Yaşam

Kandil yanınca oruç açıyorlardı TRABZON (A.A)

19 Ağustos 2011 15:18

-Kandil yanınca oruç açıyorlardı TRABZON (A.A) - 19.08.2011 - Artık unutulmaya yüz tutan muvakkithaneler, bir zamanlar ramazanlarda en fazla rağbet edilen kurumların başında geliyordu. Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimsenin görev yaptığı muvakkithaneler, iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesinde de etkin rol oynuyordu. Trabzon'da yaklaşık 1100 yıl önce kilise olarak yaptırılan ancak Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethetmesinin ardından camiye çevrilen Ortahisar Camisi yanındaki muvakkithane, Osmanlı döneminde uzun yıllar iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesini sağlıyordu. Müezzine bildirilen iftar vaktinde caminin minaresinde kandiller yanıyor, kente hakim Boztepe'deki görevli de kandilin yandığını görerek iftar topunu ateşliyordu. Ortahisar Camisi imamı Aydın Murutoğlu, 19. yüzyılda yapıldığı bilinen muvakkithanenin günümüzde caminin kütüphanesi ve imam odası olarak kullanıldığını söyledi. Teknolojinin gelişmediği eski dönemlerde her evde saat bulunmadığını, bu nedenle o dönemlerde muvakkithanelerin büyük önem taşıdığını anlatan Murutoğlu, ''Camimizin yanındaki muvakkithane, özellikle namaz vakitlerinin tayininde Trabzon için büyük önem arz etmiş bir yapıdır. 1800'lü yıllarda burada bulunan iki saat yardımıyla namaz vakitleri vatandaşlara bildirilirdi'' dedi. -İftar topu, kandil yandığında patlardı- Yapının, özellikle ramazan ayında iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesi için de kullanıldığını anlatan Murutoğlu, şöyle devam etti: ''O dönemlerde ramazan aylarında iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesi, orucun dini kurallara göre vaktinde tutulması gerekliliğinden dolayı önem taşıyordu. Muvakkithanedeki görevlinin iftar vaktini bildirmesiyle camimizin müezzini minarenin kandillerini yakar, kenti yüksekten gören Boztepe'deki görevli de kandil yanınca iftar topunu ateşlerdi. Sahurda da aynı şekilde vakit belirlenirdi. Top sesini duyan diğer cami görevlileri de kendi minarelerindeki kandilleri yakar, ezanı okurlardı.'' Artık muvakkithanelere ihtiyaç duyulmadığını, herkesin cep telefonu, kol ya da duvar saatleriyle zamanı öğrenebildiğini dile getiren Murutoğlu, ''Muvakkithanede yer alan çalışır durumdaki iki tarihi saati, artık camimizde kullanıyoruz'' diye konuştu. -KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öztürk- Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Temel Öztürk de muvakkithanelerin Osmanlı döneminde hukuksal yapıdan sosyal yaşama kadar önemli işlevler gördüğünü belirterek, şunları kaydetti: ''İslam Hukuku, Osmanlı'da önemli bir hukuk yapısı oluşturuyordu. İçerisinde hem şer'i, hem örfi hukuk var. İbadetle alakalı, İslamiyet ile alakalı her alan zaten şer'i hukuk içerisine girdiğinden namaz gibi her türlü zaman ayarlamalarında şer'i nokta göz önünde bulundurularak hareket ediliyordu. Zaman da güneşin hareketleriyle ilişkiliydi. Güneşin dünya üzerindeki batışı, doğuşu, gün ortasındaki yeri, bulunduğu seviye gibi vakitleri tespit etmek amacıyla o dönemde güneşe bağlı hareket edilerek bir ölçme sistemi kullanıldı. Bunlar muvakkithanelerde yapılırdı. Güneşin belli bir noktadan ölçü birimleri üzerine bir gölge şeklinde düştüğünde yapılan hesaplamalarla zamanın belirlenmesi sağlanıyordu. Haliyle muvakkithaneler ramazanda da etkin bir yapıya dönüşüyordu.''