Gündem

Hürriyet: Türkiye’de gazeteciler için acil serviste gecelemek gibi yeni bir hayat tarzı ortaya çıktı!

"İktidar yanlısı medyadaki tehdit ve şiddet dilini iktidar cephesinde himaye eden bir siyasi kültür yerleşti"

02 Ekim 2015 10:00

Hürriyet gazetesi, evinin önünde uğradığı saldırıda yaralanan yazarları Ahmet Hakan ile ilgili bir açıklama yaptı. "Türkiye’de gazeteciler için acil serviste tıbbi gözetim altında gecelemek gibi yeni bir hayat tarzı ortaya çıkmaktadır" denilen açıklamada, "İktidar yanlısı medya ve sosyal paylaşım ağlarında son dönemde tehdidin ve şiddet dilinin yaygın bir söyleme dönüşmüş olmasıdır" ifadelerine yer verildi.

İşte Hürriyet'in "Basın özgürlüğü ve rüyadan uyanmak" başlığıyla yayımladığı açıklama:

"Gazetemizin İstanbul’daki merkezinin hedef olduğu taşlı-sopalı iki saldırının ardından bu kez de bir köşe yazarımız İstanbul’un göbeğinde evinin önünde saldırganlarca darp edilmiştir. Bu saldırıda yaralanan yazarımız Ahmet Hakan geceyi hastanede geçirmek zorunda kalmıştır.

Böylelikle Türkiye’de gazeteciler için acil serviste tıbbi gözetim altında gecelemek gibi yeni bir hayat tarzı ortaya çıkmaktadır. Salt bu görüntü bile Türkiye’de 2015 yılında demokrasinin ve basın özgürlüğünün düştüğü noktayı göstermesi bakımından üzüntü vericidir. Gazetecilerin can güvenliği, daha doğrusu yaşam hakkı, ne yazık ki ülkemizde basın özgürlüğünün giderek en sorunlu alanlarından birine dönüşüyor. 
Ahmet Hakan’ı hedef alan saldırı, uzun bir zamandır kendisine dönük sistematik bir karalama ve hedef gösterme kampanyasının sonucudur. Bu saldırılar son haftalarda doğrudan kendisinin yaşamına dönük tehditlere de yönelmiş, iktidar savunucusu bir gazetede Ahmet Hakan’ın “sinek gibi ezilebileceği”nden söz edilebilmiştir.

Sorunun bir boyutu, özellikle iktidar yanlısı medya ve sosyal paylaşım ağlarında son dönemde tehdidin ve şiddet dilinin yaygın bir söyleme dönüşmüş olmasıdır. Diğer boyutu ise iktidar cephesinde bir süredir bu söylemi olumlayan, himaye eden bir siyasi kültürün yerleşmesidir. Oysa bu söyleme kayıtsız kalınması bile sözel ya da fiziki saldırganlığın teşvik görmesi sonucunu doğurmaktadır. 
Ahmet Hakan’ın maruz kaldığı çirkin saldırı, böyle bir linç kültürünün ortalığı kaplamasının sonuçlarının nerelere uzanabileceği, insanların yaşam hakkına yönelen ne gibi tehlikelere yol açabileceği konusunda göz açıcı olmalıdır. Linç kampanyalarına göz yuman herkes, bundan sonra meydana gelebilecek benzer saldırılardan dolayı töhmet altında kalacaktır. 
Bu noktada iyimserlik yaratan bir gelişme, Ak Parti içinde de bu kayıtsızlığa itiraz eden seslerin yeni yeni çıkmaya başlamasıdır. Partinin kurucularından Bülent Arınç’ın dün “Gazetecilere kendi camialarından, eski-yeni medya patronlarından ya da gazetecilerden tehdit gelmesi ayrı bir facia” şeklindeki açıklaması bu yönde önemli bir adımdır. Arınç, “Bu kötü rüyadan bir an önce uyanmamız dileğiyle...” diye eklemiştir.
***
Arınç’ın bir “kötü rüya” olarak nitelendirdiği durum uzun zamandan bu yana büyük bir linç kampanyasının boy hedefi haline getirilen Doğan Medya Grubu ve sahipleri, gruptaki yayın organları, yazarları ve TV yorumcuları için yaşanan bir gerçekliktir, hayatın kendisidir.
Burada bütün mesele Arınç’ın yansıttığı hissiyatın AK Parti’nin kurumsal kimliğinde, kadrolarında ve tabanında ne ölçüde destek bulacağı sorusudur. Bu sorunun yanıtı bu aşamada belirsizdir.
Doğan Grubu ve bünyesindeki Hürriyet gazetesi, ana akım medyada bağımsız gazetecilik çizgisinin en önemli güvencesi olarak bu gibi saldırılar karşısında asla geri adım atmayacaktır. Nitekim Ahmet Hakan da dün sabaha karşı acil servisteki odasından “Hiçbir şekilde yılmayacağız, korkmuyoruz, bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz...” mesajını yollamıştır. 
Ahmet Hakan’ın uğradığı saldırı, Türkiye’de basın özgürlüğünün karşı karşıya olduğu tehditler bakımından herkesi uyandırmış olmalıdır. 
Umarız, bu hadise,  pervasız tehditlerin ve şiddet dilinin son bulmasının önünü açar."