Gündem

Kendisine hakim olamayan troll hâkimden gazeteciye: Ulan ya.şaklıkta sınır tanımıyorsunuz!

Abdülhamit Bilici: Gece bir trol gibi davranan hakim, tepkimi görünce önce küfür mesajını sildi

03 Ekim 2015 21:16

Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da siyasetçi, gazeteci ve oyunculara hakaret eden bir Twitter hesabının, AKP'nin HSYK seçimlerinde desteklediği Yargıda Birlik Platformu (YBP) mensubu bir hakim olduğu ortaya çıktı. Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü ve Zaman yazarı Abdülhamit Bilici, hâkim Muhammet Feyzi Aygün’ün kendisine “Ulan ya.şaklıkta sınır tanımıyorsunuz…”, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ise “Anasını satiym lan salak 26 almazsam istifa edicem demedin mi?” dediğini yazdı. Bilici, “Gece bir trol gibi davranan hakim, tepkimi görünce önce küfür mesajını sildi. Sonra hesabını sıfırlayıp kapattı” ifadelerini kullandı.

Abdülhamit Bilici’nin Zaman gazetesinde “Trol sandım hakim çıktı!” başlığıyla yayımlanan (3 Ekim 2015) yazısı şöyle:

Kendisi, Avrupa Konseyi'ne hukuk danışmanlığı yapan Venedik Komisyonu'nun yıllardır üyesiydi. Darbe girişimleri, Anayasa Mahkemesi'nin 367 rezaleti ve parti kapatma gibi adımların karşısında kale gibi duran bir hukuk adamıydı o. 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan 27 Nisan muhtırası gibi gelişmelerden çıkardığı dersle AK Parti, sivil anayasa hazırlamaya niyetlenince bu işin başına Özbudun'u getirmişti.

Şimdi AKP'nin, demokrasi ve hukuk yolundan ne kadar saptığını görmek için Ergun Özbudun'un bugün nerede durduğuna bakmak yeterli. 17-25 Aralık yolsuzluk dosyaları iktidarın baskısıyla kapatılıp, soruşturmaları yürüten hakim ve savcılar yeni HSYK eliyle görevden alındığında, Özbudun, herkesin üzerine düşünmesi gereken şu uyarıyı yaptı: “Hukukun sonudur. Hukukun bittiği yerde ‘falanca kanun, filanca fıkra' demek komiktir.”

Dün Özbudun gibi isimlerle çalışan iktidarın, şimdi hangi hukukçularla iş tuttuğunu, gazeteci Ahmet Hakan'ın AKP üyesi kişilerce dövüldüğü gece daha iyi anladım. Bir meslektaşıma saldırı, sinirimi bozmuş, uykumu kaçırmıştı. Bu vahşeti ve medyaya artan baskıları kınayan tweet mesajları atıyordum. Her şeye rağmen %40 gibi desteği olan AKP'nin, yüzde 1'lik partilerden daha marjinal, hatta mafya yapısı gibi görünmesine neden olan Aktroller de her zamanki hakaret ve tehditlerini saçıyordu. Meşhur trollerden biri, Ahmet Hakan'ın dövülmesine kahkahayla tepki verirken, gençlik kolları başkanlığı yapmış bir başkası, “O bir kaburga kemiğiyle kurtarmış. Sen o kadar şanslı mısın?” diye tehdit sallıyordu.

Sıradanlaşan bu mesajlar içinde açık ismiyle bana hakaret eden birinin kimliğini görünce kan beynime sıçradı. Hakaret savuran Muhammet Feyzi Aygün, bir hakimdi ve bunu Twitter hesabına açıkça yazmıştı. Gerçek mi, diye Google'a baktım. Evet, Resmî Gazete'de HSYK kararnamesi ile Ordu'nun Mesudiye ilçesine 2013'te atandığı yazıyordu. Orada bir ay çalıştıktan sonra Adalet Bakanlığı'nda tetkik hakimi olmuştu. Bana “Ulan ya.şaklıkta sınır tanımıyorsunuz…” diyordu. Bu hakaretin yer aldığı sayfanın fotoğrafını Twitter'da paylaşıp, mahkemelerde ve HSYK'da kendisini dava edeceğimi yazdım.

Gece bir trol gibi davranan hakim, tepkimi görünce önce küfür mesajını sildi. Sonra hesabını sıfırlayıp kapattı. Muhabirler haber için araştırınca o hakimin sadece bana değil, herkese hakaret ettiğini şaşkınlıkla öğrendik. Gazeteci Hayko Bağdat'a “Kes lan sesini”;  CHP lideri Kılıçdaroğlu'na, “Anasını satiym lan salak 26 almazsam istifa edicem demedin mi?” demişti. Üstelik bu isim, AKP'nin son HSYK seçimlerinde desteklediği Yargıda Birlik Platformu (YBP) üyesiydi. Kişi olarak şahsın önemi yoktu. Ama bu olay, yolsuzluk dosyalarını ve darbe davalarını sıfırlayan, gazetecileri hapse atan, bir cemaatten terör örgütü çıkarmaya çalışan, kreşlere ve saygın şirketlere baskın düzenleyen, hakim ve savcıları hapse tıkan yeni yargı düzenini çok iyi anlatıyordu.

Bir parti liderine, gazeteciye, sanatçıya hakaret edebilen, trol düzeyinde partizanlaşmış bir yargı düzeninden adalet beklemek hayaldi. Dünya çapında saygın Özbudun gibi hukukçularla çalışan AKP, artık küfürbaz trollerden farkı olmayan Aygün'lerle iş yapıyordu. Dolayısıyla son dönemdeki yargı kararlarına da bu gözle bakmalı. Çünkü bu zihniyetin, Türkiye'deki saygın hukukçular nezdinde ve AİHM gibi uluslararası mahfillerde bir değeri yok. Nitekim geçenlerde bu yargı, “FETÖ terör örgütü” mensubu diye yaftaladığı bazı isimlerin İnterpol tarafından yakalanması talebine şu cevabı aldı: “Böyle bir terör örgütü bulunmamaktadır.” Trolleşmiş bu zihniyetin düştüğü hale bakın ki, yaftaladıkları Kimse Yok mu Derneği, BM'ye ülkemizden davet edilen 3 kurumdan biri. Kapattıkları yolsuzluk dosyasından ürettikleri uyduruk gerekçelere dayanarak müebbet istedikleri Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler Yazarlar Vakfı, BM'de 64 ülkenin katıldığı toplantı düzenliyor. 28 Şubatçıların izinden gidenlerin “terörist” diye yaftaladığı Hocaefendi'ye, eğitim ve barışa katkılarından dolayı Nobel öneriliyor. Bu yargı düzeni, zor günlerinde AKP'ye  en büyük desteği veren Hasan Cemal'i yargılıyor. Dünyadan kopukluk sadece yargı veya medya özgürlüğüyle de sınırlı değil. 2 milyondan fazla mülteci barındırdığımız ve 910 km sınır paylaştığımız Suriye'de sözümüzün sıfır etkiye sahip olması acı değil mi?

Her olağanüstü dönem gibi, bu günlerin de geçeceğine, hukuku çiğneyen memurların, trolleşen hukukçuların ve demokrasiden sapan siyasilerin hesap vereceğine kuşku yok. Olan, örselenen insanlarımıza ve itibar kaybeden ülkemize oluyor.

Not: Meslektaşım Ahmet Hakan'a yapılan vahşi saldırıyı lanetliyor; özgür medyayı tehdit, hakaret, şiddet ve yargı yoluyla sindirme çabalarını kınıyorum. Özgür basın susturulamaz.