Gündem

'AKP'nin 13 yılı: İcraat zehirlenmesi'

Cem Bico ve Şilan Günaşar yazdı: Soba zehirlenmesi hikayeleri bizi üç kısa paragraf içinde rezidans reklamlarının, dizilerin, 'AK' icraatlarının 'Yeni Türkiye'sinden başka bir Türkiye’ye götürüyor

27 Mayıs 2015 19:22

Cem Bico - Şilan Günaşan

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun eşgüdümlü mitinglerinde yaptıkları konuşmaların önemli bir bölümü AKP icraatlarının sayılıp dökülmesinden oluşuyor. Yazımızın konusu bu sayıp dökmenin halkın kafasına kakarcasına yapılması değil. Bu icraatlar halkın verdiği vergilerle oluşan devletin bütçesi kullanılarak gerçekleştirilmesine rağmen, gündeme cebinden harcadığı paralarla dev transferler gerçekleştirmiş bir futbol kulübü başkanı edasıyla ve yapılanlar Hükümetlerin asli görevi değilmişçesine sunulması da değil. Yazımızın konusu bilimselliğin alamet-i farikası olan sayısal verilerin ve istatistiki bilginin toplumsal hakikatleri çarpıtmada ne kadar işlevsel olabileceği.

Erdoğan ve Davutoğlu, mitinglerinde yaptıkları icraatları kendilerini dinleyenlere kilometre, kişi sayısı, para birimi vb değerlerden oluşan rakam manzumeleriyle anlatıyorlar. Buradaki temel sorun bu bilginin test edilebilir olmaması belki. Bu temel sorunu bir kenara koysak ve sayısal verilerin yüzde yüz doğru olduğunu varsaysak bile bu yapılanların neye hizmet ettiğine, toplumsal meselelere ne kadar katkı sunabildiklerine dair bir bilgi alamıyoruz. Alamadığımız gibi belki de çok büyük hizmetler yapıldığı izlenimini haksız yere ediniyoruz. Bakalım çok aşinası olduğumuz bir 3. sayfa haberi bu konuda bize neler gösterecek?

Her zaman kafamı kurcalayan hususlardan biri AKP Hükümetlerin şu iki icraatlarıyla aynı anda övünebilmeleri olmuştur: 1) Bir yerleşim yerini doğalgaza kavuşturmak, 2) Bilmem kaç ton ücretsiz kömür yardımı yapmak. Doğalgaz varsa, ısınmak için kömüre ne gerek vardır? Aslında cevabını da biliyoruz: Doğalgaz faturası yüksek geldiği için birçok evde doğalgaz bağlı olduğu halde sobaları da kurulu tutuyor ve arada soba da yakıyoruz. Burada da ücretsiz kömür yardımları işlevsel oluyor. Evde doğalgaz olmasından bağımsız, kömür yardımı alıyorsak neden tasarruf amaçlı sobamızı da yakmayalım?

Isınma ihtiyacına bulunan devlet destekli bu “çözüm”ü irdelediğimizde arkasında büyük bir kömür ekonomisi görüyoruz (bkz. Soma ve Ermenek). Ancak bu alandaki sorunları AKP Hükümetlerinin kendilerine dert etmedikleri malum. Önemli olan kaç haneye kaç ton kömür dağıtıldığı. Kamuoyuna açık olmayan kısmında hangi holdingin bu işten kaç para kar ettiği de var tabii. Öte yandan iş hava kirliği gibi sonuçları irdelemeye gelince de rakam fetişizmi son buluyor ve yurttaşlara eksik verilerle yetinmeleri öneriliyor. (Bu konuda güncelliğini koruyan sorular için HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün yanıtlanmamış soru önergesine bakılabilir. 

Biz yine de işin bir başka boyutuna odaklanalım: Soba Zehirlenmeleri ya da Karbonmonoksit Zehirlenmeleri. Soba zehirlenmesi vakaları her yılın Eylül-Ekim aylarında başlıyor ve Nisan ayı sonlarına kadar sarkıyor. Hatta bu yılın son vakasının tarihi 21 Mayıs:

“Erzurum’un Yakutiye ilçesine bağlı Muratpaşa Mahallesi Karanfil Sokak Yıldız Apartmanında meydana gelen olayda aynı evde kalan ve yakınları tarafından iki gündür haber alınamayan baba Celal Alim ve oğlu İsmail Alim evde ölü bulundu.”

Yakutiye Erzurum’un merkez ilçesi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ilçeye doğalgaz hizmeti gidiyor. Yıldız Apartmanı’na doğalgaz bağlı olup olmadığınıysa bilmiyoruz.

