Gündem

Kozmik Oda savcısı, sahte kimlikle yakalandı

Mustafa Bilgili'nin Ankara'da yakalandığı ifade edildi

09 Kasım 2016 18:31

HSYK 3. Dairesi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlatılan ve Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığında yapılan aramayla ilgili soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Bilgili, Ankara'da yakalandı. 

Ankara TEM ekipleri, bir ihbarı değerlendirerek Cebeci'de bir lokantaya baskın yaptı.

Kozmik Oda'da arama yaptıran ve meslekten ihraç edilen eski savcı Mustafa Bilgili, üzerinde Abdullah Bilgili adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalandı.

Bilgili'nin Ankara TEM Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğü bildirildi.

 

Ne olmuştu?

 

Genelkurmay Başkanlığının tüm itirazlarına rağmen, kamuoyunda "kozmik oda" olarak bilinen Genelkurmay Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında 20 gün boyunca yapılan aramaların ayrıntıları, HSYK Başmüfettişliği'nin raporuyla ortaya çıkmıştı.

Raporda dönemin Ankara Hakimi Kadir Kayan ve Ankara  Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili hakkındaki iddialar HSYK Başmüfettişliği'nin rağorunda şöyle yer almıştı:
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a "suikast" düzenleneceği  yönündeki telefon ihbarı sonucu konuyla ilgili soruşturma başlatan Ankara  Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, Genelkurmay Ankara Seferberlik Bölge  Başkanlığı 11 ve 16 nolu odalarda 25 Aralık 2009'da kendisi arama yapmak istedi.

Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanlığınca yazılan yazıda,  binanın 1. katında bulunan 11 ve 16 numaralı çift kilitli çelik kapılarla  muhafaza edilen odalardaki bilgi, belge ve arşiv kayıtlarının devlet sırrı  niteliğinde, devletin güvenliğiyle ilgili doğrudan bilgiler içerdiğinden Ceza  Muhakemesi Kanunu'nun 125. maddesi gereği cumhuriyet savcılığına bu odalara giriş  izni verilemeyeceği belirtildi. Bunun üzerine Bilgili yerine dönemin Ankara Hakimi Kadir Kayan, 26  Aralık 2009'da Genelkurmay Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı 11 ve 16 nolu  odalarda arama yapmaya başladı. Kayan'ın 20 gün süren araması sonucu CD, dosya ve  hard disklerden oluşan "gizli belgeler" dışarı çıkarılarak, bugün 'FETÖ' ile  bağlantılı oldukları belirlenen TÜBİTAK uzmanı bilirkişilere çözümletildi.

 

HSYK'ya şikayet

 

Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğince HSYK'ya başvurularak,  soruşturmaya karışan hakim ve savcılar hakkında, "19 Aralık 2009 tarihinde sahte  olarak düzenlendiği anlaşılan ihbar tutanağı ile başlayan ve kamuoyunda 'kozmik  oda' olarak bilinen soruşturmada, Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge  Başkanlığında, içerisinde 'devlet sırrı' niteliğinde bilgi ve belgeler bulunan 11  ve 16 nolu odalarda yer alan, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal  yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve  belgeleri, hukuka aykırı yollarla, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin  ederek, başka kişilere açıklamak yoluyla işlemiş oldukları eylemlerden dolayı"  işlem yapılması istendi.

Hakim ve savcılardan Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığında görev  yapan askerler de şikayetçi oldu. HSYK Başmüfettişliğince, Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili,  eski Ankara Cumhuriyet Savcısı, Trabzon Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan, Ankara  Hakimi Hasan Şatır, emekli Hakim Selahattin Türkeli, Ankara hakimleri Nihal Uslu,  Halil İbrahim Kütük, Abdullah Bahçeci, eski Ankara Hakimi, halen Denizli Hakimi  Dündar Örsdemir hakkında soruşturma başlatıldı ve bu kişiler soruşturma  tamamlanıncaya kadar görevden uzaklaştırıldı. Bu kişiler hakkında, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından başlatılan  soruşturma kapsamında gözaltı kararı da verildi. Bulunamayan Mustafa Bilgili  hakkında yakalama kararı çıkarıldı.   

