Kültür-Sanat

İktidar, sermaye ve sanatın ‘teğet’ ilişkisi: Haliç Port, Venedik Bienali’nde

"İki alanı birbirine bağlayan bir proje olarak gemi inşa etmek gibi bir yaklaşımı anlamak mümkün değil"

19 Nisan 2016 02:57

Haliç Tersaneleri çevresini kapsayan ‘gayrimenkul projesi’nin mimari sürecinin liderliğini yönettiği belirtilen Teğet Mimarlık’ın sahibinin aynı zamanda Venedik Bienali’ne Darzana başlıklı bir ‘Haliç Port projesi’nin de önderliğini yürüteceği belirtildi. Haliç Dayanışması’ndan Gül Köksal, “Bu açıdan doğrusu ben kapalı süreçlerle, sermayeyle el ele, kamudan gizli Haliç Port master planını yapacak ofisin aynı zamanda Venedik Bienali projesine de aday olacağını, aday olduğu projenin de bunca güçlü tarihsel ilişkili iki alanı (Venedik Tersaneleri – Haliç Tersaneleri) birbirine bağlayan bir gemi ve kitaba indirgenebileceğini hiç öngörmemiştim” diye konuştu.

Köksal, “IKSV seçici kurulun ne düşündüğünü de merak ediyorum bu konuda. Haliç Dayanışması olarak ilgili kurula mail yoluyla sorduk, henüz yanıt alamadık. Teğet Mimarlık'ın ortaklarından Ertuğ Uçar toplantıda bunun “teğet bir ilişki” olduğunu söyledi” diye konuştu.

Kültür Servisi'ne konuşan Gül Köksal'ın konuya ilişkin sözleri şöyle:

"Venedik, tarihi bağlarımız olan, tersanelerle ilişkili bir şehir. Haliç Tersaneleri -özgün adıyla Tersane-i Amire- Osmanlı ve Cumhuriyet denizcilik tarihi açısından, suyla ilişkili coğrafyanın tarihinde ve bugününde çok önemli. Haliyle Venedik’te tersanenin bienal aracılığıyla yeniden kullanımı bizim zaten takip ettiğimiz bir konuydu; Haliç Tersaneleri ile yaşdaş sayılabilecek Venedik Tersanesi alanının nasıl kullanıldığı, bunun süreci, aktörleri, araştırmaları vb. çeşitli yönleriyle dikkate değer bir örnek.

"Haliç Tersaneleri’nde ise, Venedik Tersanesi ile benzer bir şekilde koruma altındaki yapılar ve somut olmayan değerler var: İnsanların anıları, üretim, toplumsal bellek, haklar, mücadeleler ve tarih. Ayrıca tersanelerin varlığı ya da yokluğu, Tuzla’daki ölümlü gemi-iş kazalarıyla ilgili (çünkü tersaneler aynı zamanda bir okuldu ve kalifiye eleman yetiştiriyordu); Haliç Tersaneleri Haydarpaşa Port’la, Galata Port’la, kent hakkıyla, konserveye dönen vapur “tasarım”larıyla, ulaşım hakkıyla da ilgili...

"Bu açıdan doğrusu ben kapalı süreçlerle, sermayeyle el ele, kamudan gizli Haliç Port master planını yapacak ofisin aynı zamanda Venedik Bienali projesine de aday olacağını, aday olduğu projenin de bunca güçlü tarihsel ilişkili iki alanı birbirine bağlayan bir gemi ve kitaba indirgenebileceğini hiç öngörmemiştim. IKSV seçici kurulun ne düşündüğünü de merak ediyorum bu konuda. İlk toplantıdan haberim olsaydı, soracaktım. Ama Haliç Dayanışması olarak ilgili kurula mail yoluyla sorduk, henüz yanıt alamadık. Ertuğrul Uçar toplantıda bunun “teğet bir ilişki” olduğunu söylese de, bir yandan Haliç Tersaneleri’nin geleceğine karar veren aktörlerden biri olmak, bir yandan da yaşdaşı bir alanın sürecini gördüğü halde, Haliç’teki özgün değerlere dair çıkarımda bulunmamak, sonra da iki alanı birbirine bağlayan bir proje olarak gemi inşa etmek gibi bir yaklaşımı anlamak mümkün değil."


Kültür Servisi'ndeki söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız