Ekonomi

IŞİD'in Irak ve Suriye çıkarması petrol piyasasını nasıl etkileyecek?

Irak Şam İslam Devleti'nin Suriye ve Irak'taki önemli petrol hatları ve üretim merkezlerini ele geçirmesinin Türkiye ve dünyada nasıl bir etki yaratacağı tartışılıyor

13 Haziran 2014 18:24

 

Cüneyt Kazokoğlu
Enerji piyasası uzmanı - BBCTürkçe

 

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Irak’ın en büyük ikinci kenti Musul’u ele geçirmesinden sonra petrol piyasalarında ham petrolün fiyatı Eylül 2013’ten bu yana en yüksek düzeye yükseldi.

IŞİD’in hareketinin Suriye ve Irak ekseninde petrol üretimi ile tüketimi dengesine ve dolayısıyla fiyatlara farklı açılardan etkisi olacak.

Suriye’deki iç savaş ülkedeki petrol üretimini de olumsuz etkiledi.

10 yıl önce günde 500 bin varil petrol üreten Suriye’nin toplam üretimi bugün günde 20-30 bin varile düşmüş durumda.

Dolayısıyla IŞİD’in Suriye’de ele geçirdiği petrol kuyularının dünyadaki petrol dengesini bozmasını beklemek mümkün değil.

Fakat ufak da olsa bu petrol üretiminin IŞİD için önemli olduğunu vurgulamak gerek.

Fiyatlar varil başına 100 doların üzerinde seyrederken günlük birkaç bin varillik üretimi ve bunun çevre ülkelere karayolu ile satışı bile hatırı sayılır bir gelir.

 

Irak'ta IŞİD

 

IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi ve Irak’ın batısında konuşlanması da, Musul etrafındaki petrol üretiminin düşüklüğü nedeniyle büyük bir sorun değil.

Fakat IŞİD’in Musul’da, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sınırında konuşlanması birkaç açıdan sorun yaratıyor:

IŞİD bu konumuyla Irak-Türkiye petrol boru hattının da tam üzerine oturuyor. Mart ayından beri zaten çalışmayan ve IŞİD gelmeden önce tamir edilen boru hattından kısa vadede petrol ihracı beklemek mümkün değil.

Dolayısıyla önümüzdeki aylarda Kuzey Irak’tan Türkiye’ye petrol sevkiyatı sadece Kürdistan Bölgesel Yönetimi aracılığı ile gerçekleşecek.

Hafta içinde Kerkük’e de giren IŞİD’in ele geçirdiği söylenen, sonra Irak yönetiminin “geri aldık” dediği Irak’ın en büyük petrol rafinerisi Baiji de (Günlük kapasitesi 300.000 varil) stratejik öneme haiz.

Rafineri, her ne kadar düşük kapasite ile çalışsa da, merkezi Irak yönetiminin Kerkük’ten çıkardığı petrolü işlemeye yarıyor.

Rafineri kompleksinin içinde yer alan elektrik santralı (960 MW kapasite) ise Bağdat’a elektrik sağlıyor.

Kerkük, üretimi düşmüş de olsa Irak’ın en önemli petrol sahalarını kapsıyor.

Dolayısıyla IŞİD’in Kerkük’teki dengeleri bozmasına ek olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve merkezi Irak yönetimi arasında Kerkük odaklı muhtemel ihtilaf da petrol üretimini etkileyecek bir unsur.

Irak’ın petrol üretimi açısından bundan sonra olabilecek en kötü şey ise IŞİD’in güneye doğru ilerlemesi olabilir.

Örgütün Baiji rafinerisinin güneyinde, Bağdat’a sadece 180 kilometre mesafedeki Tikrit’i ele geçirmesi bunun da ihtimal dahilinde olduğunun habercisi gibi.

Irak’taki büyük üreticilerin asayişin iyice kontrolden çıkması nedeniyle ülkeyi terk etmelerine kadar varabilecek olan bu gidişat, günlük 3,3 milyon varil ile Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu’nun (OPEC) ikinci büyük üreticisinin üretiminde düşüşle sonuçlanabilir.

Orta ve uzun vadede Irak’ın bu durumdan çıkamaması, ülkeye atfedilen büyük üretim artırma potansiyelinin de kaybolması anlamına gelebilir.

 

Petrol fiyatlarına etkisi

 

Petrol piyasalarında, İran’a yaptırımlar, Suriye, Libya vb. ülkelerdeki üretimin kısılması sonucu 2012’de günlük 2 milyon varil olan, 2013 ortalarından beri günlük 3,5 milyon varile ulaşan üretim kaybı, petrol fiyatlarının istikrarlı bir şekilde yüksek seviyede kalmalarının sağlıyor.

Fiyatların nispeten dengeli seyretmesinin nedeni ise, bir taraftan bu üretim kayıpları yaşanırken, diğer taraftan OPEC içinde Suudi Arabistan ve Irak’ın, OPEC dışında ise Amerika Birleşik Devletleri’nin üretim artırımı ile kayıpları dengelemesi.

Petrol fiyatlarında son olaylar neticesindeki anlık yükselme, belirgin bir üretim kaybından ziyade “şuyuu vukuundan beterdir” diye özetlenebilecek “Irak’ta durum ne kadar kötüleşebilir?" korkusu nedeniyle.

Fakat Irak’ın, en azından kısa vadede, petrol piyasalarında bir istikrar kaynağı olarak görülemeyeceği, bunun da fiyatlardaki risk primini artıracağı aşikâr.

Irak’ın kalıcı bir üretim kaybı yaşaması durumunda ise petrol fiyatlarının artacağını beklemek yanlış olmaz.

 

Türkiye’ye etkisi

 

Petrol fiyatlarındaki olası bir artış net ithalatçı bir ülke olan Türkiye’ye öncelikle ithalat faturasının kabarması olarak etki edecek.

Bu durumda haliyle, rafineri marjları üzerinden pompa fiyatlarına yansıyacak.

Aşağıdaki grafik, 2013 başından beri Brent tipi ham petrol (dolar ve Türk lirası olarak) ve kurşunsuz benzinin pompa fiyatını (Türk lirası) endeks olarak gösteriyor.

Dolar cinsinden petrol fiyatı nispeten sabitken, Türk lirasının değer kaybı nedeniyle 2014 başından beri benzinin pompa fiyatındaki yukarı hareket, Mart ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) tavan fiyat uygulaması ve Türk lirasının tekrar değer kazanması sayesinde durmuştu.

EPDK’nın tavan fiyat uygulamasının Mayıs sonunda kalkmasından sonra, petrol fiyatlarının dengeli seyretmesi nedeniyle pompa fiyatları da nispeten sabit kaldılar.

Irak’taki gidişatın düzelmemesi durumunda, hem ham petrol fiyatının artışı, hem de Türkiye’nin olaylara daha fazla müdahil olmasının getirebileceği kur kaybının, pompa fiyatlarına tekrar yukarı bir ivme vereceğini beklemek yanlış olmaz.

Okulların yaz tatiline girdiği, seyahat sezonunun başladığı bir dönemde, maalesef araba kullananların akaryakıt giderlerinde bir düşüş olmayacak.