Gündem

İtirafçı savcı Sarıkaya iddianamesinde HSK'dan çok tartışılacak Şemdinli ve Ali Kaya yorumu

Ferhat Sarıkaya ceza almayabilir; işte iddianamenin detayları...

14 Kasım 2018 18:57

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından meslekten yeniden ihraç edildikten sonra gözaltına alınarak tutuklanan eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkındaki iddianameyi tamamladı.

İddianamede, HSK'nın Şemdinli’de Umut Kitabevi’ne bomba atılarak bir kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak, “Basit bir olay” ifadesini kullandığı, bombalı saldırıdan sonra esnaf tarafından yakalanan ve eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın da “Tanırım, iyi çocuktur” diye söz ettiği astsubay Ali Kaya hakkında da “Haksız yere dava açıldı” yorumunda bulunduğu aktarıldı. 

'Etkin pişmanlık' indirimiyle ceza almayabilir

Büyükanıt’ı kasıtlı olarak bu olayın iddianamesine dahil ettiği aktarılan Sarıkaya ise savcılık ifadelerinde, itirafçı olarak etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için verdiği ifadeleri tekrarladı. Sarıkaya, 'FETÖ'ye üyelik' iddiasıyla yargılanacak. Mahkeme, verdiği ifadelerin 'etkin pişmanlık' kapsamında kaldığına karar verirse, hakkındaki davanın düşmesi ya da ceza almaması söz konusu olabilecek.

TIKLAYIN - Ferhat Sarıkaya gözaltında: Cemaat itirafçısı bir savcının masum hayatlara mâl olan hikâyesi

Sarıkaya’nın 8 Kasım’da tutuklanmasının ardından büyük bir hızla hazırlanması dikkati çeken iddianamede, eski savcıyı meslekten ihraç eden HSK’nın 202 sayfalık Teftiş Kurulu raporuna da atıf yapıldı. İddianamede, Yargıtay’ın 'FETÖ' ile ilgili yorumları anımsatılarak, örgütün yargı içinde de örgütlendiği ve kendisine boyun eğmeyenleri hedef haline getirdiği ifade edildi.

TIKLAYIN - İntihar eden bürokratın onuru ve organize bir onursuzluk hikâyesi: Van 100. Yıl Üniversitesi'nde 13 yıl sonra gelen beraat!

Şemdinli iddianamesinden sonra meslekten ihraç edilen ancak HSK’nın 2011’deki kararıyla yeniden mesleğe alınan Sarıkaya hakkındaki soruşturmaya 1 Kasım 2018 tarihli HSK raporu üzerine başlanıldığının anlatıldığı iddianamede, yapılan inceleme ByLock ve Bank Asya kaydına rastlanmadığı vurgulandı.

İddianamede, HSK’nın söz konusu raporundan alıntılar yapıldı. Raporda, Sarıkaya’nın 2006’da meslekten ihraç edildiği, Van hâkimi olan ve sonradan meslekten ihraç edilen İlhan Kaya’nın o tarihte “Teklifleri reddet, ihtiyaçların karşılanacak” sözleri üzerine teklifleri reddettiği kaydedildi. Raporda, Sarıkaya’nın Adalet eski Müfettişi Burhan Yaz’dan 2007’de 20 bin lira para aldığı ve Güney Afrika’ya gittiği, Türkiye’ye dönmesinin ardından Gazi Üniversitesi’nde çalışan Mehmet Saltan aracılığıyla örgütten para aldığı, Murat Ataç adlı avukatın yanında sigortalı gösterildiği, bir süre sonra da Bosna’ya gittiği aktarıldı. Raporda, 2011’de yapısı değişen HSK'nın 'FETÖ’den soruşturulan üyelerinin oylarıyla Sarıkaya’nın yeniden savcılığa döndüğü ifade edildi. Raporda bu tarihten sonra bile örgütün Sarıkaya’ya para yardımı yaptığı belirtildi.

“Basit bir olayı büyüttüler”

Raporda, "Şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu, bu kapsamda dönemin Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili İbrahim Özer tarafından kendisine gönderilen fezleke üzerine, söz konusu örgütün talimatı ve yönlendirmesi ile Şemdinli İlçesindeki basit bir olayı büyüterek, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapmakta olan Yaşar Büyükanıt’ı Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapan İlhan Kaya’nın isteği ve cemaatçi polis müdürünün yardımı ile kamuoyunda 'Şemdinli iddianamesi' olarak bilinen soruşturmaya katmak suretiyle adı geçenin yıpratılmasını ve Genelkurmay Başkanlığına yükselmesini önlemeyi amaçladığı anlaşılmıştır” denildi.

