Gündem

İstanbul Barosu'nda gergin genel kurul

Baro başkanlığına aday isimlerin seçim konuşmalarını yaptığı genel kurulun ilk gününde, bazı adaylar protesto edilirken, Talat Canbolat'ın konuşması sırasında arbede yaşandı

20 Ekim 2018 14:08

T24

Dünyanın en büyük barosu konumundaki İstanbul Barosu’na kayıtlı 41 bin 77 avukatın, Baro Başkanlığı için sandık başına gideceği genel kurul bugün (20 Ekim 2018) başladı. Baronun kuruluşunun 140. yılına denk gelen genel kurulda, 8 ayrı grubun adayları ile iki bağımsız aday başkanlık için yarışıyor. Baro başkanlığına aday isimlerin seçim konuşmalarını yaptığı genel kurulun ilk gününde, bazı adaylar protesto edilirken, Talat Canbolat'ın konuşması sırasında arbede yaşandı.

Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Barosu Genel Kurul'u, yeterli çoğunluğun sağlanmasıyla birlikte Divan Kurulu Başkanlığı seçimleriyle başladı. Divan Başkanlığı'na Durakoğlu'nun önerisiyle Av. Mustafa Şeref Kısacık seçildi.

Durakoğlu protesto edildi

Genel kurulun açılış konuşmasını yapan mevcut başkan Av. Mehmet Durakoğlu, "Yargıçla tartıştığı için salondan atılanın aslında avukat olmadığını, adaletin kapı dışarı edildiğini seslendirebilmeliyiz" ifadelerini kullandı.

Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Platformu (ÖDAV) üyesi avukatlar, "savunmadan taviz yok, siz varsınız" pankartlarıyla konuşması sırasında Durakoğlu'nu protesto etti.

Genel kurul, aday isimlerin 15'er dakikalık seçim konuşmalarıyla devam etti.

"1923 cumhuriyet rejimi ortadan kalkmış, hukuk siyasallaşmıştır"

Avukat Hareketi grubunun başkan adayı Başar Yaltı, genel kurulda yaptığı konuşmasında, "1923 cumhuriyet rejimi ortadan kalkmış, hukuk siyasallaşmıştır.  Her türlü tahakküm odaklarına karşı özgürlüğünü ve bağımsızlığını korumasını bilen kişileriz. Bu nedenle kimseden sus payı istemiyoruz. Ricada bulunmuyoruz. Hak talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Mahkemeler ürkütücü bir mekanizmaya geçti" diyerek sözlerine devam eden Yaltı, "Basın iktidarın eline geçti. Bir korku toplumu oluşturuldu. 24 Haziran seçimlerden sonra Türkiye siyasal İslamcı bir rejime geçti. Anayasa dikkate alınmaz yasalar uygulanamaz oldu. İstanbul Barosu adaletsizliklere ses çıkarmayan bir baro haline geldi. Anlaşılan o ki mevcut baro yönetimi yıllardır kendisini tekrarlamakta" açıklamalarında bulundu.

Yaltı, "Gelecek olan Türkiye'yi hukukun üstünlüğüne kavuşturma anlayışıdır. Gelecek olan hukukun, hukukçuların ve avukatların gür sesidir" ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.

"Hukuka güvensizlik topluma taşındı"

Genel kurulda konuşan Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Kaptan Yılmaz, "Bugün yargının siyasallaştığı, hukuka güvensizliğin topluma taşındığı, avukatın yargının etkisiz unsuru haline dönüştürülmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz" ifadelerini kullandı.

Mevcut yönetim grubunun 14 yıldır İstanbul Barosu'nu yönettiğini hatırlatan Yılmaz, "14 yıl uzun bir süreç. Baroyu 14 yıldır yöneten mevcut grubun bu dönem içerisinde hatırda kalan eylemlerine değinmek isterim. Ergenokon Balyoz davalarındaki tutumları. Her tarafı hukuksuzluk kokan Ergenekon -Balyoz davalarında tepki göstermeyecekti de hangi davaya tepki gösterecekti? Farkımız baroya sadece kendisi gibi düşünenlerle yönetmek değil" açıklamalarıyla mevcut yönetimi eleştirdi.

