Ekonomi

Hükümetten "yastık altı" için yeni hamle

Hükümetin hamlesini "yerli ve milli para" söylemiyle çelişkili bulan uzmanlar, bütçenin bu yolla güçlendirilemeyeceği görüşünde

18 Aralık 2018 10:37

Aram Ekim Duran

Türkiye’de ekonomi yönetimi, ekonomik durgunluğu aşmak ve devlet bütçesini güçlendirmek için bugünden itibaren altın ve döviz cinsinden devlet tahvili ihracına başlandı. Hükümet bu adımla yastık altındaki altın ve dövizleri ekonomiye kazandırmayı amaçlıyor. DW Türkçe’ye konuşan ekonomistlere göre ise, son dönemde "yerli ve milli para" söylemine yaslanan hükümetin bu hamlesi çelişkili.

Birkaç ay öncesinde vatandaşları artan döviz kurlarına karşı dövizlerini bozdurup Türk Lirası’na geçmeye çağıran hükümetin şimdi Dolar ve Euro’ya yatırım çağrısı yaptığına işaret eden ekonomistler, "Ancak Türkiye’de insanlar ekonomiye karşı güvensiz. Altın ve döviz yatırımları yastık altında kalmaya devam edecek" görüşünde. 

Dolar'a yüzde 4, Euro'ya yüzde 2,5 faiz

Hazine ve Maliye Bakanlığı, bireysel yatırımcılara sunulan finansman araçlarının çeşitlendirilmesi ve yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla bugün itibarıyla, 21 Aralık tarihine kadar talep toplama yöntemiyle Euro ve Dolar cinsinden devlet tahvili ihraç edecek. Senetler, 28 Aralık Cuma günü yatırımcıların hesaplarına aktarılacak. Euro ve Dolar cinsi devlet tahvilleri, 1 yıl vadeli ve 6 ayda bir kupon ödemeli olarak ihraç edilecek. Euro cinsi devlet tahvilinin 6 aylık kupon oranı yüzde 1,25, yıllık getiri oranı yüzde 2,50 olarak belirlenirken, Dolar cinsi devlet tahvilinin 6 aylık kupon oranı yüzde 2, yıllık getiri oranı ise yüzde 4 olacak.

Söz konusu Euro ve Dolar cinsi devlet tahvilleri, bireysel yatırımcılara satılacak. Senetler için talep toplama işlemleri ile senetlerin ihracı, kupon ödemeleri ve itfası Akbank, Denizbank, QNB Finansbank, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Ziraat Bankası, Yapı ve Kredi Bankası aracılığıyla gerçekleştirilecek. Euro ve Dolar cinsinden ihraç edilecek senetler için asgari talep tutarı 10 bin euro/dolar olacak. Senetler bin euro/dolar ve katları şeklinde ihraç edilecek.

Albayrak: Altın tahvili de başlıyor

Bugün döviz cinsinden tahvil ihracı ile birlikte, 5 banka aracılığıyla altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracı da başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, vatandaşlara altın birikimleri için güvenli bir yatırım aracı sunduklarını vurgulayarak "5 banka aracılığıyla Pazartesi günü başlayacak altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikasıyla vatandaşlarımız hem kendileri kazanacak hem de ülke ekonomisine katkıda bulunacak" diyerek vatandaşları bu yatırım araçlarını kullanmaya çağırdı.

Peki, ekonomi yönetimi altın ve döviz cinsinden devlet tahvili ihracı ile ne amaçlıyor? 

Türkiye ekonomisinin ağır bir özel sektör borcu ve daralan iç talep ile artan enflasyon ve işsizlik ile karşı karşıya kaldığı bu dönemde, hükümet devlet bütçesini güçlendirmek için tahvil ihracına yönelmiş durumda. Türk Lirası cinsinden faiz getirisinin yüzde 25 cıvarında olduğu bu dönemde, hükümet TL cinsinden değil altın ve döviz cinsinden devlet tahvili ihraç etme kararı verdi.

"Hani yerli ve milli paraya dönecektik?"

