olarak Suriye’de toprak bütünlüğünden yanayız. Bölünüp parçalanmasına ne gönlümüz razı olur ne de siyasetimiz buna izin verir. Biz başkalarının aksine Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanayız. Türkiye, 911 km sınırı olan Suriye ile dosttur, akrabadır. Bütün kesimlerle ilgileniriz ama en çok ilgilendiğimiz husus Türkiye’nin güvenliğidir. Türkiye her zaman tedbirlidir, gerekli hazırlıkları yapar. Biz hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur lafını samimi olarak ortaya koyuyoruz. Kimsenin toprağının parçalanmasından yana değiliz görüşümüzü ortaya koyuyoruz.