"Keşke siz aday olmasaydınız"

Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu’nun adayı Eren Keskin, "Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızı saygı ve sevgiyle anıyorum" diyerek sözlerine başladı. Keskin, "Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk, Osman Kavala, insan hakları savuncusu arkadaşlarım ne yazık ki İstanbul Barosu size de sahip çıkmıyor. Ergenokon’a gösterilen Osman Kavalaya, Ahmet Altan’a, Selahattin Demirtaş’a gösterilmiyor. Siz çifte standart uyguluyorsunuz"diyerek mevcut baro yönetimine tepkisini gösterdi.

Öte yandan Keskin, İstanbul Barosu Başkanlığı'na aday olan Talat Canbolat’a dönerek, "Keşke siz aday olmasaydınız. İbrahim Kaboğlu’nun ihraç edilmesi sürecinde imzanız var" ifadesini kullandı.

"Kuvvetler ayrılığı kuvvetler birliğine sürüklenmiş durumda"

Çağdaş Avukatlar grubu başkan adayı Mehmet Durakoğlu, seçim konuşmasına, İstanbul Barosu'nun Türkiye'nin en etkili demokratik kitle örgütü olduğunu söyleyerek başladı. Durakoğlu, "İki devlet anlaşıyor ve birileri serbest kalıyor. Duruşmalar öncesi bir tek adliye kapısına uçak yerleştirilmiyor. Tutuklamalar bizim anladığımız hukuki açıklamalarla değil, burun sürtme amacıyla yapılıyor. Üstelik bütün bunların yanında, 16 Nisan referandumuyla kuvvetler ayrılığı kuvvetler birliğine sürüklenmiş durumda. Bize, !siz siyaset yapıyorsunuz' diyorlar. Evet, yapıyoruz. Böyle bir ortamda siyaset konuşmamak, siyasetin tam da kendisidir, boyun eğmektir, olana bitene rıza göstermektir" açıklamalarında bulundu.

Öte yandan Durakoğlu, konuşması sırasında bazı meslektaşları tarafından protesto edildi. Ayakta dinlenen konuşma sırasında bazı avukatlar, Durakoğlu'nun konuşmasına sözlü olarak itiraz ederek protestoda bulundu.

Talat Canbolat'ın konuşması sırasında arbede

Prof. İbrahim Kaboğlu'nun ihraç sürecinde imzası bulunan Av. Talat Canbolat'ın genel kuruldaki konuşması sırasında arbede yaşandı. Diğer avukatlar tarafından yatıştırılan olaylar dolayısıyla oturuma 10 dakika ara verildi.


Fikret İlkiz: Yargı bağımsızlığı yandı, kül oldu

Bağımsız adaylardan Fikret İlkiz, yargı bağımsızlığının yara aldığını belirterek şöyle konuştu:

"2016 yılında yargı bağımsızlığı yandı, kül oldu. Saraylar kim istiyorsa onların olsun. Türkiye’de soruşturmaların bu kadar çok tartışıldığı hiç olmadı. Biz iddianame yazmayız. Kim kime böyle bir hayat reva bulur, cesaret ettiler ama bizim gücümüz var. Hukukun egemen olduğu bir coğrafya ve devlet yaratmalıyız"

Hukukun egemen olmasının anahtarlarından birisinin İstanbul Barosu olduğunu söyleyen İlkiz, "İstanbul Barosu’nu eleştirdik. Haktır. Ama bir gün bütün bu olanlar olduğunda siz nerdeydiniz diye sorarlar. Bana sordular. Hepimizin barosunu yaratmak istiyoruz. Amacımız bundan ibaret" ifadelerini kullandı.

"Tüm barış akademisyenlerinin avukatıyım"

Konuşmasında barış akademisyenlerine de değinen İlkiz, "Eğer barış akademisyenlerinden bahsediyorsak ben bu imzayı atanların tümünün avukatıyım.Bu zamanları aşacağız. İstediğiniz yargıçları ayağa kaldırarak saygı isteyebilirsiniz. Onlar sizin yargıçlarınız bizim değil. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını korumak bizim varlık nedenimiz. Cezasızlık bu ülkenin kaderi değil" açıklamasında bulundu.