Sıralı amirlerin izni ile gitti

Raporda şöyle devam edildi:

“Sarıkaya, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olması nedeni ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadeledeki azim ve kararlığını kırarak komuta kademesine gözdağı vermek amacıyla örgütten aldığı talimat ile hareket edip Hakkâri İl  Jandarma Komutanlığı emrinde istihbarat kısım amiri görevinde iken 09/11/2005 tarihinde sıralı komutanlığın bilgisi dâhilinde Şemdinli ilçesine giden şikâyetçi astsubay Ali Kaya ile ilgili hukuki kısımlarını kendisi yazdığı iddianamede, Umut Kitabevi isimli işyerinin bombalanması olayına karıştığı gerekçesi ile PKK sempatizanı kişilerin yalan tanıklığına itibar ederek yürütülen soruşturma sonucu paralel yapı mensubu hukukçular tarafından Ankara’da hazırlanan ve KOM Müdürü Mustafa Uçkan’ın flash bellek ile getirdiği iddianameyi kopyala yapıştır yaparak şikâyetçi Ali Kaya hakkında haksız yere kamu davası açtığı...”

“Kripto eleman”

İddianamede, Sarıkaya aleyhinde verilen ifadelere de yer verildi. İhraç edilen ve itirafçı olan eski savcı Bayram Bozkurt’un ifadesinde Sarıkaya için, “Şemdinli iddianamesini düzenleyen Ferhat  Sarıkaya bir dönem Çukurambar'da Altuntaş apartmanında kaldı. Hatta Murat Altuntaş bu binada bir daireyi Ferhat Sarıkaya’ya çok cüz'i bir bedelle sattı. Ben Ferhat Sarıkaya’nın cemaatin kripto elemanı olduğunu biliyorum, Murat Altuntaş bana Ferhat'ın kendisine cemaat tarafından emanet edildiğini söylemişti” dediği aktarıldı.

“Acıdığım için kabul ettim”

Sarıkaya’yı yanında sigortalı çalışıyor gibi gösteren avukat Murat Araç da ifadesinde şunları söyledi:

"2008-2009 yıllarında Fatih Üniversitesinde Hukuku Müşaviri olan ve Nurullah Albayrak vasıtası ile tanıdığım Orhan Kurga isimli şahıs o dönemde meslekten ihraç olan Ferhat Sarıkaya’yı benim ofisime getirdi. Çocuklarından birisinin tedavi gördüğünü. SSK kaydının yapılmasının gerektiğini söyleyerek benim ofisimde sigortalı göstermek istediklerini söylediler. Ben de çocuğunun durumuna acıdığım için kabul ettim. Sigorta parasını bir işadamı üstlendi."

“Cemaat kontenjanından”

Eski HSK üyesi, tutuklu yargılanan İbrahim Okur da ifadesinde şunları kaydetti:

"İlhan Kaya Fetullah Gülen cemaat mensuplarının listesindeydi. Cemaat mensuplarına Ferhat Sarıkaya ile ilgili soruşturma esnasında Van Ağır Ceza Reisi olduğunu ve bu şahsın da soruşturmada isminin geçtiğini söyleyerek itiraz ettim. Ancak Fetullah Gülen cemaat mensupları seçilmesinde ısrar edince cemaat kontenjanından Yargıtay üyesi seçilmiştir. 2010 Anayasa değişiklik paketinde ihraç edilenler ile ilgili özel bir düzenleme yapılıp, geçici bir madde olarak Anayasaya konulmuştur. Zaten referandum öncesi yapılan propagandalarda hükümet tarafından özellikle vurgulanıyordu. Dolayısıyla Ferhat Sarıkaya'nın mesleğe kabul edilmesi hükümetin de bu yönde isteği doğrultusunda HSYK Genel Kurulu tarafından yapılan oylama ile olmuştur. Hatırladığım kadarıyla yüksek yargıdan gelen kurul üyeleri muhalif kalmışlardı.

“Muhtara mesaj atanı da kabul ettik”

Bu ismin dışında çok farklı nedenlerle daha önce meslekten çıkartılan örneğin bir muhtara mesaj atarak kendisinden çok hoşlandığını belirttiği için meslek onur ve haysiyetine aykırı hareket ettiğinden ihraç edilen bir erkek savcının ihracını kaldırdık, ancak mesleğe kabul etmedik, ikinci olarak çok aşırı makyaj yaptığı ve kılık kıyafetinin meslek onur ve haysiyetine uymadığı nedeni ile daha önce ihracına karar verilen bir kadın hakimin mesleğe kabulüne karar verilmişti.

