Gündem

"Kamu varlıkları herhangi bir sebeple özelleştirilebilecek"

"Tek başına “verimlilik artışı sağlamak” gerekçesiyle özelleştirme yapılabilecek"

12 Şubat 2018 14:55

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca imzalanarak Meclise sevk edilen “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Torba yasada, KİT’lerin ve kamu kuruluşlarının özelleştirilmesine ilişkin gerekçelerin genişletildiği iddia edildi. Torba yasa ile Başbakan ve dört bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından belirlenecek herhangi bir gerekçe ile tüm kamu varlıklarının kolayca özelleştirilebileceği belirtildi. 

Sendika Uzmanı Onur Bakır, torba yasada yer alan KİT’lerin ve kamu kuruluşlarının özelleştirilmesine ilişkin gerekçeleri değerlendirdi. Evrensel'e yazan Bakır'ın haberi şöyle: 

4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesine göre bir kamu kuruluşunun özelleştirilebilmesi için “ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak” gerekçesi aranıyor. “Ve” bağlacı kullanıldığı için bir kamu kuruluşunun özelleştirilebilmesi için bu özelleştirme ile hem ekonomide verimlilik artışı hem de kamu giderlerinde azalma sağlanması gerekiyor. Dolayısıyla bu gerekçe kısmen de olsa amaç bakımından özelleştirmeleri sınırlayan bir nitelik taşıyor. Bu durum yargı kararlarına da yansıyor.

Örneğin Danıştay 13. Dairesi 27.11.2007 tarih, 2005/7873Esas, 2007/7894 Karar sayılı kararında Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirilmesine ilişkin ihale komisyonu kararını, bu özelleştirmenin yasada belirtilen amaca uygun olmadığını belirterek iptal etmişti. Bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından da onanmıştı. Ancak özelleştirmeyi iptal eden yargı kararları uygulanmamıştı. İskenderun Limanı’nın özelleştirilmesine ilişkin olarak yine Danıştay 13. Dairesi, özelleştirmenin yasadaki amaca uygun olmadığı yönünde karar vererek 2006 yılında özelleştirmeyi iptal etmişti. İskenderun Limanı’nın özelleştirilmesi ancak 2012 yılında gerçekleştirilebilmişti.

Sonuç olarak “ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak” koşulu özelleştirmelerin iptaline ya da en azından gecikmesine yol açtığı gibi iptal kararlarına rağmen yapılan özelleştirmeler hem hukuki hem siyasi anlamda iktidarı zora düşürebiliyor.

Sair gerekçe ile özelleştirme

İşte tam da bu nedenle AKP iktidarı, özelleştirmelerin önündeki bu kısmi engeli de kaldırmak üzere harekete geçti. Torba Yasanın 38. maddesi ile Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 1. maddesindeki “Ekonomideki verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlenmektedir” ibaresi, “Ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, kamuya gelir elde etmek, gerekçelerinden birisi veya kuruluşun özellikleri dikkate alınarak Kurul tarafından belirlenecek sair bir gerekçe ile özelleştirmelerine ilişkin esasları düzenlemektedir” şeklinde değiştirilecek.

Böylece mevcut özelleştirme gerekçesi ikiye bölünerek iyi ayrı gerekçe olarak değerlendirilecek. Ayrıca iki yeni gerekçe de üretilmiş olacak.

Sonuç olarak:
1) Tek başına “verimlilik artışı sağlamak” gerekçesiyle özelleştirme yapılabilecek.
2) Sadece “kamu giderlerinde azalma sağlamak” gerekçesiyle özelleştirme gerçekleştirilebilecek.
3) Yalnızca “kamuya gelir elde etmek” gerekçesiyle özelleştirilmeye gidilebilecek.
4) Önceki 3 farklı gerekçeden biri mevcut olmasa bile, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından, kuruluşun özellikleri dikkate alınarak belirlenecek sair (başka) bir gerekçe ile de özelleştirme mümkün olacak.

Yargı denetimi fiilen yok ediliyor

Başbakan Binali Yıldırım ve 4 bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu, herhangi bir gerekçe üreterek, özelleştirmenin hukuki dayanağını da oluşturabilecek. Yani hangi kuruluşların özelleştirilebileceğine karar veren Özelleştirme Yüksek Kurulu, yukarıda belirttiğimiz üç gerekçeden birine dayanabileceği gibi kendi de herhangi başka bir gerekçe icat ederek özelleştirmenin önünü açabilecek.
Böylece yargı denetimi de fiilen bay-pas edilmiş olacak. Örneğin özelleştirme neticesinde kamuya gelir elde ediliyorsa, bu özelleştirmenin yargıdan dönmesi olanaklı olmayacak. Öte yandan Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun özelleştirilecek kuruluşun özelliklerini dikkate alarak belirleyeceği gerekçenin de yargısal denetimi de fiilen olanaklı gözükmüyor.

Özelleştirme furyası kapıda

AKP iktidarı döneminde çok hızlı bir özelleştirme süreci yaşandı. Büyük ölçekli KİT’lerin büyük çoğunluğu özelleştirildi. Ancak Devlet Personel Başkanlığı’nın sitesindeki listeye bakarak söyleyecek olursak henüz özelleştirilmemiş ya da özelleştirmesi tamamlanmamış 23 farklı kamu iktisadi kuruluşu, 7 banka ve 31 özel bütçeli kuruluş var. Öte yandan kamunun farklı şirketlerde yüzde 50’nin altında olan hisseleri mevcut. Ayrıca belediyelere ait ticari kuruluşlar (belediye şirketleri) ile her türlü kamu varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları) Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun kapsamında ve Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirilebilir durumda.
Torba yasa Meclisten geçtiği takdirde tüm bu kamu kuruluşları kolayca özelleştirilebilecek. Yeni bir özelleştirme furyası gündeme gelebilecek. Bu düzenlemenin Meclisten geçmesi engellenmediği takdirde, son kurumlar da birer birer satılacak.