Dünya

İran'ın ilk kadın mahkeme başkanı Ebadi: Halkın parası neden Esad'a, Hizbullah'a ve Yemen'e gidiyor?

"Akıllı davranır, şiddeti körüklemezlerse İran, Suriye olmaz, Tunus olur"

08 Ocak 2018 10:12

Avukat, insan hakları savunucusu, İran'ın ilk kadın mahkeme başkanı ve Nobel Barış Ödülü'nü alan ilk İranlı kadın olan Şirin Ebadi, İran'da başlayan ve 21 kişinin yaşamını yitirdiği protestoları değerlendirdi. Ebadi, "İran halkı şunu soruyor: paramız, ekonomik kaynaklarımız neden kalkınmamıza harcanmıyor. Onun yerine silah alması için Beşar Esad’a gönderiliyor, Hizbullah’a yardım ediliyor, Yemen’e akıtılıyor. Bence kesinlikle haklılar. Bu para Lübnan’daki insanlardan önce İran’dakiler için harcanmalı" diye konuştu.

Şiddetin artmaması durumunda bir İran Baharı'nın yaşanabileceğini söyleyen Ebadi, Arap Baharı'nı anımsatarak, "Tunus’ta gösteriler ilk ortaya çıktığında onların da bir lideri yoktu. Eğer İran hükümeti akıllıca davranır ve şiddeti körüklemezse İran, Suriye olmaz, Tunus olur" dedi.

Habertürk'ten Nalan Koçak'ın sorularını yanıtlayan Şirin Ebadi'nin açıklamaları şöyle:

- İran’da ne oluyor? Sizin bakış açınızdan dinlemek isteriz...

Biliyorsunuz insanlar önce ekonomik talepler nedeniyle sokaklara döküldü. Ama eylemler yavaş yavaş hükümet karşıtı bir hal aldı. Halk şimdi yeni bir yönetim için referandum yapılmasını istiyor.

- Protestolar sadece hükümete karşı bir hoşnutsuzluğun ifadesi mi yoksa rejim karşıtı mı?

Kesinlikle rejimin değişmesini istiyorlar. Çünkü anayasaya göre İran’da demokrasi tesis edilemiyor. Malum anayasa mutlak gücü dini lidere veriyor. Değişmesi gereken bu.

"En önemli talplerinden biri laiklik"

- Sıradan insanların talepleri neler?

En önemli talepleri siyasi yapının değişmesi. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı diyorlar, yani laiklik istiyorlar. Ekonomi dışındaki en önemli taleplerinden biri bu.

- Peki özellikle kadınlar ne istiyor?

Devrimin başından beri kadınlar uğradıkları ayrımcılığa karşı eylem düzenliyor. Geçtiğimiz 40 yılda rejim, yasaların getirdiği bu ayrımcılığı gidermeyi hep reddetti. İranlı kadınlara baktığınızda aslında ne kadar az özgürlüklerinin olduğunu görürsünüz. Zorla başörtüsü takmak bunun sadece bir parçası. Mesela maç izlemek için stadyuma gidemiyorlar, evlilerse eşlerinin izni olmadan çalışamıyorlar, seyahat bile edemiyorlar. Kadınlar bu tür yasaklardan kurtulmak istiyor.

- Bazı protestocuların “Biz ekonomik zorluklarla mücadele ederken kaynaklar Suriye’ye, Lübnan’a aktarılıyor” dediğini gördük. Sizce tepkilerin odak noktalarından biri de dış politika mı?

Kesinlikle evet. İran halkı şunu soruyor: paramız, ekonomik kaynaklarımız neden kalkınmamıza harcanmıyor. Onun yerine silah alması için Beşar Esad’a gönderiliyor, Hizbullah’a yardım ediliyor, Yemen’e akıtılıyor. Bence kesinlikle haklılar. Bu para Lübnan’daki insanlardan önce İran’dakiler için harcanmalı.

2009’da seçimlerde hile yapıldığı gerekçesiyle kitlesel eylemler yapılmıştı.

"İç savaş düşük ihtimal"

- Protestocular farklı kesimden ve fikirden... Birleştirici bir lider de yok. Dışarıdan bakıldığında organize bir hareket olarak görünmüyor. Bir lider çıkar mı?

Eğer serbest seçim olursa, bir referandum yapılırsa insanlar tabii ki bir lider ortaya çıkarır. Unutmayın Arap Baharı’nın başladığı Tunus’ta gösteriler ilk ortaya çıktığında onların da bir lideri yoktu.

- Tüm bu eksikliklere rağmen, bu koşullar altında eylemler başarılı olur mu?

Kesinlikle. Eğer hükümet eylemcilere karşı şiddete bir son verir ve Birleşmiş Milletler’in gözetimi altında bir seçim yapılmasının yolu açılırsa seçilecek lideri herkes kabul eder. Ve eylemler başarılı olur.

- Rejim destekçileri de sokağa çıktı. Kötü senaryo olarak iç savaşın çıkması muhtemel mi?

Çok düşük bir ihtimal. İran halkı şimdiye kadar silaha sarılmadı. Zaten silaha erişmeleri de kolay değil. Sosyal medya üzerinden mesajlar gönderdim. İnsanları şiddete değil sivil direnişe davet ettim. Mesela elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödemeyin, vergilerinizi vermeyin dedim. Paralarını bankalardan çekmelerini önerdim. Böylece insanların silahlarına sarılmasına gerek kalmadan hükümetin adım atmaya zorlanacağını düşünüyorum. Kolluk kuvvetlerine özellikle Devrim Muhafızları’na da seslendim. Halka karşı şiddet uygulamamaları ve onlara katılmaları çağrısı yaptım.

"Eylemciler rejimin ta kendisini sorguluyor"

- Bu protestoları öncekilerle kıyaslayacak olursak, 2009’a mı yoksa 1979’a mı daha çok benziyor?

İkisi de değil. 1979’da halkın bir lideri vardı, lider ne dediyse onu yaptılar. Ayrıca o tarihte eylem düzenlediklerinde halk aç değildi ki! Daha fazla özgürlük istiyorlardı ve ne yazıktır ki o istedikleri özgürlüğe hiçbir zaman kavuşamadılar. Fakat şimdi insanlar aç, fahiş fiyatlardaki yiyecekleri alamıyorlar. Özellikle son yıllarda insanların alım gücü çok düştü. Gençler arasında da işsizlik çok fazla. 2009’a da benzemiyor çünkü orada eylemler Tahran’da ve birkaç büyük şehirde düzenlenmişti. Fakat şimdiki protestolar daha küçük şehirler ve İran’ın yoksul kesimlerinde patlak verdi. 2009’daki eylemlerin ana nedeni biliyorsunuz o dönemki seçime itirazdı. Hile yapıldığını düşünüyorlardı. Fakat şimdi rejimin ta kendisi sorgulanıyor.

- Eylemleri aslında aşırı muhafazakârların başlattığı iddia edildi, reformcu yönetimi zor durumda bırakmak için... Muhafazakârlar da solcular da şimdi sokakta. 1979’un bir tekrarı olur mu? Yani protestoların sonunda yine muhafazakârların eli güçlenir mi?

Öncelikle eylemleri muhafazakarların başlattığı iddiası doğru değil. Öyle bir söylenti dolaşıp duruyor. Bence bu söylentileri halkın arasında umutsuzluk yaymak için çıkardılar, halkın “Aaa yine kandırıldık haydi evimize gidelim” demesi için... Ayrıca eylemcilerin sloganlarına bakacak olursanız, aşırı muhafazakârların hedef alındığını görürsünüz. “Mollalara ölüm” diye haykırıyorlar. Bence bu hareketten aşırıcıların güçlenmesi gibi bir sonuç çıkmaz.

"Trump'ın ne dediği umurumda değil"

- Tahran eylemlerde CIA ve MOSSAD’ın parmağının olduğundan emin. Sizce?