 

Meslekten çıkarılmaları istendi

 

Devam eden süreçte HSYK Başmüfettişliği, görevden uzaklaştırılan bu  kişilerle ilgili meslekten çıkarılmaları istemli raporunu tamamladı. Raporda, aramada el konulan belgelerin "devlet sırrı" niteliğiyle  ilgili hukuki değerlendirme yapılarak, hakim ve savcıların yanı sıra  şikayetçilerin de ifadelerine yer verildi. Buna göre, olay tarihinde Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığı  görevinde bulunan Tümgeneral Selahattin Kısacık, 30 Aralık 2015 tarihli  ifadesinde, "Özel Kuvvetlere bağlı Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığının savaş  veya işgal durumunda vatanseverlerin gayrinizami harp faaliyeti içerisinde  örgütlenmeleri, eğitimleri gibi hususları yürütmekle görevli bir teşkilat  olduğunu, bu amaçla devlet ve ülke güvenliği için çalıştığını, Bölge  Başkanlığındaki 11 ve 16 nolu arşiv ve çalışma odalarında bulunan bilgi ve  belgelerin büyük kısmının devletin iç ve dış güvenliğiyle doğrudan ilgili devlet  sırrı niteliğinde bilgi ve evraklar olduğunu" belirtti.

 

Bilgili'nin savunması

 

HSYK Başmüfettişliği, Savcı Mustafa Bilgili'nin savunmasını 31 Mart'ta  aldı. Bilgili, savunmasında FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı  bulunmadığını ileri sürerek, "Söz konusu evrak o dönemde Ankara Başsavcı Vekili  Hamza Keleş tarafından soruşturmaya kaydedilerek tarafıma tevzi  edilmiştir. Cumhuriyet savcısı olarak benim evrakı soruşturmaya kaydetme ve  kendime tevzi etme, alma yetkim yoktur." şeklinde beyanda bulundu. "Kozmik odaların" aranması, şüphelilerin ifadesinin alınması,  tutuklamaya sevk edilmesi gibi adli soruşturmaya ilişkin esaslı işlemlerin,  Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ve Başsavcı Vekili Hamza Keleş'in  bizzat görüşleri alınarak, denetim ve gözetimleri kapsamında gerçekleştirildiğini  öne süren Bilgili, şu savunmayı yaptı: "Soruşturmaya ilişkin evrakın, tarafıma tevzi edilmesinden itibaren  attığım tüm adımlar, tüm işlemler, Başsavcı Vekilim ve Başsavcım ile paylaşılarak  yapılmıştır.

Soruşturma konusunun hükümete darbe yapmaya yönelik olması nedeniyle  siyasi tarafının bulunduğu dikkate alınmış, ne zaman, nerede, ne yapılacak,  nerede arama yapılacak, bilirkişi kim olacak, teknik ve fiziki takip yapılacak  mı, kime veya kimlere yapılacak hatta kimler hakkında tutuklama talep edilmesi  gerektiğine kadar tüm kararların, Başsavcı Vekili ve Başsavcı ile müzakere  edilerek alındığını, hiçbir önemli kararı kendiliğimden almadığımın bilinmesini  isterim. Bu hususlarda o günkü Başsavcım ve başsavcı vekillerinin  tanık olarak  dinlenmesini talep ederim.    

Dönemin başsavcı vekilleri Hamza Keleş ve Murat Esen, dönemin  Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu konuyla  ilgili açıklamalarda bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve  Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tanık olarak dinlenilmesini talep ediyorum."

 

Genelkurmay Başkanlığı tutanakları


HSYK'nın raporunda, aramaların yapıldığı süreçte Genelkurmay  Başkanlığınca gün gün tutulan tutanaklara da yer verildi. Kayan'ın aramaları sürerken, 3 Ocak 2010 tarihli tutanakta, "Ankara  Seferberlik Bölge Başkanlığında kozmik evrakların bulunduğu 11 ve 16 nolu  odaların Hakim Kadir Kayan tarafından incelenmesine 27 Aralık 2009 günü saat  00.15'te başlanılmıştır. Birlik temsilcisi Tümgeneral Selahattin Kısacık  tarafından 'yüklenen suçla ilgisi olmayan devlet sırrı niteliğinde bulunan  bilgilere nüfuz edilmemesi ve yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikteki  bilgilerin tutanağa geçirilmesi' hususu Hakim Kadir Kayan'a belirtilmiştir. Bu  açıklamaya rağmen Kayan tarafından bugüne kadar yapılan incelemelerden 1970'li  yıllardan günümüze kadar, yüklenen suçla ilgisi olmayan devlet sırrı  niteliğindeki tüm bilgilere nüfuz edilmiştir." denildi.

Genelkurmay Başkanlığının tutanaklarında arama işleminin soruşturma  konusu fiille sınırlandırılması, aramanın en kısa sürede tamamlanması konularının  Kayan'a hatırlatıldığı da belirtildi. Bilinçli ve karara aykırı olarak arama süresinin uzatıldığı kanaati  oluştuğu aktarılan tutanaklarda, Kayan'ın, soruşturma konusuyla ilgisi olmayan,  "Ankara'da işlenen cinayetler, Ahmet Taner Kışlalı, Hablemitoğlu, Uğur Mumcu,  Danıştay, şüpheli şahıslar, zararlı şahıslar, tatbikat, şifahi emirler, komutan  emirleri, gerçek görev, maskeli görev, maske mazereti, haftalık rapor, kişiye  özel notlar, özel görev, özel personel, haber toplama planı, bölge etüdü, cami  çalışmaları ve kilise" gibi ibarelerle aramalar yaptığı kaydedildi.  Tutanakta bahse konu anahtar kelimelerin ve yapılmak istenen işlemin  soruşturma konusuyla ilgili olmadığı, bunun yetkinin aşılması anlamına geleceği  ve suç teşkil edeceğinin hatırlatıldığı, Kayan'ın ise "hangi belgenin devlet  sırrı olduğu, hangisinin suçla ilgisi olduğu konularındaki değerlendirmenin  tamamen kendisi tarafından yapılacağını" beyan ettiği ve aramasını sürdürdüğü  vurgulandı.

Suikastle ilgili herhangi bir araştırma yapılmamış
HSYK Başmüfettişliğince hazırlanan raporda, açığa alınan savcı Mustafa  Bilgili tarafından, olay tarihinde suikaste uğrayacağı iddia edilen Bülent  Arınç'ın ikametinde veya Ankara'da bulunup bulunmadığına dair herhangi bir  araştırma ve incelemenin yapılmadığı vurgulandı.

Şüphelilerin yakalandıkları noktadan, suikast yapılacak yeri görüp  göremeyecekleri hususlarının da araştırılmadığına dikkat çekilen raporda, savcı  Bilgili tarafından yürütülen soruşturmada, maddi gerçeği ortaya çıkarmaya yönelik, delil araştırması yoluna da gidilmediği ifade edildi.

Raporda, "makul şüphe", "ihbarı destekleyen emarelerin olmaması",  "somut olguların bulunmaması"na karşın, Bilgili tarafından, 25-26 Aralık 2009'da,  içerisinde devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgeler bulunan Seferberlik Tetkik  Kurulu Ankara Bölge Başkanlığındaki 11 ve 16 numaralı arşiv ve çalışma odalarında  arama, inceleme ve çözümleme talep edildiği anlatıldı. Talebin, şüphelilerin üzerine atılı suç açıkça belirtilmeden yapıldığı  ifade edilen raporda, talep üzerine, hakim Kadir Kayan tarafından alınan kararlar  doğrultusunda, Bilgili'nin yazdığı müzekkere ile suçla ilgisi olmayan kelimelerin  aranması talebinde bulunulduğu, böylece soruşturmanın başka bir amaçla yapıldığı  izlenimi oluşturulduğu ve hukuka aykırı hareket edildiği bildirildi.

Arama kararları öncesinde ve sonrasında, şüphelilerin ve müdafilerinin  ifade ettikleri hususların Bilgili tarafından değerlendirmeye alınmadığı, bu  şekilde savunma hakkının ihlal edildiği, cumhuriyet savcısının şüphelinin  aleyhine ve lehine tüm delilleri toplayacağına ilişkin kanun hükmüne de açıkça  aykırı davranıldığı kaydedildi.