Medya

Hürriyet yazarından Melih Gökçek'e: 1920'deki bira reklamıyla 'CHP zihniyetini' vurmaya kalktınız ya...

"Vallahi şapka çıkarıyorum; ama 1925 Şapka Devrimi’nden kalanlardan"

30 Aralık 2016 12:08

Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda  “Osmanlı silah, top yaptı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında eroin ve uyuşturucu fabrikası kuruldu” ifadesini kullanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e yönelik olarak "Bırak 1920’leri, 1950’lerde Amerikan televizyonlarında doktorların sigarayı tavsiye ettiği reklamlar yayınlanıyordu Melih Başkan. 1920’lerdeki bira reklamıyla 'CHP zihniyetini' vurmaya da kalktınız ya, vallahi şapka çıkarıyorum. Ama 1925 Şapka Devrimi’nden kalanlardan" dedi.

Cengiz Semercioğlu'nun "Noel Baba’nın çenesine yumruk kafasına silah" başlığıyla yayımlanan (30 Aralık 2016) yazısı şöyle:

“Ey Müslüman Noel’i kutlama” kampanyaları yapılıyor, sanki ülkede Noel’i kutlayan Müslüman varmış gibi!

Noel, Hıristiyanlık’ta Hazreti İsa’nın doğumunun kutlandığı gündür.

Her yılın 25 Aralık’ın da Hıristiyan alemi İsa’nın doğumunu kutlar.

Bunu kutlayan Müslüman var mı Türkiye’de?

Buna rağmen “Ey Müslüman Noel’i kutlama” kampanyaları yapıyor. Bu kampanyaların en büyük simgesi de Noel Baba’ya şiddet uygulamak.

Aydın’da ülkücü bir grup genç Noel Baba’nın kafasına sembolik olarak silahdayadı, “Git buralardan” diyerek.

İkitelli tarafında “Noel kutlamalarına hayır” yazan büyük bez afişler gördüm, fesli bir Osmanlı genci Noel Baba’ya yumruk atarken resmedilmişti.

Cüppeli Hoca da, her sene olduğu gibi önceki gün de “Noel’i kutlamayın” dedi...

Tamam kutlamayalım da, Noel Baba’dan ne istiyorsunuz?

Noel Baba tek bir dinin simgesi değildir günümüz toplumlarında.

Her dinde, her kültürde Noel Baba vardır.

Yoksul çocuklara yeni yılda hediyeler dağıtan, Demre’den çıkıp bütün dünyaya yayılan bir kahramandır.

Bütün dünya çocuklarının da sevgilisidir.

Ama bizde ısrarla, “Düzgün birisi olsa bacadan girmezdi” anlayışıyla Noel Baba karakteri karalanmaya çalışıyor.

Ben Noel Baba’yla, yılbaşı kutlamalarıyla ilgili en çok yazı yazanlardan biriyim.

Ve kimseye de “Gidin Noel’i, İsa’nın doğum gününü kutlayın” demedik.

31 Aralık’ın yılın son günü olduğunu, yeni bir yılın, yeni heyecanların, beklentilerin, umutların başlangıcı olduğunu söyledik.

Buna hazırlanmanın, bunu kutlamanın nesi kötü olabilir? Bizim kullandığımız takvimde de 31 Aralık’ta yıl bitmiyor mu?

Yılbaşını kutlamayana da saygımız var ama kutlayana sizin de saygınız olsun, Noel Baba’yı dövüp durmayın.

 

2016’NIN EN GÜZEL 5 ŞARKISI

1- Bağdat / Ayla Çelik: Hepimiz söyledik, hepimiz dinledik, tartışmasız yılın 1 numaralı şarkısıydı.

2- Haydi Söyle / Kalben: İbrahim Tatlıses’in unutulmaz şarkısını unutulmaz bir yorumla söyledi Kalben.

3- Günah Benim / Eypio: Burak King’le yaptığı düet, yılın en iyilerinden biri oldu.

4- Cevapsız Çınlama / Aleyna Tilki: 16 yaşındaki Aleyna’yı zirveye taşıdı, aylarca konuşturdu.

