Medya

İşte Türkiye'nin ilk kadın parlamento ve diplomasi muhabiri Nilüfer Yalçın'ın yaşam öyküsü

"Herkes ona konuşmak isterdi"

05 Ocak 2018 18:17

Burası BBC Londra. Yıl 1951. Türkiye'nin ilk kadın diplomasi muhabiri ve parlamento muhabiri Nilüfer Yalçın, ellerinde notlarıyla radyo yayını için sırasını bekliyor.

Daha sonra 1960'lı yıllarda TBMM'nin erkek egemen basın locasına giren ilk kadın gazeteci olacaktı Nilüfer Yalçın. Dönemin duayen Ankara muhabirlerindendi.

Meslektaşlarının değişiyle titiz, dinamik ve çalışkan kimliğiyle, sert mizacı ve girişken kişiliğiyle, siyasiler ve diplomatların saygı duyup konuştuğu gazetecilerin başında geldi. Gece saat 03:00 sularında aradığı üst düzey bakanlar, deneyimli gazetecinin elinden kurtulamayacaklarını biliyorlardı.

2011'de hayatını kaybettiğinde basın özgürlüğü ödülleri ve asla susmayan daktilosunu arkasında bıraktı. Köşe yazarı ve savaş muhabiri olma hayalleri ise kimilerine göre kadın olmasının etkisiyle gerçekleşemedi.

Gazetecilikle tanıştığı BBC Türkçe'nin Londra ofisinden, Nilüfer Yalçın'ın biraz da gölgede kalan hikayesinin izini sürdük.

"Herkes ona konuşmak isterdi"

Meslektaşlarına göre, 30 yıldan fazla çalıştığı Milliyet gazetesinde ve Ankara kulislerinde bir otoriteydi Nilüfer Yalçın. Diplomasi yemeklerinden Meclis kulislerine kadar her yerde, herkesin konuşmak istediği bir isimdi.

Ama onun gazetecilik serüveni biraz da şans eseriydi.

Anne ve babasının şiddetle tıp okuma hayaline karşı çıktığı Yalçın, İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Bölümü'ne kaydoldu. Üniversite hocası ünlü edebiyatçı Mina Urgan, genç Nilüfer'i bir gün kenara çekti ve şöyle dedi:

"Edebiyat falan diyorsun ama sen bu işi bırak, yapamazsın. Meselelerin içine o kadar güzel giriyorsun ki, bu yetenek ancak gazetecide olur.

Eminim ki sen Türkiye'nin en iyi kadın gazetecisi olacaksın."

Mina Urgan

Nilüfer Yalçın, 50'li yılların başında Londra'da yüksek lisans yaptığı dönemde BBC Türkçe'de gazeteciliğe başladı. İngiltere'de ekonomi profesörü Aydın Yalçın ile tanıştı ve evlendi.

1965-1973 yılları arasında merkez sağ çizgideki Adalet Partisi'nin (AP) milletvekillerinden biri olarak TBMM'de görev yapan Aydın Yalçın, eşinin Ankara kulislerine adım atmasında büyük rol oynayacaktı.

Türkiye'ye döndüklerinde çift, The Economist dergisinden esinlenerek kurdukları Forum Dergisi'nde dönemin entellektüellerini bir araya getirdi. 1954-1960 yılları arasında derginin yayımcılığını beraber üstlendiler.

Nilüfer Yalçın 1960'ta 27 gazeteciyle beraber Ankara'da Öncü gazetesini kurdu.

Ama onun gözü aktif gazetecilikteydi. Falih Rıfkı Atay'ın başında olduğu Dünya gazetesindeyken, Hürriyet gazetesinin eski başyazarı Oktay Ekşi'nin teklifiyle Ankara'da diplomasi muhabirliğine başladı.

"Meclis'te kadına alışık olmayan milletvekilleri Nilüfer Hanım'a çok ama çok sıkıntı verirler. Ama genç gazeteci inatçı; çıkartılan zorluklar gözünü hiç korkutmaz. Hatta daha da kamçılar onu. Birkaç milletvekiliyle iyi ilişki kurunca birbiri ardına haber patlatmaya başlar."

Âzer Bortaçina, Milliyet gazetesi, 27 Haziran 2000

1963 yılında Milliyet'in Ankara Bürosu'na adım atması, dönüm noktası oldu. 1969'da gazetenin diplomasi ve parlamento muhabirliği görevini üstlendi.