Hasan Kılıç: Ülkede tek adam rejimi tesis edildi

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu'nun başkan adayı Hasan Kılıç, hukuk ilkesinin tahrip edildiğini söyleyerek, hukukun politik bir araca dönüştürüldüğünü söyledi. "Ülkede tek adam rejimi tesis edildi" sözleriyle konuşmasına devam eden Kılıç, "Duruşma salonlarından atılan, gözaltına alınan avukatlar bugün artık özgürlüğün çığlığı haline gelmiştir. Biz adalet savaşındaki gecelerin adliye koridorlarındaki sesiyiz. Tüm baskılara rağmen her şeyi feda eden avukatlarız. Biat edenlere inat bükülmeyenlerdeniz" ifadelerini kullandı.

Kılıç, "Özgür, güçlü ve tam bağımsız savunma bizim en büyük projemiz. Bunu mutlaka gerçekleştireceğiz. İnsanları korkutmayız. Oylarını özgür kullanacaklar. Biz haklıyız, güçlüyüz. Ön seçim talebimiz oldu ama reddedildi. Adalet olmadıkça asaletin faydası olmaz. Barolar yönetim anlayışları hukuk devletinin korunması ile olur. Baronun internet sitesindeki basın açıklamalarıyla olamaz. Unutulmamalıdır her avukat bir güçtür ve biz bu toplam gücünün yansımayız. Unutmasınlar ben ve arkadaşlarım bürokratik oligarşiye ceket ilikleyenlerden olmadık, olmayacağız! Farkımız budur! Bu baroyu yeniden İstanbul Barosu yapacağız. Sizin için de yapacağız, bize kızanlar için de yapacağız” açıklamalarında bulundu.

"Gittikçe daha geriye gidildiği bir süreç yaşıyoruz"

Kılıç’ın ardından Avukat Hakları Grubu’nun adayı Gökhan Ahi konuştu. Ahi, "Bugünkü yönetim 16 yıldır baroyu yönetiyor. Gittikçe daha geriye gidildiği bir süreç yaşıyoruz. Adliyelerde, cezaevlerinde, öyle bir noktaya geldik ki yetkimiz, kimliğimiz sorgulanır hale geldi. Her türlü şiddeti yaşıyor hale geldik. Bugün baro hiçbir şeye temas etmiyor. Bir avukatın yaka paça gözaltına alınmasında birkaç baro hariç bir sessizlik yaşadık" ifadelerini kullanarak mevcut baro yönetimini eleştirdi.

"Metin Feyzioğlu'nu kapsüle koyup uzaya göndermek istiyorum"

Genel Kurul'da son olarak kürsüye gelen bağımsız aday Çiğdem Koç oldu. Koç, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nu eleştirirken, "Bir kadın olarak bu baroyu ben yönetirim demek çok büyük bir onur" dedi. Koç'un açıklamaları şu şekilde oldu:

"Avukatlık mesleğinin en büyük sorununa kimse değinmedi. Onu da ben söyleyeyim. Avukatlık mesleğinin en büyük sorunu Metin Feyzioğlu'dur. Kendisini kapsüle koyup uzaya göndermek istiyorum. Ben arkafaşlarımı dışarı istiyorum. Kim seçilirse seçilsin tutuklu avukat arkadaşlarım serbest bırakılıncaya kadar bu mücadeleye devam edeceğim"

Başkanlık seçimi yarın

İki gün sürecek genel kurulun ilk gününde, adaylar ve adayları destekleyen grupların temsilcileri konuşmalarını gerçekleştirdi.

Başkanlık seçimi, yarın saat 09.00'da başlayacak. 

TIKLAYIN - Baro Başkanlığı için kimler yarışacak, adayların vaatleri neler? 

Baro başkanlığı için, mevcut Başkan Av. Mehmet Durakoğlu, Av. Fikret İlkiz, Av. Hasan Kılıç, Av. Başar Yaltı, Av. Talat Canbolat, Av. Cem Kaya Karatün, Av. Kaptan Yılmaz, Av. M. Gökhan Ahi, Av. Çiğdem Koç ve Av. Eren Keskin'in adaylığını açıklandı.