5-  Ben Yoruldum Hayat / Mümin Sarıkaya: 2016 o kadar üzerimize geldi ki, belki de hissiyatımızı en güzel anlatan şarkı oldu.

Not 1:

Kitap listesine koyduğum “Sputnik Sevgilim” için “1999’da yayınlandı” diyenler atlamasın yine; 3 ve 5’inci sıradakiler 2015 sonunda çıkan şarkılar. “Sputnik Sevgilim” de 2016’da Türkçeye çevrildi.

Not 2:

Dün 2016’nın en iyi dizileri sıralamasını yaparken “Cesur ve Güzel” dizisinin adını “Güzel ve Çirkin” olarak yazmışım, üstelik dizide hiçbir ‘çirkin’ olmamasına rağmen. “Beauty and the Beast” kafamda nasıl yer ettiyse artık...

 

İKİ KITA ARASINDA EN SEVDİĞİM GEÇİŞLER

Kadir Topbaş’ın açıkladığı Boğaz’a yaya yolu projesini çok sevdim.

Üsküdar-Kabataş arasına yapılacak tüp geçit sayesinde deniz altından yürüyerek, bisiklet ve motosikletle geçebileceğiz karşıya.

Bu projeyle birlikte iki kıta 6’ncı kez birbirine bağlanmış olacak.

Siz 6 seçenekten en çok hangisini kullanacaksınız bilmem ama benim listem şöyle artık:

1- Marmaray: Raylı sistemi severiz, hele iki kıta arasındaysa bayılırız...

2- Boğaziçi Köprüsü: İlk göz ağrımız, hepimizin en çok kullandığı...

3- Üsküdar-Kabataş Yaya Yolu: “Lodos vardı, motorlar çalışmadı” derdi bitecek, hem sağlıklı, hem çevreci...

4- Avrasya Tüneli: Bayıldım, arabayla Kazlıçeşme’den Göztepe’ye 10 dakikada geçmek ne demek...

5- Fatih Sultan Mehmet Köprüsü: 25 yılda etrafında bina dikilmedik tek bir arazi bırakmadığımız için sevemedim...

6- Yavuz Sultan Selim Köprüsü: Önümüzdeki 15 yılda kuzey ormanlarını tamamen yok edeceği için hiç sevemedim...

 

KÜRK MESELESİ

Kürk karşıtı kampanyalar, hayvanseverlerin protestoları ne kadar yapılırsa yapılsın değişen bir şey yok.

Kadınların kürkü aşkı bitmiyor, bitemiyor.

Geçen akşam Cihangir Hazine’de otururken tek tek saydım; akşam yemeğine gelen 10 kadından 6’sının üzerinde kürk vardı.

Kimi kısa kollu, kimi dize kadar ama hepsi gerçek kürk.

Ya bu kadınlar gazete, internet okumadıkları için kürk karşıtı kampanyalardan haberleri yok ya da okuduklarını anlamıyorlar.

Ama durum her yerde aynı...

Bu ayın başında gittiğim New York’ta ünlü bir markanın önünde hayvanseverlerin kürk protestosunu gördüm, içeride kadınlar aldırış etmeden alışverişe devam ediyordu.

1920’lerde bira reklamı!

Melih Gökçek’e aHaber’de canlı yayında rastladım.

Kılıçdaroğlu’nun sözlerini eleştirirken, “Osmanlı silah, top yaptı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında eroin ve uyuşturucu fabrikası kuruldu” diyordu.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında gazetelerde çıkan bira reklamlarını gösteriyordu, “Bakın sağlığa yararlı diye ilanlar vermişler” diyerek.

Bırak 1920’leri, 1950’lerde Amerikan televizyonlarında doktorların sigarayı tavsiye ettiği reklamlar yayınlanıyordu Melih Başkan.

1920’lerdeki bira reklamıyla “CHP zihniyetini” vurmaya da kalktınız ya, vallahi şapka çıkarıyorum!

Ama 1925 Şapka Devrimi’nden kalanlardan...