Ekonomi

Kapatılan DEİK'i kuran eski AKP'li bakan: Türkiye 80'lere geri dönüyor

Eski AKP'li bakan Ali Coşkun, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun kapatılmasını eleştirerek, 'DEİK’in memuriyete dönüşmesini Batı’ya nasıl anlatacağız' diye sordu

22 Eylül 2014 11:04

AKP genel başkan yardımcılığı ve Sanayi Bakanlığı yapan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nu (DEİK) kuran, DEİK'in Onursal Başkanı Ali Coşkun, kurulun Torba Yasa ile lağv edilmesine ilişkin olarak, "Biz bu sayede dünyaya açıldık. Şimdi bakıyorum arkadaşlarımız tekrar 80’li yılların başındaki, devletin ticarete ve ekonomiye müdahale ettiği döneme dönüyor. Bunun adı kısmi devletleştirmedir. Fevkalade sakıncalıdır" dedi.

Coşkun, "Bunların yönetimini devlet atayınca masanın karşısına oturan yabancı işadamları ne düşünecek? Muhatabım işadamı değil devlet diye düşünecek. Karşılıklı güven konusunda sıkıntı yaşanacak. AB, Türkiye ile müzakerelerinde TSE’nin Başbakanlık’a bağlı olmasını bile eleştirirken DEİK’in memuriyete dönüşmesini Batı’ya nasıl anlatacağız?" diye sordu.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer'e konuşan Ali Coşkun kurulun kapatılmasını eleştirdi. Çakırözer'in "AKP'li bakanın DEİK isyanı" başlığıyla yayımlanan (22 Eylül 2014) yazısı şöyle:

 

AKP'li bakanın DEİK isyanı

 

İş dünyası iki gündür, cumartesi günü Resmi Gazete’de yayımlanan “Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve İş Konseyleri Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”i konuşuyor. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde iş dünyasının önünü açmak ve ihracatı geliştirmek için kurulan DEİK, kısa süre önce AKP’nin torba yasaya koyduğu maddeyle lağv edilerek aynı isimle ama farklı bir yapı altında Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmıştı. Henüz bunun tartışmaları sürerken hükümet, lağv ettiği eski DEİK’in mallarına da cumartesi günkü yönetmelikle ‘el koydu’.

Yönetmeliğin özellikle üç maddesi tartışmaların odağında:

1- “DEİK’in taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının yeni kurulan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na devredilmesini” öngören düzenleme (28. madde)

2- TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, Müteahhitler Birliği ve TİM’in yıllık gelirlerinin yüzde 1’ini yeni DEİK’e vermesi şartı getiren düzenleme.

3- DEİK yönetim kurulu başkanını seçme ve görevden alma yetkisiyle kurucu kuruluşları belirleme, sona erdirme ve yeni kuruluş ekleme yetkisini bakana veren düzenlemeler. (4 ve 9. maddeler)

 

Feyzioğlu: Kanunsuz el koyma

 

Torba yasada, DEİK’in mevcut mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmuyordu. Bunun yönetmelikle getirilmesini ve iş örgütlerinin gelirlerinden kesinti yapılmasına ilişkin düzenlemeyi Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’na sorduk. TBB de yönetmelik çıkar çıkmaz bu konuda bir çalışma başlatmış. Her iki düzenlemenin de hukuki sakıncalarına dikkat çeken Feyzioğlu şunları söyledi:

“Hiçbir yönetmelik kanun gücüne sahip değildir. Kanunda bir düzenleme yoksa, yönetmelikle kimsenin mal varlığına el konulamaz, kamulaştırma yapılamaz. Kanunda malların devrine ilişkin bir hüküm biz göremedik. Hal böyleyken bunu yapmak, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki ‘mülkiyet hakkı’ düzenlemesine de aykırıdır. Benzer biçimde kanuni dayanağı olmadan yönetmelikle hiç kimseye vergi ve benzeri mali yükümlülük getiremezsiniz.”

 

Bugün DEİK’e, yarın kime?

 

DEİK’in mal varlığının yasal dayanak olmaksızın devredilmek istenmesi, iş dünyasının aklına başka kuşkular da düşürmüş. Konuştuğumuz bazı isimlerin ‘Bugün DEİK’in mallarına kanunsuz el koyan hükümetin, yarın başka bir yönetmelikle dilediği başka bir kişi ya da kuruma aynı tasarrufta bulunmayacağının garantisi var mı’ sorularını soruyor olması oldukça düşündürücü.