Ancak bildiklerimiz de var. Başkent Ankara’nın merkez Altındağ ilçesi Yıldıztepe Mahallesi’nden 24 Nisan tarihli bir haber:

“Ankara’da ekonomik durumları elvermediği için doğalgaz bağlı dairelerine ısınmak için soba kuran kanser hastası kadın ile eşini ölüm ayırdı. Karbonmonoksit gazından zehirlenen 64 yaşındaki Halil Turan kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 58 yaşındaki Aysel Turan’ın ise hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.”

24 Şubat tarihli bir diğer haber de İstanbul’un Bağcılar İlçesi İnönü Mahallesi’nden:

“Bağcılar’da biri hava değişimi diğeri dağıtım iznine gelen askerlerden Orhan Özçelik ile kuzeni Yılmaz Özçelik, doğalgazlı evde yaktıkları kömür sobasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi. Yakınları doğalgaz faturaları yüksek gelince  kuzenlerin soba yaktığını söylediler.”

Rakamlara bu kadar düşkün bir Hükümetin, sorduğunuzda size o yılın karbonmonoksit zehirlenmesi vakalarının sayısını ve coğrafi dağılımını sayıp döküvermesini beklersiniz. Maalesef öyle değil. Sağlık Bakanlığı bu bilgiyi henüz veremiyor. (Yine Sağlık Bakanlığı “yerleşim yerlerine göre kansere yakalanma” ya da “yerleşim yerlerine göre kanserden ölüm” oranlarını da veremiyor. Oysa bu oranlar kansere yol açan çevresel etkenlerin belirlenmesinde önemli rol oynayabilirdi.) Bakanlığın Mart ayı sonunda açıkladığı verilere göre ise 2011-2013 yıllarında karbonmonoksit zehirlenmeleri sonucu 667 yurttaş yaşamını yitirirken 6 bin 533 kişi de karbonmonoksitten zehirlenmiş.  Yani yılda 222 kişinin karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu öldüğü, 2200 kişinin de zehirlenme atlattığı gibi bir ortalamayla karşı karşıyayız.

Geçtiğimiz kış kaç yurttaşımızın karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirdiği bilgisini Bakanlıktan öğrenememiş olsak da bir basın taraması genel fikir vermeye yardımcı olabiliyor. Hızlı bir basın taraması sonucu 1 Eylül2014-21 Mayıs 2015 tarihleri arasında toplam 154 yurttaşımızın soba zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirdiği görülüyor. Bu sayıya genel taramada atlanan haberler ve basına yansımayan vakaları da göz önünde bulundurursak, 2011-2013 arası yıllık ortalama ölüm sayısı olan 222’de çarpıcı bir düşüş olmadığı görülüyor. Aşağıdaki haritada ölümlü soba zehirlenmesi vakalarının coğrafi dağılımı görülebilir. Kırmızı işaretli vakalar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre doğalgaz hizmeti giden ilçelerdeki, sarı olanlar ise doğalgaz hizmetinin gitmediği ilçelerdeki vakaları gösteriyor:

 

 

Soba zehirlenmelerinde illere göre dağılıma baktığımızda en yüksek ölümün Antep (19), Konya (14), Ordu (7), Bursa (7) ve Denizli (7) illerinde yaşandığını görüyoruz. Bu noktada, Hükümetin propaganda faaliyetleri bize yazının sonunu başına bağlama imkanı sunuyor: AKP’nin il il hazırladığı Millete Hizmet Yolunda 13. Yıl  kitapları.

Kitaplarda yer alan yüzlerce sayısal verinin arasında, Enerji bölümünde illere götürülen doğalgaz hizmetine dair bilgiler var. Bakalım aynı şablona oturtulmuş sayıların arasında geçim darlığı nedeniyle evindeki doğalgazı kullanmak yerine soba yakan, sobadan zehirlenen, sobadan zehirlenip ölen yurttaşlarımız görülüyor mu?

AKP propaganda metinlerinin ıskaladığı hakikate ilgili haberler bölük pörçük de olsa ışık tutuyor.

Soba zehirlenmesi hikayeleri bizi üç kısa paragraf içinde rezidans reklamlarının, dizilerin, “AK” icraatlarının “Yeni Türkiye”sinden  başka bir Türkiye’ye götürüyor: Taşranın, varoşun, mültecilerin, yoksulların, ihtiyarların, göçmen emekçilerin, öğrencilerin Türkiyesi. Şatafatla değil, geçim sıkıntısıyla, millilikle değil, sınıfsallıkla yüklü bir Türkiye.