Nilüfer Yalçın, eşi milletvekiliyken, Meclis koridorlarında haber ve röportaj peşindeydi. Bir yandan da kızı Lale ve oğlu Ali'yi büyüttü.

"Bütün çocukluğum boyunca annemin çalışma hayatının ön planda olduğunu her zaman hissettim. İş ve özel hayatımız birbirinin içine geçmiş vaziyetteydi. Hatta annemin babamdan daha çok çalıştığını düşünürdüm. Günün büyük bölümünde gazetedeydi. Haber saatinde yemek yenirdi ve hiç konuşmazdık. Bana tuhaf gelirdi. Siyasetin hayatımızın bir parçası olduğunu hissetmiştim çocukken. "

Kızı Sosyal Antropolog Lale Yalçın-Heckmann

Yalçın, 1979'da suikast sonucu öldürülen dönemin Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi'nin yıldızlarındandı. Bülent-Rahşan Ecevit çifti, şair Ahmet Arif, tiyatrocu Lale Oraloğlu, eski Dışişleri Bakanı İlter Turan, eski Başbakan Yardımcısı Turan Güneş, şair Ahmet Arif gibi siyasetçi ve entellektüeller yakın dostuydu.

Konuştuğumuz yakınları ve meslektaşlarının hatırasındaki Nilüfer Yalçın hep aynı:

Titiz, ayrıntıcı, kaynaklarına sadık ve haberin peşinde sonuna kadar koşan "eski tip gazetecilerden."

"O dönem Milliyet'te Fikret Bila ben Nilüfer Hanım aynı odadayız. Karşı odamızda Emin Çölaşan, Derya Sazak var. Nilüfer Hanım dediğinizde aklıma şu sahne gelir: Masasına bacaklarını uzatmış, elinde hiç durmayan bir telefon..."

"Gazeteciler arasında hem rekabet, hem de hiyerarşi vardı. Duayen gazeteciler kuliste bir bakanla konuşuyorsa kimse girmezdi. Bunlar yazılmamış kurallardı. Nilüfer Hanım soru sormadan biz soramazdık, öyle bir otoritesi vardı. Benden 20 yaş büyüktü ama asla kibirli bir hâli yoktu. Dışarıdan görenler sert bir mizacı olduğunu düşünürdü ama yumuşak kalpliydi. "

"Haber peşindeyse kim olursa olsun elinden kurtulamazdı. Zaten Nilüfer Hanım aradığında - gece saat kaç olursa olsun- kurtuluş yoktu."

Gazeteci Nur Batur

 

Eski Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Nilüfer Yalçın'ın yol arkadaşlarından.

Ekşi, Nilüfer Yalçın'ın heyecanının sadece gazetecilikle sınırlı olmadığını anlatıyor:

"1956 Haziran'ında Demokrat Parti iktidarının toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünü kısıtlayan bir tasarıyı TBMM'den geçirdiği günü hatırlıyorum. Meclis'teki DP çoğunluğunu protesto için 'Ne duruyoruz ' diyerek bizleri Genel Kurul balkonundaki yerlerimizden kaldırdı, balkondan çıkarttı. DP iktidarı, o ve ben dahil 13 gazeteciyi 8 ay Meclis'e almadı.

"Kadın gazetecilerimizin en zor koşullarda - Anadolu'nun ücra köşelerindeki olayları da izleyerek- görev yapmasının benim bildiğim ilk örneklerinden biriydi. Gerçeğe ulaşıncaya kadar o olayın ardını bırakmaz, her kapıyı pervasız şekilde çalardı. Bu yüzden verdiği her haberin yüzde yüz gerçeği ifade ettiği bilinirdi."

Âzer Bortaçina, Milliyet gazetesindeki yazısında Yalçın'ı "Türk-İslam sentezini telafuz eden ilk gazeteci" olarak tanıtıyor.

"Nilüfer Ankara'da diplomasi muhabirliğinin öncülerinden sayılmalıdır. Diplomasi resepsiyonlarının yıldızıydı. Büyükelçilerin çok değer verdiği bir kimseydi. Onu farklı kılan kültürel birikimi, lisan bilgisi ve insan bilgisiydi. İyi bir gazeteci olmak için gereken iki özelliğe sahipti: Titiz ve dürüsttü."

Milliyet'in kıdemli gazetecisi Sami Kohen

1950'li yıllarda Türkiye'deki iki kadın gazeteciden biri Nilüfer Yalçın, diğeri de Müşerref Hekimoğlu'ydu.

Yıllarca Milliyet gazetesinde beraber çalıştığı, Hürriyet'te Türkiye'nin ilk kadın Ankara Temsilcisi olan gazeteci Nur Batur anlatıyor:

"Kenan Evren'in başkanlığındaki 12 Eylül askeri yönetiminin dış politikasının ipuçları, Nilüfer Yalçın'ın usta kaleminde biçimlenir. Darbeden hemen sonra İsrail'e giden Yalçın, Kudüs'te önemli bir diplomat ile görüşür. İsrailli diplomat şöyle der: "Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini en alt diplomatik düzeye indirmesinden dolayı çok üzgünüz. Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'in Riyad'da yaptığı görüşmelerden de haberdarız. Suudi Arabistan, Türkiye'nin petrol ihtiyacını çok düşük fiyatla sağlayacak. Ancak karşılığında Türkiye de, İslam dininin yaygınlaşıp, kökleşmesi konusunda Suudilerin girişecekleri faaliyetlere kolaylık gösterecek."

Diplomatik kulislerde deprem etkisi bırakan haber, 13 Kasım 1980'de Milliyet'te yayımlanır. Dış politika yazarı Nilüfer Yalçın'ın bu haberinden sonra da ülkemiz, Türk-İslam sentezine sürüklenir zaten..."

Âzer Bortaçina, Milliyet gazetesi, 27 Haziran 2000

Nilüfer Yalçın dış politikada olduğu gibi parlamento haberciliğinde de sarsıntı yaratacak haberlere imza atmıştı.

Demokrat Parti (DP) döneminde bölünmeye neden olan 1954'teki "ispat hakkı" tartışmaları ile ilgili haberi, bunlardan biriydi. Çok sayıda gazeteci haberleri nedeniyle DP'lilerle mahkemelik oluyor, basın mensupları ile partideki muhalifler, kendilerine ispat hakkı verilmesi için Basın Kanunu'nda değişiklik talep ediyorlardı.

Başbakan Adnan Menderes'in "Ne bu, ispat hakkı diye tutturmuşlar. İspat hakkı mı, yoksa İspartalı Hakkı mı?" şeklindeki alaycı sözleri üzerine, partide çatlaklar baş gösterdi. Nilüfer Yalçın'ın Milliyet gazetesinde bunu haberleştirmesi ile tarihi süreç başladı:

"Hürriyet Partililerin ispat hakkıyla ilgili bir taslak hazırladığını öğrenen genç gazeteci haberin kokusunu alır almaz, iz sürmeye başlar. Hürriyet Partisi Milletvekili Fethi Çelikbaş'tan bu taslağı ele geçirir, bir koşu gazetesine gelerek bomba haberini yazar. Sekiz sütun manşetten verilen haberden sonra yer yerinden oynar."

Âzer Bortaçina, Milliyet gazetesi, 27 Haziran 2000

Yalçın, Kıbrıs Sorunu, Türk-Yunan ilişkileri ve NATO ile işbirliği konularındaki çalışmalarıyla öne çıktı.

5'inci Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'dan Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis'e, KKTC'nin ilk cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan 70 ve 80'li yılların dünya liderleri ve önemli bakanlarına birçok siyasetçiyle röportajlar yaptı. Afganistan'a, Irak'a, Avrupa ve ABD'ye göreve gitti.

1988'de Türkiye Basın Konseyi'nin ilk kadın genel sekreteri oldu.

Eşi Aydın Yalçın'ın hastaneye kaldırıldığını öğrendiği gün Milliyet'in kapısından çıktı ve eşini kaybettikten sonra da geri dönmedi.

70'li yaşlarına kadar siyasetçilere ve meslektaşlarına kök söktüren Yalçın, Türkiye'de basın dünyasındaki kadınlara ve gençlere örnek teşkil eden az sayıda gazeteciden biri olarak tarihe geçti.

Meslektaşları onu başından çıkarmadığı şık şapkaları, tatlı sert duruşu, "haber atlatırken" bile ödün vermediği tahkik çabasıyla hatırlayacak.