Gündem

İlhan Cihaner'den Hüseyin Çapkın yorumu: Kirli pazarlık

"Çapkın'ın emriyle hareket etmiş birçok polis memuru tutukluyken, Çapkın niye dışarıda?"

21 Aralık 2017 10:53

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın tahliyesini eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın “kefilim” demesinin ardından tahliye edilmesini 'kirli pazarlık' olarak yorumladı. Cihaner, "Kirli pazarlık daha çok AKP ve Cemaatin sorumluluğunun kesiştiği, örtüştüğü kişi ve alanlarda oluyor.  Ne olduğunu bilemeyiz. Çapkın’ın emriyle hareket etmiş birçok polis memuru tutukluyken, Çapkın niye dışarıda? İkisinden birisi yanlış. Hukuk kuralları bu kadar çifte standartlı olursa bizim de bunları sorma hakkımız vardır” dedi.

Evrensel'den Birkan Bulut'un eski Cumhuriyet Başsavcısı aynı zamanda CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın “kefilim” demesinin ardından tahliye edilmesini ‘kirli pazarlık’ olarak yorumladı. Çapkın’ın, kumpas olduğu sabit olan Ergenekon, Balyoz, KCK basın gibi tuzak davaların tamamında İstanbul Emniyet Müdürü olduğunu hatırlatan Cihaner  o süreçte görev alan daha alt kademedeki polisler bile tutukluyken, bu operasyonların başında, belirleyici konumdaki Çapkın’ın tahliye edilmesi kirli pazarlıktır” ifadesini kullandı. Konu hakkında konuşan Cihaner, kefaletle serbestliğin ceza hukukunda yeri olmadığını, eğer böyle bir durumda “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Türkiye’nin en makbul insanları kefil oldular ama aylarca tahliye edilmediler” hatırlatması yaptı.

‘FETÖ’nün mülkiye yapılanmasına yönelik davada, Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın önceki durulmada tanık olarak dinlenmiş Mehmet Ağar, Çapkın için “kefilim” demişti.

Makamı ‘FETÖ’cü savcı ve polislerce basılıp, tutuklanan dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı  İlhan Cihaner, Ağar’ın “kefaleti” sonrasında gelen tahliyeye ilişkin konuştu. Çapkın’ın tahliyesi için “Prensip olarak delilleri karartma ve kaçma şüphesi yoksa esas yargılama yönünden tutuksuz olması gerektiğini düşünüyorum” diyen Cihaner, tanıkların beş duyu organıyla algıladığını, bilgi ve görgüsünü aktarması gerektiğini, tanıklıkta kefalet diye bir müessesenin olmadığını kaydetti. 

Ağar’ın “kefalet”i belirleyici ise; kabul edilemeyeceğini ifade eden Cihaner, “Öyleyse Ağar’dan daha makbul tanıklar bulalım. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Türkiye’nin en makbul insanları kefil oldular ama aylarca tahliye edilmediler” dedi. Cihaner, böyle bir şeyin ceza hukukunda yeri olmadığını dile getirdi.

Kumpas davalarında emniyetin başındaydı

Hüseyin Çapkın’ın kumpas olduğu sabit olan Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, Odatv, KCK basın gibi tuzak davaların tamamında İstanbul Emniyet Müdürü olduğunu söyleyen Cihaner, bu davalar kapsamında birçok hukuksuz telefon dinlemesinin yapıldığını hatırlattı. Cihaner, “Biliyoruz ki o kadar kritik bir dönemde kumpasların yürütücüsü konumundaki emniyet birimlerinin başında Fethullahçı olmayan birisinin bulunmasına izin verilmezdi. O süreçte görev alan daha alt kademedeki polisler bile tutukluyken, bu operasyonların başında, belirleyici konumdaki Çapkın’ın tahliye olmasını yargı/iktidarın içine girdiği kirli pazarlık” olarak değerlendirdi.

Gezi'de tuzak kurdular

Gezi Parkı eylemlerinin insanların hayatını kaybedeceği noktaya gelmesinin sorumlularından birinin de Hüseyin Çapkın olduğunu ifade eden Cihaner, “Biz Gezi eylemlerinin başladığı gece parktaydık. Emniyet müdürüne, valiye ulaşmaya çalıştık ama telefonlarımıza çıkmadılar. Belki bu kadar olumsuzluğun yaşanmadığı bir süreç olacaktı. Ancak gençlere tuzak kurdular, çadırlar ateşe verildi” dedi. 

Çapkın dışarıda, Şık içeride

Hüseyin Çapkın kimin olursa olsun bir “kefaletle” salıverilirken, Fethullahçı yapılanmayla kavga eden, Türkiye için yarattığı sonuçları gösterenlerin tutuklanmasına tepki gösteren Cihaner, “Çapkın tutukluyken Ahmet Şık’ın içeride olması burada kirli bir pazarlık söz konusu olduğunu gösteriyor” dedi.

'Kirli bir pazarlık'

“Kirli pazarlık” ifadesine ilişkin Cihaner, şöyle konuştu: “Bu tarz tutuklama ve beklenmedik tahliyelerle ilgili bir deneyimimiz var. Özellikle biraz zaman geçtikten sonra ortaya çıkıyor. Hukuk içinde anlamlandıramadığımız bir karar verildiyse bunun arkasında başka bir şey vardır. Benzerini yargıda ve bürokraside de gördük. Asıl belirleyici konumda olanlara ilişilmiyor. Kirli pazarlık daha çok AKP ve Cemaatin sorumluluğunun kesiştiği, örtüştüğü kişi ve alanlarda oluyor. İşte adalet bakanlığı, milli eğitim vs. AKP li sorumluları açıklaması riski olabilir, Konuşmasından  korkuluyor olabilir, geçmiş ilişkiler, bir şeyler bilmesi... Ne olduğunu bilemeyiz. Çapkın’ın emriyle hareket etmiş birçok polis memuru tutukluyken, Çapkın niye dışarıda? İkisinden birisi yanlış. Hukuk kuralları bu kadar çifte standartlı olursa bizim de bunları sorma hakkımız vardır.” 

Taliye çıkışında Ağar teşekkürü

3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanan Hüseyin Çapkın’ın tahliye kararında Ağar’ın mahkemedeki “kefilim” çıkışının etki ettiği belirtiliyor. Çapkın tahliyenin ardından Bir gazetecinin “Sayın Mehmet Ağar mahkemeye geldi” demesi üzerine “Teşekkür ederim, o mahkemenin işi, teşekkür ederim” şeklinde karşılık verdi. “Mehmet Ağar mı kefil oldu?” şeklindeki soruya ise Çapkın, “Kefalet yok bu işte. Sağ olsun, herkes ne biliyorsa onu söylediler. Herkes, kim ne biliyorsa öyle söylediler. Teşekkür ederim” yanıtı verdi.