Bu yeni bir şey değil ki! Ne zaman bir yerde bir eylem olsa rejim hemen “Bunun ardında dış güçler var” diyor. Tekrarlıyorum, insanlar aç, bu nedenle sokaklara döküldüler. Sadece bu da değil, İran’ın insan hakları karnesine bakın. İhlaller o kadar çok ki Birleşmiş Milletler özel raportör bile atadı. Dünyada idam cezasının en çok uygulandığı 2. ülke. Hapishanelerimiz siyasi mahkûmlarla dolu. Bunu protesto etmesinler de neyi etsinler?

- Trump eylemlere açıktan destek verdi. Bu protestocular için iyi mi, kötü mü?

Trump herkes gibi fikrini söyleyebilir ama ne dediği açıkçası çok da umurumda değil. İran halkı kimseyi dinlemiyor. Sokağa kendi iradeleriyle çıktılar.

- Ama Trump herkes değil, ABD başkanı... Açıklamaları rejimin “Dış güçler destekliyor” tezini güçlendirmiyor mu?

Demin de belirttiğim gibi İran’da en ufak bir kıpırdanma olsa hep aynı şeyleri söylüyorlar, ABD’yi suçluyorlar. Ben “ABD İran’da demokrasiyi savunuyor demiyorum”. Fakat devrimden beri hep aynı söylemler... Şimdi değişen ne ki?

"İran Suriye olmaz, Tunus olur"

- Peki ABD, İsrail ve Suudi Arabistan İran’da ne olmasını istiyor? Suriye’de olduğu gibi bir yönetim değişikliğinin mi peşindeler?

Eğer İran hükümeti akıllıca davranır ve şiddeti körüklemezse İran, Suriye olmaz. Tunus olur.

- Yani bir İran Baharı yaşanabilir mi diyorsunuz?

Hükümet halkın taleplerini kabul ederse bir İran Baharı yaşanır....

- Cumhurbaşkanı Ruhani protestoları bir tehdit değil fırsat olarak niteledi. Sert açıklamalardan kaçındı. Bu duruşu krizi atlatmasını sağlar mı?

Bay Ruhani iş konuşmaya gelince çok iyi ama bir şey yapılması gerektiğinde sözlerini yerine getirmiyor. Bunu söylüyor ama kolluk kuvvetleri İran halkına şiddet, baskı uyguluyor. Bu güçler kimin kontrolünde? Bir kısmı Ruhani’nin... Eğer Ruhani dedikleri gibi ılımlı biriyse önce kendi halkına şiddet uygulamaktan vazgeçmeli.

- Peki yönetimdeki çatışma, yani Ruhani- Hamaney fikir ayrılığı bu eylemlerin neresinde? Hamaney eylemleri Ruhani’yi sıkıştırmak için bir fırsat olarak görüyor olabilir mi?

Kesinlikle katılmıyorum. Bakın halkın öfkesi rejimin tamamına yönelik. “Hamaney’e ölüm” diyolarlar. Bu koşullarda Hamaney’in durumdan faydalanması bence mümkün değil. Ayrıca İran anayasasına bakarsanız görürsünüz, mutlak bir gücü var. Ruhani’nin gücü onunkiyle kıyaslandığında hayli az.

"İran'da yaşananlar Türkiye'yi etkileyebilir

- Türkiye gelişmeleri endişeyle izliyor, Sınırında bir başka karışıklığın yaşanmasını istemiyor. Resmi açıklamalara da yansıdı bu. Yorumunuz ne?

Suriye’de olanlara bakın, herkesi özellikle de Türkiye’yi bir hayli etkiledi. İran’da olacak her şey tabii ki Türkiye’yi de etkileyecektir. Ama Türkiye yönetimi olanlardan kötü anlamda etkilenmemek için Tahran’ı şiddet kullanmaması konusunda ikna etmeli. İran’la yapılan anlaşmada, temasta insan haklarını onlara hatırlatmalı.