Dünya
Deutsche Welle

Juncker devrimi

AB Komisyonu Başkanı Juncker, Avrupa’daki iltica kaosundan çıkış yollarını gösterdi. DW editörü Bernd Riegert yorumunda, sistemik krizin üstesinden kolay gelinemeyeceğini savunuyor.

10 Eylül 2015 15:53


Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker, Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında 28 üye ülkeyi iltica politikalarını değiştirmeye çağırdı. Juncker mevcut durumu değerlendirirken, bunun böyle devam edemeyeceğini söyledi. Bunda tamamen haklıdır. Ancak şimdiki uygulamanın değiştirilmesiyle ilgili önerilerinin kabul göreceği kuşku götürür. Komisyon başkanı sığınmacı ve mülteci adaylarının sürekli ve bağlayıcı bir formüle göre üye ülkeler arasında paylaştırılmasını istiyor. Mültecilerin yüzde 90’ının sadece beş AB ülkesi tarafından kabul edildiği düşünülecek olursa Juncker’in önerilerinin ‘devrim’ olarak tanımlanması yanlış sayılmaz.

Reformlara direniş sürüyor

AB Komisyonu mayıs ortalarında acil durum nedeniyle 40 bin mültecinin âdil bir şekilde üyelere dağıtılmasını talep etmişti. Bu sayı şimdilerde 160 bini aştı. Komisyonun önerisi üyeler tarafından çoğunlukla ret edilmişti. Şimdi neden kabul edilsin ki? İltica rejimini baştan sona yenileyecek ve 160 binden fazlayı kapsayacak olan kalıcı paylaşım anahtarı belki çok ileride kabul edilebilir. Almanya Başbakanı’nın da önerilerini desteklediği Komisyon Başkanı Juncker’in önünde aşılması gereken birçok engel bulunuyor.

Juncker çoğu kez olduğu gibi iltica rejimindeki direnişin de parayla kırılabileceğini düşünüyor. Juncker planı, çok az ya da hiç mülteci almayan ülkelerden almadıkları her mülteci adayı karşılığında 6 bin euro para cezası verilmesini ve aynı meblağın kotasını aşan ülkelere ödenmesini öngörüyor. Mülteci almamakta ısrar eden Doğu Avrupa ülkelerinin bu sistemi kabul edip etmeyecekleri belli değil.

Juncker, iltica işlemlerindeki ilk kayıt ve tescil şartının Birliğin dış sınırını oluşturan İtalya, Yunanistan ve Macaristan gibi ülkelerden alınıp 28 üye arasında paylaştırılmasını itiyor. AB ülkeleri bu öneriyi kabul etmeye yanaşmamıştı. Bu öneri onaylanırsa, İtalya ve Yunanistan’ın yıllardır uymadıkları, Almanya’nın da, Macaristan’daki mültecilerin Avusturya üzerinde ülkeye girmesine izin verip fiilen kaldırmasıyla zaten işlemeyen Dublin kurallarının sonu gelmiş olacak.

Göçün yönetilmesi

Yeni iltica rejiminde, iltica başvurusu ret edilenlerle sırf ekonomik nedenlerle Avrupa’ya gelen yabancıların en kısa zamanda sınır dışı edilmeleri ve dış sınırların daha güvenli hale getirilmesi de öngörülüyor. Üçüncü ülkelerden Avrupa’ya daha az yabancının gelmesi için de güvenli ülkelere yenilerinin eklenmesi de Juncker planında yer alıyor.

Jean-Claude Juncker, tekliflerinin AB’nin daha fazla sığınmacı alacağı anlamına gelmediğinin bilincinde. Amaç mülteci adayı ve sığınmacıların üye ülkeler arasında yer değiştirmesinin daha iyi yönlendirilmesi ve insan onuruna yakışır muameleye tabi tutulmaları. Komisyon başkanı konuşmasında Avrupalıların kontrolsüz göç nedeniyle korkuya kapıldıklarını da hesaba katıp, AB ülkelerindeki işsizlik ve fakirlikle daha etkili mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor.

İlk test pazartesiye

Juncker mülteci sayısının Avrupa’ya yük olmayacağını ve Suriye’ye komşu ülkelere sığınanlarla karşılaştırıldığında ‘mütevazı’ boyutlarda kaldığını söylüyor. Komisyon tarafından hazırlanan önerilerin gerçekleşme şansı pazartesi günü AB İçişleri Bakanları Konseyi’nin yapacağı toplantıda belli olacak. Son çare olarak Komisyon planının oy çoğunluğu ile kabul edilmesi de mümkün.

Mültecilerin gitmek istemedikleri bir ülkede yerleşmeye nasıl ikna edilecekleri de merak konusu. Suriyeli mülteci Almanya'dan başka bir ülkeyi istemiyor ve gerekirse kendi imkânlarıyla Almanya'ya geçmekten de sakınmayacaktır. Juncker'in önerileri de bu durumu değiştiremeyecektir.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle