Gündem
Deutsche Welle

'Korku ruhu kemiriyor'

Avrupa ülkelerinde terör saldırıları gündemden düşmüyor. Basın özetlerimizde terör, İslam ve güvenlik tartışmasına ilişkin yorumların yanı sıra Avrupa Birliği – Türkiye ilişkilerine de yer veriyoruz.

27 Temmuz 2016 00:12

"Nürnberger Zeitung", Fransa'daki son saldırı ışığında İslam dinini şu sözlerle
yorumluyor: 

"Dehşet saçan, yaşamsal yardım ve manevi destek sunmayan bir din misyonerlik
gücünden de yoksundur. Bu yüzden birçok Avrupalının Batının İslamlaşması
korkusu aslında yersizdir. Şiddet eylemleri düzenlemeleri için kandırılan
Müslüman gençler kendi dinlerine zarar veriyor. En büyük hasımları, kanlı
eylemlere göz yuman, barbarlığı teşvik eden, liberallikten uzak, insanlık dışı ve
korkunç bir İslam'dır. Kriz bölgelerinde gençlere perspektif sunan, değer
kazandıran ve militanların beyin yıkama faaliyetlerine karşı mücadele veren
ılımlı Müslümanların çabaları ise maalesef pek cılız durumda."

"Frankfurter Allgemeine Zeitung", Almanya'daki saldırılarla birlikte iltica
yasasının tartışmaya açılmasını eleştiriyor:

"Dur duraksız gündeme gelen İltica Yasası'nı daha sert, daha iyi ve daha hızlı
hale getirme girişimlerinin ardında bıktırıcı bir Alman ütopyası yatıyor. Ne
kadar 'iyileştirilirse' iyileştirilsin Alman iltica yasası üçüncü
sınıf bir göç
düzenlemesidir. Bu yasa, başta ülkeye iltica için gelip de yeniden gitmek zorunda
kalanlar olmak üzere ilgili tüm tarafları zorluyor. Daha fazla ilticacıyı
başından
atmak isteyenler bunu daha önceden düşünmeli. Ancak koşullara uygun bir iltica
yasası hazırlamaktan çekiniliyor. Bazılarının buna yeterince cesareti yok.
Bazıları yaratıcılıktan yoksun. İnsanlıktan nasibini almamış başkaları ise radikal
adımlar atılmasından yana. Hangi adımı atarsanız atın, terör yine terör olarak
kalacaktır."   
 
"Pforzheimer Zeitung", teröre karşı özgürlükleri feda etmeye çağırıyor:
"İstatistiksel açıdan bakıldığında bir kişinin bir terör saldırısına kurban gitme
ihtimali hemen hemen hiç sözkonusu değil. Ancak korku ruhu kemirmeye
başladığında bu bilginin de pek önemi kalmıyor. Hele ki Europol'un Avrupa
genelinde yüzlerce potansiyel terörist karşısında uyardığı bir dönemde. Bize
başka şeyler yardımcı olabilir. Örneğin gündelik hayatımıza daha yüksek
güvenlik standartları getirebiliriz. Somut olarak söylecek olursak, daha fazla
polise ve polisin kamuya açık yerlerde daha fazla boy göstermesine ihtiyaç var.
Polisin varlığı kalabalıkların toplandığı
yerlerin dışında da artırılmalı. İkilem
gibi gelebilir ama özgürlüğümüzü daha güçlü bir kontrole feda etmeliyiz."      

Berlin'de çıkan "Neues Deutschland", AB – Türkiye ilişkilerine özetle şu
sözlerle değiniyor:
 
"Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği, birliğin özgürlükçü, demokratik
niteliklerinde vücut bulan değerler topluluğu dikkate alındığında şimdiye kadar
mümkün görünmüyordu, bu kanı şimdi daha da pekişmiş durumda. Ancak Juncker
ve Merkel, gerçeği tüm netliğiyle dile getirmekten kaçınıyor. Kontrolden çıkan
Erdoğan, AB liderleri ile vardığı kirli anlaşmaları ifşa edebilir. Erdoğan bu kartı
dilediği gibi oynuyor. Bir yandan kendi vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü
kısıtlarken, diğer yandan Avrupa Birliği'nden vize özgürlüğü istiyor. Buna yanıt
ise en fazla feryat figanla sınırlı kalıyor. Bu, utancın da ötesinde."    

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle