Gündem

KESK davasında 22 tutuklu tahliye edildi

22'si tutuklu 72 KESK üyesinin yargılandığı davada mahkeme tüm tutukluların tahliye edilmesine karar verdi

10 Nisan 2013 23:57

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada  Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, tüm sanıkların tahliye edilmesini istedi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, 22 sendikacının tümünün  tahliye edilmesine karar verdi.

KCK operasyonları kapsamında haklarında dava açılan 22’si tutuklu toplam 72 sendika yönetici ve üyesinin yargılandığı Davanın tutuksuz sanığı,  KESK Başkanı Lami Özgen, hiçbir yasadışı örgütle ilişkilerinin olmadığını belirterek, “34 sendikal etkinliğimiz, dosyada örgüt delili olarak yer aldı. Oysa bunlar demokratik ve barışçıl eylemlerdir. Bugün bizim şahsımızda konfederasyonumuz KESK yargılanmaktadır” dedi.

Tutuklu 22 sendikacı da savunmalarında iddianameye tepki gösterirken, “Sendikal faaliyetlerimizden dolayı yargılanıyoruz. Bundan sonra eylem yapmak için savcıdan izin mi alalım” diye sordu. Duruşma sırasında sendikacıların avukatlığını bir başka Akil İnsanlar üyesi Öztürk Türkdoğan yaptı.

KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, “Keyfi tutuklamalarla sendikamız kuşatma altında. KESK’i bertaraf etmeye, senikal mücadelemizi dağıtmaya çalışıyorlar. Bu dava ile sendikal hak ve özgürlüklerimiz ihlal edildi. Oysa KESK’in mücadelesi meşru ve haklı bir mücadeledir” dedi.

Duruşmayı, uluslararası sendika temsilcilerinin yanı sıra CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Musa Çam, Veli Ağbaba, Süleyman Çelebi ile BDP’li vekiller Sırrı Sakık, Demir Çelik, Levent Tüzel de izledi.

Kimlik tespitinin ardından söz alan Avukat Yusuf Alataş, iddianamenin 1144 sayfa ve 95 klasör olduğuna dikkat çekerek, “ABD’de El-Kaide sözcüsüne açılan iddianameyi merak ettim, araştırdım. O iddianamede sadece 7 sayfa. Bizde siyasi davalarda binlerce sayfalık iddianame moda haline gelmiş” dedi. İddianamede sanık olarak gösterilen KESK Genel Başkanı Lami Özgen ile sanıkları savunan Avukat Öztürk Türkdoğan’ın çözüm süreci için “akil adam” seçildiğini anımsatan Alataş, “Bu gerçekten ironik bir durum” ifadesini kullandı.

Lami Özgen de, KESK’in merkezi ve şubelerine baskın ve gözaltıları hasmane tutum ve hukuksuzluk olarak nitelendirken, şöyle konuştu:

“Bulunduğum yer belli olmasına rağmen sabahın 6’sında Diyarbakır Silvan Karayolu’nda zırhlı araçlarla yolum kesilerek alıkondum. Bu manzara bizim sıkıyönetim döneminde, OHAL döneminde bildiğimiz manzaralardır. O gün bir konfederasyon başkanı olarak bu uygulamalara maruz kaldım. 12 Eylül darbesinden sonra gözaltına alınan ve bu şekilde davranışlara maruz kalan tek konfederasyon başkanıyım.”

 

Tüm demokrasi güçleri yargılanmaktadır

 

İddianamede sendikal faaliyetlerinin yasadışı faaliyet olarak gösterildiğini ve bunun kara propaganda olarak medyaya servis edildiğini ifade eden Lami Özgen, “Yasadışı hiçbir örgütlerle ilgimiz yok. Kürt sorununa duyarlıyız. İnkarcı politikaya karşıyız. İddianamede 34 etkinliğimiz örgüt delili olarak gösterildi. Oysa bunlar demokratik ve barışçıl eylemlerdi. Sendikada yapılan toplantılarda, Kürt sendikacıların Kürt sorununa duyarlı olması, Kürt siyasi hareketinin kelime kavramların kullanması soruşturma konusu yapılamaz. Bizler, emekçiyiz, sendikacıyız, Kürdüz ve aynı zamanda sosyalistiz. Siyasal ve toplumsal mücadele yürüten bütün Kürtler yasadışı örgüt üyesi gibi gösterilmek isteniyor. Savcılığın bu davranışı ayrıştırıcı, ötekileştirici bir tutumdur. İddianame büyük bir öfkeyle hazırlanmış, nesnellikten uzaklaşmıştır. Bugün bizim şahsımızda konfederasyonumuz KESK, onun şahsında da tüm emek ve meslek örgütleri ile demokrasi güçleri yargılanmaktadır.”dedi.