Yeni DEİK’in başkan ve yöneticilerinin hükümet tarafından belirlenmesi de bir yandan hukuki temelindeki eksiklik diğer yandan da özel sektörün bir çatı kuruluşu üzerinde ‘devlet gölgesi’ oluşturması açısından eleştiri konusu.

 

AKP’li bakandan tepki

 

Hükümetin DEİK ile ilgili adımlarından kaygı duyanlar sadece iş dünyası ve hukukçularla sınırlı değil. Siyaset dünyasından da beklenmedik bir tepki geldi. Geçmişte AKP’de önce Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, sonra da kurdukları hükümetlerde Sanayi Bakanlığı görevlerini üstlenen Ali Coşkun da hem kanunu hem de yönetmeliği ağır biçimde eleştirdi. Coşkun’un tepkisi önemli. Çünkü kendisi torba yasa ile lağv edilen DEİK’i Özal döneminde kuran isim. Aynı zamanda DEİK Onursal Başkanı. Tecrübeli siyasetçi, dünkü görüşmemizde DEİK’in Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmasına tepkisini şöyle aktardı:

“Rahmetli Özal, Türk ekonomisini dışarıya açarken ben TOBB Başkanı’ydım. İhracat sadece 3 milyar dolardı. En büyük engelin ‘bürokrasi’ olduğunu gördük. Özel sektör öncülüğünde yatırım seferberliği yaparak bürokrasiyi aşalım diye DEİK ve iş konseylerini kurduk. Kuran benim. İsim babası da benim. Biz bu sayede dünyaya açıldık. Şimdi bakıyorum arkadaşlarımız tekrar 80’li yılların başındaki, devletin ticarete ve ekonomiye müdahale ettiği döneme dönüyor. Bunun adı kısmi devletleştirmedir. Fevkalade sakıncalıdır.”

 

‘Yönetmelikle el koyamazsınız’

 

Coşkun, hükümete bağlı çalışacak yeni DEİK’in işleyişine ilişkin cumartesi günü yayımlanan yönetmeliğin sakıncalarını da vurguladı: “Ekonomi Bakanı, DEİK Başkanı’nı tayin edecek. Kurulların, konseylerin yönetimlerini belirleyecek. İş konseyleri çeşitli ülkelerin işadamlarıyla ticaret için gönüllülük esasına göre kurulan konseyler. Bunların yönetimini devlet atayınca masanın karşısına oturan yabancı işadamları ne düşünecek? Muhatabım işadamı değil devlet diye düşünecek. Karşılıklı güven konusunda sıkıntı yaşanacak. AB, Türkiye ile müzakerelerinde TSE’nin Başbakanlık’a bağlı olmasını bile eleştirirken DEİK’in memuriyete dönüşmesini Batı’ya nasıl anlatacağız? Ayrıca bu tür düzenlemeler kanun olmadan olmaz. Yönetmelikle olmaz. Yönetmelikle özel sektörün birikimlerine devlet el koyamaz. Bunlar yanlış şeyler.”

‘Yola böyle başlamamıştık’

Kendisinin AKP’nin ilk ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı olduğunu ifade eden Coşkun, konuşmamızda partisine DEİK konusunu bir kez daha ele almaları çağrısında da bulundu:

“Ben partideki ve hükümetteki arkadaşlara da söylüyorum. ‘Bu devletçi bir yaklaşımdır’ diyorum. ‘Bu işi ciddi olarak tekrar ele almanızda yarar var’ diyorum. Biz partiyi kurarken böyle çıkmadık yola. Özel sektör öncülüğünde yatırım, üretim ve ihracat seferberliği fikri ve hedefiyle çıktık. Özel sektörün önündeki engeller kalksın diye uğraştık. Ama bu kanun ve yönetmelikle ters istikamete gidiliyor, yeni engeller konuyor özel teşebbüsün önüne.”

 

***

 

İş dünyası, hukukçular ve aralarında geçmişte AKP’de yöneticilik ve bakanlık yapan isimlerinin de yer aldığı siyasetçilerin gösterdiği tepkiler önümüzdeki günlere ilişkin şu mesajı veriyor:

‘Hükümetin iş dünyasını kendine bağlama’ girişimleri, Türkiye’nin ve ekonominin en öncelikli gündemi olacak. 

 

İlgili Haberler