"Bakanlığın görüşü etkili oldu"

Bu şekilde 30'a yakın başvurunun değerlendirildiğini hatırlıyorum. Ferhat Sarıkaya'nın Ankara'ya atanmasında bakanlığın görüşü etkili olmuştur. Hatta kendisi daha önce bakanlık tetkik hakimliğini istemişti, ancak ben böyle bir atamanın sıkıntı doğurabileceğini Bakan Bey'e izah ettim. O da uygun buldu. Ben Sarıkaya’nın başlangıçta bu cemaat ile ilişkisinin olduğunu bilmiyordum. Anladığım kadarıyla da Van'da görev yaptığı zaman bu cemaat ile yakınlaşmış" şeklinde beyanda bulunduğu,

Korumaya devam

Van’da TEM şubede görev yapmış olan Yusuf Vurur ise Sarıkaya’nın koruması ile görevlendirildiğini, ihraç edilmesinden sonra da Ankara’ya gönderilerek Sarıkaya ile ilgilenmesinin söylendiğini kaydetti. Vurur, Sarıkaya’nın yurtdışına çıkıp, Türkiye’ye dönmesinin ardından kendisine telefon hatları getirip götürdüğünü kabul etti.

"İyi yerlere gelmek için"

Mehmet Saltan da ifadesinde, şunları anlattı:

“...Osman isimli bir şahıs bana çocuklarının derslerine yardım et, bir de biz kendisine yardım zarfı ulaştırmak istediğimizde kendisine teslim et dedi. Ben bu teklifi iyi bir yerlere gelebilmek ve cemaat içerisinde şahsıma referans olarak gösterebilecek bir faaliyet olduğunu düşündüğüm için kabul ettim. Ama şahsın kim olduğunu halen bilmiyordum. Fakat ne kadar yanlış bir tercihte bulunduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

"Kırtasiye dükkanı açacağım"

2008 yılı şubat ayında Ferhat Sartkaya beni cep telefonumdan aradı ve kendisinin Bosna 'ya gideceğini söyledi. Osman isimli şahıs beni aradı ve bir otoparkta buluştuk, bana Ferhat Sarıkaya 'ya iletilmek verilmek için üzerinde Ferhat Bey ibaresi bulunan büyük bir zarf verdi ve "içerisinde para var, bu zarfı Ferhat beye ulaştır, bu para ile Bosna 'daki ihtiyaçlarını görsün" dedi. Tahminimce içerisinde 15 bin 20 bin civarında para olduğunu düşünüyorum. Eryaman Güzelkent mahallesinde bulunan ikametgahına yakın bir parkta akşam saatlerinde hava karanlık iken buluştuk ve kendisine Osman isimli şahsın göndermiş olduğu zarfı verdim. Savcı bana ayrıca "bosna'ya yerleşip kırtasiye dükkanı açacağım" dedi ve yanından ayrıldım. Nisan 2008 tarihine kadar bir daha Ferhat Sarıkaya ile görüşmem olmadı.

"Bosna’ya gittim"

2008 yılı Nisan ayı içerisinde Osman isimli şahıs beni aradı ve Eryaman mahallesinde şuan hatırlamadığım bir yerde buluşmamızı istedi, kendisini ile buluştuk ve bana "Savcıyı ziyaret edermisin, savcı iş kurabilmiş mi, bir ihtiyacı var mı, çocuklarının eğitim durumu ne oldu, yapabileceğimiz bir şey var mı. Bunları bir kontrol etmek gerekiyor" dedi. Ben bu işin sıkıntılı bir durum olduğunu ve bu durumdan rahatsızlık duyduğumu söyledim, Osman 'da bana "ya ne olacak, sen gezmeyi tozmayı seviyorsun, orada aynı Kastamonu'ya benziyor, gezmek maksatlı gidersin, işi halleder gelirsin" dedi, beni ikna etti. Cuma günü için yıllık iznimden kullanarak haftasonu dahil olmak üzere 3 günlüğüne Bosna 'ya gittim. Beni Ferhat Sarıkaya Sarayova Havalimanın da karşıladı, Ilıza isimli bir mahalledeki evine gittik, beni bu evde 2 gece boyunca ağırladılar, ben kendisine bana verilen zarfı ve kayınbiraderi Serkan isimli şahsın gönderdiği yiyecek eşyalarını teslim ettim. Kaldığım iki gün boyunca bana; havalimanında bir müddet ailecek tutulduklarını ve sorgulandıklarını, ne amaçla Bosna 'ya gelindiğine dair sorular sorulduğunu, havalimanında Ali isminde bir şahsın kendilerini karşıladığını ve bir otele yerleştirdiğini, daha sonra bu eve tutmalarına yardımcı olduğunu, Ali isimli şahsın çocukları da Bosna'daki cemaat okullarına kaydettirdiğini söyledikten sonra herhangi bir iş kurmadığından, Türkiye 'de bakmış olduğu Şemdinli davası ve diğer önem arz eden davaların sürecine ilişkin kitap yazacağını beyan etti. Pazar günü dönüş yaparken savcı bana "bir daha ne zaman geleceksiniz" diye sordu, bende kendisine "bilmiyorum" dedim ve daha sonra ülkeye döndüm. Bana dönerken herhangi bir zarf ve iletilmek üzere bir mesaj vermedi.

"Eşimle gittim"

Azmi isimli şahıs tahminen bana 2008 yılı haziran ayında, Şubat 2009 tarihinde, Nisan 2009 tarihinde ve hatırlayamadığım başka bir tarihte daha gelerek Ferhat Sarıkaya 'ya verilmek üzere zarf verdi, bu gidişlerimin birinde eşimi de götürdüğümü hatırlıyorum.

"Para almaya devam etti"

2009 yılı Haziran ayında Ferhat Sarıkaya Türkiye 'ye dönüş yaptı ve bana ulaştı. Geri dönmeyi düşündüğünü en son Bosna 'ya gittiğimde söylemişti. Sincan 'da ikamet eden Kayınbiraderi Serkan 'ın evine yerleştiler. Enteresan olan çocukları bahane edip dönmesidir.  Ferhat Sarıkaya ve ailesi Türkiye'ye döndükten sonra cemaat tarafından kendisine para verilmeye devam edilmiştir. Çünkü 2-3 ayda bir Azmi, görev yaptığım Ahmet Andiçen İlköğretim okuluna gelip bana savcıya ulaştırılmak üzere zarf teslim ediyordu, ben Azmi isimli şahsa "bu adama hala niye yardım ediliyor" diye sorduğumda bana " o adam bu ülkede bir darbeyi engelledi, millet ona çok şey borçlu" dedi, yine konuşmayı kesip yanımdan ayrıldı.

Ferhat  Sarıkaya’ya tarafımdan kuryelik vasfı ile zarf götürme işi kendisinin HSYK kararı ile tekrar mesleğe dönmesi ile azaldı. Sadece yılda bir kez çocuklarının okul masrafına ilişkin zarf tarafımdan götürülmüştür. Ayrıca bir keresinde de Azmi kod tarafından bana verilen zarfın aşırı şişkin olmasından şüphelenerek bu nedir diye sorduğumda Azmi kod bana "savcının 40.000 TL'lik bir tazminat davası var, mağdur olmaması gerekiyor, ülkeye yeni döndü, sıkıntı yaşamasın " dedi. Bende bu zarfı Ferhat Sarıkaya 'nın evinin olduğu muhite gittim ve zarfı teslim ettim.

"Afrika’da çok neşeliydi"

Eski müfettiş Burhan Yaz da ifadesinde şunları kaydetti:

"Ferhat Sarıkaya benim hukuk fakültesinde en samimi arkadaşlarımdan biridir. Hâkim adayı olduğumuz dönemde de ailecek görüşürdük. Kura çekilip gittikten sonra bir daha görüşmedik. Ben kendisini Yeni Asya grubundan olduğunu biliyorum. İhraçtan sonra kendisi bana hayatının tehlike altında olduğunu, kendisini öldürüleceğini söylüyordu. Hatta bu sohbetimizde Amerika'ya gitmek istediğini bana söylemişti. Daha sonra bana Afrikaya gitmek istediğini söyledi. Cemaatin kendisine maaş bağladığını söylemişti. Ben ona bir poşet içinde para götürdüm. Ancak bu parayı bana getiren kişi bana nasıl ulaştı şu an için hatırlayamıyorum. Ancak gelen kişi bana Ferhat Sarıkaya'nın Afrika'ya biletini ayarladığını, İstanbul'dan geldiğini ve vereceği parayı ona götürmesini benden istedi. Ferhat Sarıkaya Afrika'ya gittikten sonra yaklaşık 3-4 ay sonra Ankara'da yanıma biri geldi. Kendisinin Afrika'da Türk okullarında öğretmen olduğunu söyledi. O şahısla birlikte eşim ve ben Afrika'ya gittik. Biz o şehre gittiğimizde Ferhat Sarıkaya havaalanında yanında bir öğretmenle birlikte bize karşıladı. Ferhat Sarıkaya beni ve eşimi kendisinin kaldığı lüks bir siteye götürdü. Kendisi oldukça neşeli idi. Eşiyle benim eşim görüştü. Kaldığımız 4 gün süre içerisinde Ferhat ve yanındaki öğretmen şahıs ben ve eşimi Afrika'nın değişik yerlerine götürdüler. Sarıkaya ve eşi çok neşeli idi. Hatta geleceğim gün de kaldıkları yerden taşınacaklarını dile getirmişti. Niye Türkiye'ye gelmek istesin ki bizim gittiğimizde evini bile değiştirmek istediğini dile getirmiş ve kendisine yeni ev bulduğunu belirtmişti, taşınacağı evi dahi bize göstermişti.Ben Ferhat Sarıkaya'yı Türkiye'ye gelmemesi için ikna amacıyla Afrika'ya gitmiş değilim. Ağırlık  gezmek idi. Samimi arkadaşım olması nedeni ile gelen kişinin teklifini kabul etmiştim. Ferhat Sarıkaya orada da maaş alıyordu. Çocukları Türk okullarında okuyor. İngilizce öğreniyorlardı. Altında araba vardı ve lüks evde oturuyordu. Niye Türkiye'ye gelmek istesin onu anlamış değilim.”

"Aidiyet içinde değildim"

Sarıkaya, 7 Kasım 2018 tarihli ifadesinde ise "daha önce verdiği ifadeleri kabul ettiğini, örgüt ile aidiyet içerisinde irtibatlı bulunmadığını, örgütün toplantılarına katılmadığını, himmet vermediğini, örgütün çözülmesi adına hakkında herhangi bir adli ve idari soruşturma bulunmadan önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iki kez tanık sıfatıyla ifade vererek yapı ile ilgili bildiklerini anlattığını, hakkındaki aleyhe beyanları kabul etmediğini, 2006 yılında Şemdinli soruşturması ile başlayan yapı ile irtibatının 2013 yılı Mart ayına kadar örgütten aldığı maddi yardım ile devam ettiğini ancak bu irtibatı örgütsel aidiyet ve mensubiyet kabulü ile yapmadığını, bu nedenle örgüt üyesi olma iddiasını kabul etmediğini" anlattı.

"2013’e kadar irtibatlıydı"

İddianamede, Sarıkaya’nın 2006’dan 2013’e kadar FETÖ/PDY ve mensupları ile irtibatlı olduğu, örgüt ve mensuplarının talimatları doğrultusunda işlemler tesis ettiği ve soruşturmalar yürüttüğü, örgüt adına gerçekleştirdiği faaliyetler dolayısıyla meslekten 2006 yılında ihraç edilmesinden sonra örgütten maddi yardımlar almaya başladığı, örgüt tarafından yurt dışına gönderildiği, 2010 yılında oluşturulan dönemin kurulu tarafından 2011 yılında tekrar mesleğe kabülünün yapıldığı, mesleğe kabülüden  sonra da yapı ile irtibatlı olan kişilerle irtibat halinde olduğu, örgütsel yardım almaya devam ettiği, bunları da ifadelerinde ve televizyonda kabul ettiği belirtildi.

"İradesini örgüte terk etti"

İddianamede, Sarıkaya’nın FETÖ/PDY üyeliği gerekçesi ile HSK tarafından meslekten çıkarıldığı ve şüphelinin adı geçen örgütün talimatları doğrultusunda işlem yaparak ve örgütten maddi yardım almak suretiyle Fetullahçı silahlı terör örgütünün ideolojisini, amaçlarını, faaliyetlerini benimsediği, kendi iradesini örgütün iradesine terk ettiği, örgüt hiyerarşisi içinde hareket ettiği kaydedildi.

Savcı Murat Özcan, Sarıkaya’nın etkin pişmanlıktan yararlanıp yararlanamayacağına ise görevli mahkemenin karar vermesi gerektiğini belirtti.  Buna göre Sarıkaya örgüt üyeliği suçlaması ile yargılanacak.