Bu adımı DW Türkçe’ye değerlendiren ekonomist Uğur Gürses, hükümetin suni tedbirlerle piyasa faizlerini düşürmeye çalıştığına işaret ediyor. Son bir ayda Hazine'nin normal borçlanmasını azaltıp bir kısım ihaleleri iptal ettiğine, yaptığı ihalelerde ise piyasa dışı faizlerle faize ayar vermeye çalıştığına dikkat çeken Uğur Gürses, "Mali çalkantılı bir krizin ortasında hükümetin faiz düşürmeye çalışan bir patikaya girmesi doğru değil. Döviz tahvili satışına çıkıp vatandaşa ‘devlet garantisi var, gelin alın’ promosyonu yapılması manidar. Bir taraftan yerli ve milli parayla dış ticaret yapacağız diyorsunuz ama öbür taraftan vatandaşa gel yüzde 4 faizle döviz tahvili alın korkmadan diyorsun" değerlendirmesinde bulunuyor. 

"Türkiye’de kendi ulusal para birimini korumaya çalışan bir hükümet mi var, döviz cinsi yatırımları artırmaya çalışan bir hükümet mi var?" diye soran Gürses, atılan bu adımların vatandaşı "dolarizasyon"a yani aşırı döviz kullanımına teşvik etmesi anlamına geldiğini söylüyor.

"Hükümetin gözü yastık altında"

Ekonomi yönetiminin döviz ve altın tahvili hamlesinin işe yarayıp yaramayacağı da merak konusu.

DW Türkçe’ye konuşan GlobalSource Partners Türkiye Danışmanı ekonomist Atilla Yeşilada’ya göre ise tablo net: "Vatandaş, bu dönemde yastık altındaki birikimlerini ortaya çıkarmayacak."

İstanbul Altın Rafinerisi verilerine göre, Türkiye’de yastık altında saklanan yaklaşık 200 milyar dolar değerinde altın bulunuyor. Yastık altındaki döviz miktarı ise bilinmiyor. Ekonomist Atilla Yeşilada’ya göre, hükümet 31 Mart yerel seçimleri öncesinde halkın elindeki birikimleri sisteme kazandırarak yeni bir kur fırtınasının önüne geçmeyi planlıyor. Ancak Hazine’nin Dolar ve Euro tahvili için uyguladığı faizin cezbedici olmadığına dikkat çeken Yeşilada,  şunları söylüyor:

"Bu yatırım araçlarında vadeler çok uzun, getiriler çok düşük. Dolara yüzde 4, Euro’ya yüzde 2,5 faiz veriyor. Bu zaten hemen hemen her bankanın verdiği faiz oranları. Bankaya göre çok büyük avantajı olan bir kağıt değil. Altında da dövizde de hükümet daha önce de halka ‘yastık altındakileri çıkarın’ dedi. Ama bu olmadı. Bu kez de olmayacak. Çünkü herkesin zor günler için sakladığı bir para var ve kimse ona dokunmak istemiyor."

Şirketlerin borcu 350 milyar TL

Bu yıl yaşanan kur şoku, ekonomik daralma ve konkordato sürecinin Türkiye ekonomisinde önemli bir servet kaybına neden olduğunu belirten Atilla Yeşilada, bu kaybın ancak dışarıdan gelecek parayla telafi edilebileceğini, IMF ile anlaşma olmadan ise böyle bir kaynağın bulunamayacağını öne sürüyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’de toplam banka kredileri içerisinde çok riskli kredilerin oranı yüzde 20 düzeyinde. Atilla Yeşilada, bu oranın yaklaşık 350 milyar TL’lik borca karşılık geldiğini söylüyor. Yeşilada,  şöyle konuşuyor:

"Türkiye’nin bu parayı bir yerden bulması lazım. Aksi halde ekonomi tıkanmış demektir. Parayı bulamadığımız sürece yüksek faizler ve kaynak sıkışıklığı devam edecek. Hükümet bence Ocak'ta bu tahvil önlemlerinden vazgeçecek. Merkez Bankası’na "faiz indir" diyecek ve bütçeden harcamaya başlayacak."