Gündem

"İşçi ve çocuk işçi ölümleri artıyor; AKP iktidarı boyunca 20 bin 500 işçi hayatını kaybetti"

İSİG raporu: Ocak ayında 141 işçi yaşamını yitirdi; 5'i çocuk, 10'u göçmen

12 Şubat 2018 14:36

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) geçen günlerde yayınladığı 2018 yılının Ocak ayı iş cinayetleri raporunu göre 141 işçi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren işçilerden 5’nin çocuk, 10’nun göçmen olduğunu ve bunun yılın bu dönemi için oldukça yüksek bir rakam olduğunu belirtildi. "AKP’nin iktidarı boyunca en az 20 bin 500 işçinin yaşamını yitirdiğini" belirten İSİG Üyesi Murat Çakır, son dönemde artan işçi intihar olaylarına ilişkin, “Türkiye’de işçiler borç, mobbing uygulama ve işsizlik nedeniyle intihara sürükleniyor” dedi. 

Mezapotamya Ajansı'ndan Elif Çetiner'in ahberine göre İSİG Meclisi Üyesi Murat Çakır, “Zira çocuklar ve göçmenler genel olarak mevsimlik işlerde çalışıyorlar ve iş cinayetleri yaz aylarında yoğunlaşıyor. Yine ölenlerin 11’i sendikalı işçi, 130 işçi ise sendikasız. Sendikalı işçi ölümleri için bu oran da yüksek. Son olarak metal başta olmak üzere sanayi işçisi ölümlerindeki artış sürüyor. Bu durum OHAL’in işçi karşıtı bir uygulama olduğunun temel bir göstergesi” dedi.

"20 bin 500 işçi yaşamını yitirdi"

AKP’nin iktidarda olduğu dönem boyunca en az 20 bin 500 işçinin yaşamını yitirdiği bilgisini veren Çakır, “AKP güvencesiz çalışma koşullarını yaşam modeli haline getirdi. İlan edilen OHAL ile birlikte ise güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdı ve yaygınlaştırdı” dedi. İşçi cinayetlerinin nedenlerinin başında alınmayan önlemlerin geldiğini söyleyen Çakır, şöyle devam etti: “Örneğin inşaatlarda ölümlerin yarıdan fazlası yüksekten düşmeden kaynaklanıyor. Yine uzun ve yoğun çalışma saatleri de iş cinayetlerini arttıran bir diğer nedendir. Sendikal örgütlenme yüzde 11 civarında ama gerçek anlamda sendikalı, toplu iş sözleşmesi yapan işçilerin oranı yüzde 3.” Çakır, OHAL ile birlikte işçilerin haklarını korumaya yönelik girişimlerinin de engellendiğine vurgu yaptı.

"Aileleriyle vedalaşarak işe çıkıyorlar"

İşyerlerinde adeta bir ölüm kalım savaşının verildiğini söyleyen Çakır, “Tehlikeli işlerde çalışanlar, ailesiyle vedalaşmadan işe çıkmıyor” dedi. “Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar, bürokrasi, patronlar ve onların aklı ne diyor?” diye soran Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs... Bizler ise bu anlayışa ‘Hayır’ diyoruz. Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır.” 

"İntihara iten 3 neden"

İşçilerin artık intihar yolunu seçtiğini ve kendini yaktığına vurgu yapan Çakır, işçi intiharlarının, borç, mobbing ve işsizlik olmak üzere 3 nedeni olduğunu söyledi. İşsizliğin Türkiye’deki işçi sınıfının en yaygın sorunu olduğunu vurgulayan Çakır, 6 milyon kişinin işsiz olduğunu aktardı. Bu rakamın her evde bir işsizin olduğu anlamına geldiğine dikkat çeken Çakır, “Genç işsizliği ve kayıt dışı istihdam, işsizliğin en vahim iki yönüne işaret ediyor. Her dört gençten biri ne okuyor ne de çalışıyor. Kentlerde her üç genç kadından biri işsiz. Kayıt dışı istihdam ise son bir yılda 483 bin artış gösterdi. Her fırsatta ‘Cumhurbaşkanımızın emriyle’ denilen ve işsizliğe çare olarak pazarlanan ‘istihdam seferberliği’, işsizlerin bedenlerini ateşe verme noktasına vardı” diye konuştu.

"Yaşamak ve yaşatmak için örgütlenmeli"

Afrin operasyonuyla birlikte ekonomik krize zemin hazırlandığını belirten Çakır, “Savaşın örtemediği gerçek, yana yakıla büyüyor. İş cinayetleri ve meslek hastalıkları artıyor, işsizlik ve borçlar büyüyor, işçilerin örgütsüzlüğü had safhada. İşçiler ya umudunu kaybediyor ve yaşamlarına son veriyor ya da direnişin yeni biçimlerini bulmaya çalışıyor. İşte ‘Yaşamak için diren’ sloganımız tam da burada anlam buluyor. İşçi sınıfı tam da bu noktada örgütlenmeli, birlik ve dayanışma içinde olmalı, işçi sınıfının evrensel değerleri olan eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış için örgütlenmeli. Yaşamak ve yaşatmak için örgütlenmeli” dedi