Politika

'İktidarın medyaya baskısını korkuyla seyreden medya!'

Orhan Kemal Cengiz: Her geçen gün daha da otoriterleşen bir iktidar, polis baskınları ile haber sitelerini bastırıyor ama medyada korku sessizliği var

02 Ekim 2014 17:12

Bugün gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz, son dönemde hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef alınarak, polis baskılarına da maruz kalan haber sitelerinin ve gazetecilerin "yalnız bırakıldığını" dile getirdi. Cengiz, Salı günü (30 Eylül 2014) polis baskını ile haklarında kapatma kararı verilen "Karşı Gazete ve Grihat'a medyadan gerekli desteğin gelmediğini ve sıranın kendilerine geleceğinden endişe duyan medya kuruluşlarının uzun süre sessiz kaldığını" belirterek tepki gösterdi.

"Evet bütün bunları her geçen gün daha da otoriterleşen bir iktidar yapıyor" diyen Cengiz, "Bunları yaparken hem kendi kulvarında onu alkışlayan gazetecilerden hem de sıra dayağında bekleyen diğerlerinin sessizliğinden destek alıyor" ifadelerini kullandı.

Cengiz'in Bugün'de "Sıra dayağındakilerin sessizliği" başlığıyla yayımlanan (2 Ekim 2014) yazısı şöyle: 

Türkiye’de gazeteler, televizyonlar sıra dayağına çekilmiş öğrenciler gibi... Bir diğeri dayak yerken sessiz kalırlarsa, sıranın kendilerine gelmeyebileceğini umut ediyorlar...

Salı günü Karşı Gazete ve Gri Hat internet sitelerinin büroları kalabalık polis grupları tarafından basıldı; bütün evraklarına el konuldu; bilgisayarları kopyalandı...

Hangi gerekçeyle yapılmış olursa olsun, bir gazetenin polis tarafından basılması büyük bir haberdir.

Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde, böyle bir olay olduğunda, bu haber gazetelerin internet sitelerinin en tepesine tırmanır; televizyonlar yayınlarını kesip, bu olayı flaş haber olarak duyururlar.

Salı günü, polisin gazete basıp açıkça sansür uygulamasından daha acı olan, pek çok gazete ve televizyon kanalının bu olanları uzunca bir süre görmezlikten gelmeleriydi.

Tıpkı Gezi Parkı olayları ilk başladığında olduğu gibi, medyamız, iktidarı kızdırması muhtemel bu haberi verme konusunda uzunca bir süre felce uğradı.

Zaten dünyanın hiçbir yerinde, medyanın bir kısmının desteğini veya sükutunu arkanıza almadan basın hürriyetini paspas haline getiremezsiniz...

Türkiye’de medyanın bir kısmı gadre uğrarken, diğerleri sessiz bir şekilde başlarını hep öte tarafa çevirdiler...

Devasa vergi cezalarıyla medyanın bir kısmı cezalandırılırken, diğerleri sessiz kaldı...

Sırf iktidar öyle istiyor diye, Hasan Cemal’den Mehmet Altan’a, Nuray Mert’ten Can Dündar’a köşe yazarlığının duayenlerine kalemleri bıraktırılırken; sayısız muhabir ve editör işlerinden atılırken, meslektaşları hep kafalarını başka tarafa döndüler...

Ahmet Altan, Perihan Mağden ve diğerleri iktidarın en tepesinden kendilerine karşı açılan tazminat ve ceza davalarıyla boğuşurken yalnızdılar...

Kadın gazeteciler, Amberin Zaman, Ceyda Karan ve Ceylan Yeginsu, iktidar muhipleri tarafından hedef gösterilip manevi lince uğrarken, yapayalnız kaldılar...

Daha geçen gün gazeteciler Adem Yavuz Arslan ve Ali Halit Aslan, bütün meslektaşlarının gözü önünde ite kaka, havada uçuşan küfürler eşliğinde Cumhurbaşkanı’nı izledikleri otelden atıldılar...

Türkiye’de medya özgürlüğü serbest düşüşte; “daha kötüsü olmaz herhalde” denilen her noktadan daha da aşağılara iniyor...

Evet bütün bunları her geçen gün daha da otoriterleşen bir iktidar yapıyor...

Ama bunları yaparken hem kendi kulvarında onu alkışlayan gazetecilerden hem de sıra dayağında bekleyen diğerlerinin sessizliğinden destek alıyor...