Gündem

İstanbul beyefendisi bir yazar: Haldun Taner

"Bütün oyunlarında güldürürken düşündürmeyi hiç ihmal etmemiştir."

23 Mart 2018 14:48

İsmail Özcan

16 Mart 1915’te İstanbul’da doğan Haldun Taner’in 103. doğum yılı olan 16 Mart 2018’de Kadıköy Feneryolu’nda 2. derecede tarihi bir bina Kadıköy Belediyesi tarafından restore edilerek “Haldun Taner Müze Evi” yapıldı. Burada Haldun Taner’in hem kişisel hem de sanat ve edebiyat yaşamında ürettiği ve sahip olduğu bütün eşyalar sergilendi. Eşi Demet Taner, bu eşyayı büyük bir memnuniyetle müzeye verdiğini, sanat ve edebiyat heveslisi yeni kuşaklar için bunların bir esin kaynağı olacak olmasından mutluluk duyduğunu ifade etti.

16 Mart 1915’te İstanbul’da doğan Haldun Taner, 7 Mayıs 1986’da yine İstanbul’da vefat etmiştir. Önümüzdeki 7 Mayıs 2018, onun ölümünün 32. yılıdır. Haldun Taner’in birkaç yıllık yurt dışı eğitim ve etüt yılları dışındaki bütün hayatı İstanbul’da geçmiştir. Haldun Taner, yurt içinde ve yurt dışında iyi okullarda okumuş, zamana yayarak da olsa iyi bir eğitim görmüştür. İyi derecede Fransızca ve Almanca bilgisine sahiptir. Öğrenim için kaldığı yıllardan sonra da Almanya ile irtibatı hiç kesilmemiştir. Çeşitli vesilelerle çok sayıda Almanya seyahati olmuştur. Berlin Mektupları adlı kitabı, Almanya anı ve seyahatlerinin ürünüdür.

Haldun Taner, hem Türk hem de Batı kültüründen derinlemesine haberdar; bilgili, görgülü, donanımlı bir yazar ve aydındır. Çok yönlü bir sanat ve edebiyat adamıdır. İnceliği, kibarlığı, hoş görüsüyle de tam bir İstanbul beyefendisidir. İstanbullu olmanın bütün ayrıcalıklarına sahiptir. İstanbul’un tarihini, kültürünü, medeniyetini tam olarak özümsemiş ve yaşamı boyunca hakkıyla temsil etmiştir. Sonuç olarak da olabildiğince çelebi bir adamdır.

Haldun Taner, 20. Yüzyılın ikinci yarısını kapsayan Türk edebiyatının hem en iyi ve hem de en üretken yazarlarından biridir. Bu dönem edebiyatının oyun, hikâye, fıkra- deneme-makale türünde çok sayıda eser vermiştir ve bunların hepsi çeşitli yayınevleri tarafından birçok defa basılmıştır. Eserlerinin telif hakkı doğumunun 100. yılı olan 2015’te YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından satın alınmış ve bütün eserleri söz konusu yayınevi tarafından yeni bir format ve mizanpajla art arda kitap piyasasına sunulmaya başlanmıştır.

Haldun Taner’in varlığını en ciddi şekilde hissettirdiği edebiyat alanı oyun yazarlığıdır. Konularını Türk insanının ve Türk toplumunun çeşitli aksaklıklarından, eksikliklerinden, pişmanlıklarından, kurnazlıklarından alan çok sayıda oyuna imza atmış; bunların hemen hepsi sahnelenmiştir. Kabare tarzını Devekuşu Kabare adıyla Türkiye’de üne kavuşturan ve zirveye taşıyan da Haldun Taner olmuştur. 1967’de Haldun Taner’in öncülüğünde Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar tarafından hayata geçirilen Devekuşu Kabare tiyatrosu, Vatan Kurtaran Şaban, Astronot Niyazi gibi Haldun Taner tarafından yazılan oyunları yıllarca oynamıştır.

Bütün oyunlarında güldürürken düşündürmeyi hiç ihmal etmemiştir. Her oyununda, her eserinde iyiliği, güzelliği, dürüstlüğü, çağdaşlığı işaret eden bir mesajı olmuştur. Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Vatan Kurtaran Şaban gibi oyunları hem bizim toplumumuza yönelik hicivleri hem de bu durumdan çıkarılacak dersleri yansıtır.

Taner’in en güzel ve en iyi oyunlarından biri, çok az üzerinde durulmasına, basında çok az konu edilmesine rağmen Eşeğin Gölgesi’dir. Bu oyun izleyenleri gülmekten kırarken müthiş toplumsal ve politik mesajlar verir.

Haldun Taner’in söz sahibi olduğu diğer edebiyat alanı hikâyedir. Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Saat On İkiye Bir Var, Yaşasın Demokrasi, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Yalıda Sabah adlı kitapları, onu Türk edebiyatının hikâye ustaları arasına sokmaya fazlasıyla yeterli olmuştur. Haldun Taner’in hikâyelerini okuyup keyif alabilmek için hatırı sayılır bir kültürel seviye ve birikim gereklidir. Çağdaşları olan Sabahattin Ali ve Aziz Nesin gibi kolayca tadına varılmaz. Çünkü çoğu hikâyesinde derin entelektüel konulara dalar ve bunlar üzerinden uzun tartışmalara ve polemiklere girişir.

Bütün eserlerinde derin bir bilginin, kültürün, görgünün yansımaları görülür. Ölür ise Ten Ölür, Canlar Ölesi Değil; Çok Güzelsin Gitme Dur; Hak Dostum Diye Başlayalım Söze gibi düzyazı kitaplarından oluşan kitaplarında bunlara açık seçik tanık olunur. Dikkatli okurlar onun eserlerinden çok şey öğrenirler. Deneme, makale gibi güncele ilişkin yazılarında, hikâyelerindeki gibi fazla felsefe yapmaz; maksadını açık seçik ifade eder.

Haldun Taner hemen hemen bütün eserlerinde mizah unsusundan yararlanmıştır. Mizahı nerede ne kadar kullanacağının dozunu da çok iyi ayarlamıştır.

Hiçbir konuda sivriliği olmamıştır. Hangi görüşü, hangi fikri savunursa savunsun daima makul, daima ılımlı, farklı görüşlere de saygılı olmuştur.

Haldun Taner, bir yandan birbirinden değerli eserler verirken bir yandan da bazı üniversitelerde dersler vermiştir. Bir yandan da gazete yazarlığı yapmıştır. Böylece 71 yıllık ömrü hep dolu dolu geçmiştir.